10 Ocak 1920de yürürlüğe giren Barış Antlaşması, Bismarck (Bismark)ın kurduğu Almanyayı yıkıyor ve yeni bir Avrupa düzeni kuruyordu. Almanya, Alsace-Lorraine (Alsas-Loren)i Fransaya, Eupen (Öpen), Malmedy (Malmedi) ve Monschau (Monşo) nun bir bölümünü Belçikaya, Memeli yeni kurulan Litvanyaya, Doğu Şilezya ve Batı Prusyanın bir bölümünü Polonyaya, Yukarı Şilezyanın bir parçasını Çekoslavakyaya bırakıyordu. Dantzig (Danzig) serbest şehir oluyor ve Milletler Cemiyetinin himayesine terkediliyordu. Saar (Sar) bölgesi Fransaya bırakılmakta, bölgenin esas kaderi ise onbeş yıl sonra yapılacak halk oylaması ile belirlenecekti. Almanya, Ren kıyılarındaki ve Helgolandda mevcut tahkimatları yıkacaktı.
Almanyanın, Çindeki hakları ve Büyük Okyanus taki adaları Japonyaya devredildi. Almanya, Avusturya ile birleşmemeyi taahhüt etmekte; ayrıca Avusturya, Çekoslavakya ve Polonyanın bağımsızlığını tanımaktaydı. Tarafsızlığı savaş içinde çiğnenen Belçikanın hukuki bakımdan da tarafsızlığı kaldırılmakta, Almanya da bunu kabul etmekte idi.
Almanya, mecburi askerliği kaldırıyor, en çok 100 bin kişilik bir ordu bulundurmak yetkisine sahip oluyordu. Ayrıca, Almanya denizaltı ve uçak da yapamayacaktı. Bütün gemilerini de İtilaf Devletlerine teslim edecekti. Almanya, ödeme kabiliyetinin çok üstünde bir tamirat borcu ile de yükümlü tutuluyordu. Almanya, ekonomik ve siyasi bakımdan ağır yükümlülükler altında idi. Birçok Alman da yeni kurulan devletlerin sınırları içinde kalmıştı. Bu durumun doğal bir sonucu olarak azınlık meselesi, Barış Antlaşmasının uygulanması ile ortaya çıkmıştır.
İçerdiği ağır koşulladan ötürü Versay Antlaşması Almanyada büyük tepkiye yol açmış ve "ihanet" olarak kabul edilmiştir. Birçok tarihçi Almanyada 1920lerde yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlığa, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi Partisinin iktidara gelişine ve İkinci Dünya Savaşına nihai olarak Versailles Antlaşmasının neden olduğu düşüncesindedir.
Antlaşmanın Hazırlanışı
Alman hükümeti 1918 yılının Ekim ayında, dönemin A.B.D. başkanı Woodrow Wilsonun adil bir barış için önermiş olduğu ondört maddeyi kabul ettiğini bildirmiş, Başkandan bu çerçevede bir antlaşmaya gidilmek üzere ateşkes sağlanması yönünde girişimlerde bulunmasını talep etmişti. Bu ondört maddenin dokuz maddesi yeni toprak düzenlemeleriyle ilgilidir. Ancak savaşın son yılında gerek İngiltere, Fransa ve İtalya arasında, gerekse de bu ülkelerle Romanya ve Yunanistan arasında imzalanmış olan gizli antlaşmalar daha farklı bir toprak düzenlemesini gerektirmekteydi.Paris Barış Konferansında "Dört Büyükler" olarak bilinen İngiltere Başbakanı David Lloyd George, Fransa Başbakanı Georges Clemenceau ve İtalya Başbakanı Vittorio Orlando etkin olmuş ve Versay Antlaşmasının maddeleri taslak haline getirilmiştir. Bu taslakla ateşkes görüşmeleri sırasında verilen güvenceler arasındaki uyumsuzluk Alman heyetince protesto edilse de Alman Meclisi antlaşma şartlarını 9 Temmuz 1919da, Almanya üzerinde abluka kalkmadığı ve başka yapılacak bir şey olmadığı için, onayladı.
