2 Şubat 1980`de İzmir`de toplanan I. (Kuruluş) Kongresi`yle kuruldu.
Kendisini "İşçi sınıfının öncü müfrezesi" olarak tanımlayan TDKP, Türkiye devrimci hareketinin önemli parçalarından biri olan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu`nun dönüşümü sürecinde partileşti.
Partileşme süreci 1975-1980 yılları arasında yaşanan iç savaş sürecinde yaşadı. THKO, Ekim 1978`de topladığı Konferansla Türkiye Devrimci Komünist Partisi-İnşa Örgütü (TDKP-İÖ) adını aldı ve önüne somut olarak parti kuruluşu görevini koydu. 1975 sonrası THKO dönemi, başlıca partinin ideolojik siyasal inşa dönemi olurken, 78-80 TDKP-İÖ dönemi partinin örgütsel çizgisinin inşa dönemi oldu.
Partileşme süreci kavrayışı ve pratiği açısından TDKP aydın klüpçülüğüne, mücadeleden kopuk program-tüzük tartışmacılığına ve mükemmelliyetçiliğiciliğe, partinin siyasal ve örgütsel görevlerinin parti öncesi örgütlere yükleyen ertelemeciliğe karşıydı. THKO ve TDKP-İÖ parti öncesi örgütler olarak siyasal mücadele ve kitle eylemi içinde parti inşası faaliyetini yürüttüler.
TDKP, idelolojik-siyasal inşa sorununu, pratik sınıf mücadelesiyle de bağlantısı içinde, burjuvazi ve revizyonizmden tam kopuşun gerçekleştirilmesi ve sınıfın bağımsız ideolojik-siyasal konumuyla varoluşu, sınıfın bağımsız hareketinin geliştirilmesi sorunu olarak ortaya koyuyordu. Bu yönelimiyle TDKP, burjuvazinin dışında ve karşısında bir ideolojik-siyasal mihrak olmanın gereklerini yerine getirmeye girişti. Bu, başlıca, Türkiye solunu yarım asırdan fazla egemenliği altında tutmuş revizyonizmin teorik temeliyle, onun reformcu çizgisiyle hesaplaşma demekti. Revizyonizmin ve ondan teoride ayrışmayı başaramamamış küçük burjuva devrimciliğinin ortak teorik temellerine karşı mücadele, partileşme sürecinin temel ideolojik siyasal yönüydü. TDKP, bu mücadeleyi yalnızca ulusal değil uluslararası çerçevesiyle de yürüttü. Hruşçov-Brejnev revizyonizmi tezleriyle "ulusal" revizyonizmi güçlendiriyor ve onun ideolojik gıdasını sağlıyordu. Şefik Hüsnü mirasından feyzalan TİP, TKP, TİKİP (Aydınlık) revizyonizmiyle partileşme sürecinde hesaplaşma, başlıca, emperyalizm teorisi ve ülkenin sosyo-ekonomik yapısı, devlet ve ordu teorisi, devrimde proletarya önderliği ve kesintisiz devrim teorisi, faşizm teorisi ve demokrasi mücadelesi, devrimin dost-düşman yedekleri, modern revizyonizm ve kapitalist restorasyon teorisi çerçevesinde cereyan etti. 78, TDKP`nın inşa sürecinin "üç dünya teorisi", Çin revizyonizmi ve Maoculuğa karşı açılan mücadeleyle geliştiği yıl oldu. THKO Konferansının toplandığı tarihte partinin ideolojik-siyasal temelleri esas olarak atılmış durumdaydı, önce mücadele platformu ve sonra program taslağı ortaya kondu.
THKO Konferansı, TDKP-İÖ`ün önüne örgütsel inşa ve partinin kuruluşu görevini koydu. Daha bu konferansta örgütsel ilke ve normlar bakımından Marksist Leninist ilke ve normlar benimsenmiş ve sorun, hayata geçirme sorunu olarak konmuştu.
