Top
1. anlamı Birçok spor oyunlarında kullanılan türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış toparlak:"Havası boşalmış bir futbol topu..."- A. Gündüz. Bazı aletlerde bulunan toparlağımsı parça. Gülle veya şarapnel atan büyük, ateşli silah:"Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor / Barbaros belki donanmayla seferden geliyor."- Y. K. Beyatlı. Kumaş, kâğıt gibi şeylerin belli miktardaki bağı, ferde. Birçok şeyin hepsi:"Sarf edilen gayretlerin topu, halkımıza turizmin önemini yararlarını belletmeğe yönelmiş görünüyor."- N. Cumalı. Kumaş, kâğıt vb. şeylerin düzenli bir yığın durumuna getirilmiş bağı. Yuvarlak biçimde olan, toparlak:"Bunlardan sonra top sakallı, çocuk yüzlü Şaban'ın dizi en çok sevdiği yerdi."- H. E. Adıvar. Tamamen, bütünüyle. Homoseksüel erkek.2. anlamı topaç, top üstünü ört/üstüne çık, en iyi/en üst, sleep like a top külçe gibi uyumak, topaç/zirve/üst; daha yüksek/iyi/fa, üst, en üstteki, enen üst, doruk, ball, topaç, en üstünzirve, pouffe, faıry, queen, örtü, roll, pouf, poof, tepe, cannon, fagot, üs.
3. anlamı ball. globe. knob. roll. cannon. gun. fagot. faıry. pellet. poof. pouf. pouffe. queen. tepe. doruk. üst. baş. örtü. kapak. en üstün yer. zirve. üste giyilen şey. üstlük. topaç. en üstün. en iyi. en üst. en üstteki. tepe oluşturmak. -den daha yüksek/iyi/fa.