Kanuni Sultan Süleyman Hanın, Barbaros Hayreddin Paşayı İstanbul’a davetinde, onunla beraber gelen reislerin arasında Salih Reis de vardı. Sultanın huzuruna, Hayreddin Paşa ile beraber kabul edildi ve deniz albayı rütbesi verildi. Sonra bahriye sancakbeyliğine (tümamiral) terfi etti. Akdeniz’de korsan gemilerine diğer reislerle beraber göz açtırmayan Salih Reis, 1540’ta Korsika’nın bir limanında ani baskın neticesinde, Turgut Reisle beraber esir düşüp forsaya vuruldu. Akdeniz’in kendilerine dar geldiği bu korkusuz denizciler, üç yıla yakın eziyet ve sıkıntılar içinde kürek çektiler. Barbaros Hayreddin Paşa, bunların bulunduğu geminin Cenova Limanında olduğunu, casusları vasıtasıyla öğrenince, yüz parçalık muhteşem donanmasıyla derhal oraya gitti. Şehrin doçunu, amiral gemisine çağırarak, Salih ve Turgut Reislerin akşama kadar teslimlerini istedi. Yoksa Cenova limanında taş taş üstünde bırakmayacağını bildirdi. Bir müddet sonra reisler getirilip teslim edildi.
Salih Reis, Preveze Zaferinde (1538) Donanma-yı Hümayunun sağ kanadına kumanda etti. 1551’de bahriye beylerbeyi (oramiral) rütbesine yükseltilerek Cezayir eyaletinin beylerbeyliğine getirildi. Fas’ın İspanyollarla anlaşmasına meydan vermeden gerekli tedbirleri alması emredilince, 1553’te Fas topraklarına girdi. Böylece Osmanlı sınırları Atlas Okyanusuna kadar genişledi.
Osmanlıların Akdeniz hakimiyetlerinde, büyük gayretleri görülen Salih Reis, çalışkan, zeki, teşebbüs sahibi, idareci, kabiliyetli bir deniz amiraliydi. Barbaros kardeşler gibi dine, devlete hizmet etmeyi şeref sayardı. Bu meziyet ve kabiliyetleriyle denizlerde uzun yıllar, şerefli hizmetlerinden sonra, 1556 yılında Cezayir’de vefat etti.