"ML parti, ancak işçi sınıfı hareketiyle sosyalizmin birleştirilmesinin damgasını bastığı bir süreçte kurulup inşa edilebilir" diyen Konferans raporunda "işçi sınıfının kendiliğinden hareketine boyun eğmeden (...) --sanayi (şehir), tarım (kır)-- özellikle de modern sanayi işçileri arasındaki çalışmayı esas almalıyız", "en iyi, en fedakar, en bilinçli kadrolarımızı işçi sınıfı içinde çalışmak üzere seferber etmeliyiz", "ML kıstaslarımızı terketmeksizin, örgütümüzün kapılarını işçilere açmalıyız" görüşleri savunuluyordu. Maoculuğa, onun burjuva ve köylü yönelimlerine karşı açılan mücadele içinde bu görüşler daha da derinleştirildi ve devrimci demokrat mirasın bu açıdan olumsuzlukları aşılmaya çalışıldı. Küçük burjuva örgütten dönüşmekte oluşan ve esasta küçük burjuvazi içinde konumlanmış olmanın neden olduğu zorluklar etkisini gösterse de, TDKP, Kongresini topladığında sınıf bileşimi bakımından oldukça ileri bir noktadaydı. İşçi kökenli üyelerinin oranı yüzde 30 dolayındaydı, bazı il organlarında işçiler çoğunluktaydı. "Ancak", komünist partisinin işçi sınıfıyla bağları önemli ölçüde zayıftı. Parti, işçi sınıfını kazanma mücadelesiyle zaman zaman birleşmeyi başarmışsa da (Tariş, K. Türkler`in öldürülmesini protesto, 29-30 Nisan direnişleri, 10-14 Eylül Adana işçilerinin direnişi vb.) bu birleşmeler, partinin hataları, taktik örgütlenme politikalarındaki hatalar ve bünyesinde taşıdığı zaaflar sonucu, işçi sınıfıyla partinin bağlarının güçlenmesine hizmet etmedi, sınıfın girdiği mücadeleden devrimci deneyimler edinmesi bu nedenlerle de sağlanamadı. TDKP belgelerine göre, sorunun doğru konması ve yönün doğru belirlenmesi yetmiyordu; hayata geçirmede uygulanan taktik politikaların doğruluğu da önemliydi. Oysa, örneğin bir fraksiyon ya da çevre örgütlenmesı olarak DSM`nin sendikaların yerine geçirilmesi gibi hatalı taktikler izlenmişti. Ve üstelik revizyonizmin teorik temellerinin aşılması, hemen ve doğrudan, tavırda; tarihi, toplumu ve mücadeleyi kavrayış ve yaşam tarzında ve toplumsal ilişkiler alanında reformist konumun dönüşümüne yol açmıyor, bunun özel olarak mücadeleyle elde edilmesi gerekiyordu. Devrimci demokrat mirastan kaynaklanan bu bünyesel zaaflar da sınıfla birleşmenin engelleri arasındaydı.
Başlangıçta THKO`nun örgüt üyeliği kıstasları yoktu, örgütle çevresi ve dışı arasındaki sınır belirsizdi. Daha THKO Konferansında bu sorun çözüldü: "partiye ancak program ve tüzüğünü kabul eden ve hayata geçiren, parti örgütlerinden birinde aktif olarak çalışan ve üyelik aidatını düzenli olarak ödeyenler üye olarak kabul edilmelidir." TDKP, partinin yukarıdan aşağıya örgütlenmesi fikrini savunuyordu, her isteyen kendisini parti üyesi varsayamazdı. Böylelikle, kendiliğindenci, amatör, dernekçi vb. tür örgütlenme ve çalışma anlayışları aşılıyordu.
TDKP, üretim ve bölge esasına göre örgütlenmeyi ve hücrelerin örgütsel temel birim olduğunu savunuyor ve uyguluyordu. "Üretim ve bölge esasına göre örgütlenme en özlü ifadesini; ekonomik, sosyal vb. ortak özelliklere sahip belli bir bölgede üretim ve çalışma alanlarında kurulan tüm hücrelerin, o bölgenin yönetici organı olan parti komitelerine (il, ilçe vb.) bağlı olmasında ve onun denetimi altında çalışmasında bulur." "Hücreler, partinin kitleler içindeki kılcal damarlarıdır". Başka türlü örgütlü öncü müfreze olmak ve yığınları harekete geçirmek olanaklı değildi.
TDKP, azınlığın çoğunluğa, alt organların üst organlara, tüm örgüt ve üyelerin MK`ye ve Kongreye tabi olduğu, üyelerin kararların alınması ve uygulanmasına aktif olarak katıldığı, yönetici organları denetleyebildiği demokratik merkeziyetçiliği örgütsel ilke olarak öngörmekte, örgüt içi demokrasinin gizlilik koşulları dikkate alınarak uygulanmasını doğru bulmamaktadır. Partinin birden tasfiye edilip legale çıkartmasıda buna en güzel örnek teşkil eder..Şeflerin yönettiği parti hiçbir zaman tabandan gelen sesleri duymayıp büyüklere masalla kadrolarının önüne dayatılmıştır.