Genel hatlarıyla, 10 Ocak 1920de yürürlüğe giren Versay Antlaşması, Bismarck (Bismark)ın kurduğu Almanyayı yıkıyor ve yeni bir Avrupa düzeni kuruyordu. Almanya, Alsas-Loreni Fransaya, Eupen (Öpen), Malmedy (Malmedi) ve Monschau (Monşo) nun bir bölümünü Belçikaya, Memeli yeni kurulan Litvanyaya, Doğu Şilezya ve Batı Prusyanın bir bölümünü Polonyaya, Yukarı Şilezyanın bir parçasını Çekoslavakyaya bırakıyordu. Dantzig (Danzig) serbest şehir oluyor ve Milletler Cemiyetinin himayesine terkediliyordu. Saar (Sar) bölgesi Fransaya bırakılmakta, bölgenin esas kaderi ise onbeş yıl sonra yapılacak halk oylaması ile belirlenecekti. Almanya, Ren kıyılarındaki ve Helgolandda mevcut tahkimatları yıkacaktı.
Almanyanın, Çindeki hakları ve Büyük Okyanustaki adaları Japonyaya devredildi. Almanya, Avusturya ile birleşmemeyi taahhüt etmekte; ayrıca Avusturya, Çekoslavakya ve Polonyanın bağımsızlığını tanımaktaydı. Tarafsızlığı savaş içinde çiğnenen Belçikanın hukuki bakımdan da tarafsızlığı kaldırılmakta, Almanya da bunu kabul etmekte idi.
Almanya, mecburi askerliği kaldırıyor, en çok 100 bin kişilik bir ordu bulundurmak yetkisine sahip oluyordu. Ayrıca, Almanya denizaltı ve uçak da yapamayacaktı. Bütün gemilerini de İtilaf Devletlerine teslim edecekti. Almanya, ödeme kabiliyetinin çok üstünde bir tamirat borcu ile de yükümlü tutuluyordu. Almanya, ekonomik ve siyasi bakımdan ağır yükümlülükler altında idi. Birçok Alman da yeni kurulan devletlerin sınırları içinde kalmıştı. Bu durumun doğal bir sonucu olarak azınlık meselesi, Barış Antlaşmasının uygulanması ile ortaya çıkmıştır
Antlaşma Hükümleri
Almanların "Diktat" adını verdikleri 440 maddelik barışın esas noktaları şöyledir:a. Sınırlar:
Almanya, Belçikaya Eupen, Malmedy ve Moresnet bölgelerini; Fransaya Alsas ve Loreni veriyordu. Saar bölgesi Milletler Cemiyeti yönetimine bırakılıyor, nihai durumu 15 yıl sonra plebisitle belirleniyordu. Polonyaya Poznan ve Batı Prusya verildi. Danzig koridoru serbest bölge olacaktı ve Milletler Cemiyeti himayesi altına girecekti. Yukarı Silezyada plebisit yapılacaktı. 1920de yapılan plebisit sonunda, buranın doğu yarısı Polonyaya verildi.
b. Siyasi Hükümler:
Belçikanın tarafsızlığı kaldırıldı. Ren Nehrinin doğu ve batı kıyılarında 50 km. lik bir alan askerden arındırıldı. Almanyanın Avusturya ile birleşmemesi taahhüt altına alındı. Almanya; Avusturya, Çek-Slovakya ve Polonyanın bağımsızlığını tanıdı.
c. Sömürgeler:
Almanya tüm denizaşırı topraklarından vazgeçti. Bu topraklarda Milletler Cemiyetinin kontrolunda yeni sömürgecilik rejimlerinin kurulması kararlaştırıldı. Togo ile Kamerun İngiliz-Fransız mandasına; Tanganyika İngiltere mandasına; Ruanda-Urundi Belçika mandasına; Güney-Batı Alman Afrikası Güney Afrika Birliğine; Mariana, Marshall ve Caroline adaları ile Çindeki Kiaochow Japonyaya; Yeni Ginenin Almanyaya ait olan yarısı ve Solomon Adaları Avustralya mandalarına bırakıldı.
d. Silahsızlanma:
Almanyanın ileride yeniden askeri bir tehdit olmasını önlemek adına bir dizi düzenlemeye gidildi.
e. Tamirat Borçları:
Savaş tazminatı olarak 1921 yılı itibari ile 56 Milyar Dolarlık bir mali yük getirildi. Ancak aynı yıl bu borç 33 Milyar Dolara indirildi. Bu miktarlar Almanyanın ödeme gücünün çok üstünde idi ve borçlanma Almanyayı ekonomik yıkıma mahkum etti.