On ikinci yüzyılın sonlarında Türkistan’da doğdu. Kabile reisi oldu. Moğol Cengiz Hanın Orta Asya’daki istilasına karşı, on üçüncü yüzyılda Türkistan’dan batıya hicret etti. Türkistan’dan elli bin kişiyle batıya geçip, 1224’te Erzincan ve Ahlat taraflarına yerleşti. Cengiz Han, 1227’de ölünce, kabilesiyle tekrar dönmeye hazırlandı. Fırat Vadisini takip etmekteyken Ca’ber Kalesi yanında atını yüzdürerek nehri geçerken boğuldu. Fırat kenarına defnolunup, buraya Türk Mezarı denildi. Süleyman Şahın mezarı, Osmanlı Devleti yıkılınca, Türkiye hudutları dışında kalıp, Suriye’ye bırakıldı. Ca’ber’deki mezarında Türk bayrağı dalgalanıp, Türk askeri beklemektedir.
Süleyman Şahın, hicretten sonra Sungur Tigin, Gündoğu, Dündar ve Ertuğrul adında dört oğlu kaldı. Sungur Tigin ve Gündoğdu, kabileleriyle yurtlarına döndü. Dündar ve Ertuğrul, dört yüz çadır aile efradıyla Sürmeli Çukur’da birleşti. Sürmeli Çukur’da Moğollarla muharebe eden Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad’ın kuvvetlerinin az olduğunu gören Ertuğrul Gazi, ona yardım etti. Alaeddin Keykubad, Ertuğrul Gaziyi mükafatlandırıp, Domaniç Yaylasını yazlık, Söğüt Ovasını da kışlak olarak verdi. Süleyman Şahın oğlu Ertuğrul Gazi, Söğüt ve Domaniç’e yerleşip, torunu Osman Gazi de Osmanlı Hanedanını ve üç kıta ve yedi denize hakim olan Osmanlı Devletini kurdu.
Bazı tarihi kaynaklarda ise, Ertuğrul Gazinin babasının adı, Gündüz Alp olarak zikredilmektedir. Bu durumda, Ertuğrul Gazinin babası olarak gösterilen Süleyman Şahın, Türkiye Selçuklu Devletinin kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şahla karıştırılmış olabileceği tahmin olunmaktadır.