"Faşist diktatörlüğün bulunduğu, siyasi özgürlüklerin olmadığı ülkemizde, parti, illegal temele sahip legal bir örgüt olarak inşa edilemez. Parti örgütü tamemen illegal olmalı ve illegal örgütlerin organik bir toplamı olmalıdır. ML parti, ancak gizlilik koşullarına tam olarak uyguluyarak kurulabilir ve varlığını sürdürebilir." Partinin gizli örgütlenmesi ve yasadışı çalışma ve örgütlenmenin esas alınması, TDKP`nın temel bir tutumudur. Parti yasal çalışmayı, ancak yasa dışı çalışmayı güçlendirmek üzere uygulamayı doğru görmekte; yasallık ve yasalcılığın partiyi şekillendirmesinin ölümcül bir zaaf ve Leninizmden sapma olduğunu ortaya koymaktadır.
TDKP, Türkiye solunun, Şefik Hüsnü`den bu yana en temel zaaflarından birinin yasalcılık olduğunu, Eylül öncesinde kendisinin de önemli ölçüde bu zaafı taşıdığını, uzun süre yasa dışı gizli bir merkeze sahip olmamak, amatör-dernekçi örgütlenmeler, liberalizm ve bünyesel zaaflar gibi etkenlerle oluşan bu "hastalık"ın tüm etkilerinin yok edilmesinin önerilmektedir.
TDKP, partileşme süreci dahil olmak üzere, devrimcilerin birliği sorununu önemli bir sorun olarak ortaya koymuştur. Eylül öncesi özellikle Dev Yol ile eylem birlikleri içinde önemli yığınsal eylemlerin örgütlenmesi, devrimci hareketin önemli kazanımları arasındadır.
TDKP, tüzüğünde "komünizm okulu" olarak tanımlanan, gençlik içinde TDKP çizgisi doğrultusunda faaliyet yürüten Türkiye Genç Komünistler Birliği (TGKB) adlı bir komsomol örgütlenmesine sahiptir. TGKB örgütsel olarak bağımsız hareket eden, ancak siyasal ve ideolojik olarak TDKP`ye bağlı yığınsal bir gençlik örgütlenmesidir. Eylül öncesi TDKP`yı önder kabul eden başka gençlik örgütleri de vardı ve Eylül`e gelirken bunlar yasa dışı örgütler durumundaydı. 40 bin üyesinin çeşitli kademelerde gerçekleşen gizli, yasa dışı Kongrelerine aktif katılımını sağlayan bu örgütlerin kitlesel niteliği belirgindi. Ayrıca TDKP, öğretmenler, memurlar, sağlıkçılar, PTT emekçileri, mühendisler vb. tüm sektörler içinde örgütlü olarak faaliyet yürütmekteydi.
TDKP, İnşa Örgütü döneminde Ocak 79`da; Ocak Deklerasyonu olarak bilinen bir ajitasyon ve eylem platformu ortaya koydu. "Bu platform, kitle hareketinin yükselmekte olduğu, karşı devrim kampının bunalımlarının çok yönlü derinleştiği, kitlelerdeki devrimci hoşnutsuzlukların devrimci bir kaynaşmaya yolaçmakta olduğu ve kitle hareketinin bir devrim dalgasına dönüştüğü düşüncesi üzerine oturuyordu. Platfom içinde yaşanılan dönemi bir `geçiş` dönemi olarak değerlendiriyordu. Platform faşist diktatörlüğün içine düştüğü ekonomik, siyasal ve çok yönlü toplumsal bunalımı daha da derinleştirmeyi, ekonomik ve siyasal bunalımın bütün yüklerini burjuvazinin ve iç ve dış gericiliğin sırtına sarmayı, faşist diktatörlüğü daha da açmazlar içine itip sarsmayı hedefliyordu." Tekellerin denetimi gibi talepleriyle belirli bir "sol" eğilim içinde olsa da platform devrimci durumun gereklerini yansıtıyor; "geçiş talepleri" formülasyonlarıyla, yeni mücadele ve örgüt biçimleri ortaya koyuşuyla devrimi hazırlamayı amaçlıyordu. Bu dönemde TDKP, "faşizme, gericiliğe ve sermayenin saldırılarına karşı kitlelerin cepheden saldırısının hazırlanması taktiğini benimsedi (...), genel grev ve direniş çağrısı yaptı. Genel grev ve direniş çağrısı, Eylül 1980`e gelinceye kadar nesnel toplumsal duruma uygun düştü. 24 Aralık 1979, Tekel ve Tariş direnişleri, 29-30 Nisan genel direnişi, Çeltek madencilerinin ve Çorum halkının direnişleri ve bu direnişlerin emekçi yığınlar üzerinde yarattığı eğilimler, genel grev ve direniş çağrısının ve partimizin benimsediği `cepheden saldırıyı hazırlama` taktiğinin o günkü siyasal ve toplumsal duruma uygun düştüğünü doğrulayan olgulardır."
TDKP belgeleri olumlulukların yanında olumsuzluklarında üzerinde durarak, Ocak Deklerasyonu`nun gereklerinin yerine getirilemeyeşine ilişkin olarak şunları söylüyor: "Fakat anti-faşist mücadelenin ve kitle hareketinin her gün yeniden ortaya çıkardığı ihtiyaçlara partimiz yeterli ölçüde yanıt verememiştir. Çorum direnişi benzeri ya da ülkenin çok sayıda il, ilçe, mahalle ve köyünde ve çeşitli işyerlerinde ortaya çıkan anti-faşist silahlı direnişler ve faşist işgal hareketlerinin kırılması mücadelesinin ortaya çıkardığı örgüt ve mücadele biçimlerini izleme, bunları sistematize ederek genelleştirme, kitlelerin seferber edilip eğitilmesi ve örgütlenmesinin aracı haline getirme görevini partimiz tam anlamıyla yerine getirememiştir. Parti kitle hareketinin ve onun görevlerinin gerisinde kalmıştır. Silahlı eylem ve mücadele biçimleri giderek önem kazanmasına ve parti bu durumu tesbit etmesine rağmen görevlerini etkin olarak yerine getirebilecek bir tutum ve pratik planı etkin ve ısrarlı biçimde ortaya koyamamıştır."
TDKP, kapitalizmin egemen üretim biçimi olduğu Türkiye`de faşist diktatörlüğün hüküm sürdüğünü söylemekte, proletarya diktatörlüğünü öngörmektedir. Sosyalizme kesintisiz geçişi, bunun için proletarya önderliğinde ve önemli sosyalist görevleri de olan demokratik devrim yoluyla kesintisiz devrim ve devrimci demokratik işçi-köylü diktatörlüğünün kurulması gerektiğini savunmakta, bu dönemde köylülük ve şehir küçük burjuvazisi ile ittifak ve orta burjuvazinin tecridini gerekli görmektedir. Devrimin temel gücünün işçi sınıfı, temel yedeğinin ise köylü olduğunu ortaya koyarak, öncelikle emperyalizm, tekelci kapitalizm ve feodal kalıntıların, ulusal baskısının tasfiyesini görev edinmektedir.
Yöneltilen saldırılar karşısında Stalin`i savunan, Hruşçev, Brejnev, Tito, Mao, Gorbaçov revizyonizmine, Avrupa "komünizmine", Trotskizme karşı mücadele içinde görüşlerini ve kendisini geliştiren TDKP, çağın değiştiği, Marksizmin eskidiği şeklindeki görüşleri reddetmekte, Marksizm temel ilkelerini ortadoksça savunarak "çoğulcu", "demokratik", "insancıl" vb. "sosyalizm" önerilerini revizyonizmle nitelemekte, içinde hizip ve kanatlara, farklı çizgilere yaşama hakkı tanımayan, disiplinini başka şeylerin yanında irade ve eylem birliğine dayandıran monolitik parti fikrini savunmakta ve uygulamaktadır.
TDKP görüşlerini, broşür vb. türden süresiz yayınların yanı sıra periyodik çıkan Merkez Yayın Organı Devrimin Sesi ve Yoldaş gibi yayınlarla yansıtmaktadır. Bunlar, gizli basılıp dağıtılan yasa dışı organlardır.
Kaynak: Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi, s. 2270-2271.
TDKP`nin web sayfası için [1]