Eski Kapadokya arazisi elden ele geçmiş, değişik milletler bu arazide medeniyetler kurmuşlardır. Sırasıyla Hititliler, Persler, Makedonyalılar, Mithridat, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Danişmendliler, Kadı Burhanettin, Akkoyunlular bu bölgede hüküm sürmüşlerdir. Sonraları da bu arazi Osmanlı İmparatorluğunun hakimiyetine geçmiştir.
Reşadiye`nin eski ismi olarak bilinen İskefsir`in tarihi 15. yy`a kadar gitmektedir. Bu bölgeden geçerek Erzurum`a giden yine aynı güzergahtan İstanbul`a dönen meşhur Türk gezgini Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bu bölgeden bahsetmektedir. O yüzyıllarda Doğu ile Batı arasında kara ulaşımının yapıldığı “Şark Yolu” diye adlandırılan yolun Reşadiye`den geçtiği Evliya Çelebi Seyahatnamesi`nde belirtilmektedir. Bu yol üzerinde eskiden kalma büyük mezarlıklar halen mevcuttur.
Reşadiye`nin coğrafi özellikler bakımından çam ormanlarıyla kaplı olması, güzel ve şirin bir yer olması, kışın sert geçen iklim koşullarından fazla etkilenmemesi, köylerin konumuna göre merkezi bir yerde olması, sağlığa yararlı kaplıcalarının bulunması, Kelkit vadisi üzerindeki Şark Yolunun buradan geçmesi ilçe merkezi olarak seçilmesini etkileyen nedenlerdir.
1939 yılında 26 Aralık`ı 27 Aralık`a bağlayan gece sabaha karşı tarihte `Erzincan Depremi` olarak da bilinen deprem Reşadiye ve köylerinde etkili olmuş ve bu depremde Reşadiye`de ayakta tek bir bina kalmamıştır. Bu haliyle ilçe merkezi ve köyleri uzun bir süre kendi kaderine terk edilmiştir. Köylerle birlikte toplam 2100 kişinin öldüğü resmi kayıtlarda mevcuttur. Zamanın Tokat valisi İzzeddin Çağpar, ilçe Kaymakamı Necati Gökmoğol ve oluşturulan kurulun uzun tartışmaları sonucu yeni Reşadiye`nin yerleşim yeri eski yerleşim yerinin kuzeyine dağ eteğine kaydırılmıştır.
Uzun yıllar deprem yarasını sarmaya çalışan Reşadiye`de 1966 yılından sonra zamanın idarecilerinin yoğun çalışmaları ve Reşadiye halkının da katkılarıyla yeni bir atılım ve yapılanma ortaya çıkmış, önce maddi sorunlar aşılıp, günün şartları içinde son derece önemli yatırımlar gerçekleşmiştir.
1970`li yıllarda tüm Türkiye`de olduğu gibi Reşadiye de yurt dışına çok sayıda işçi göndermiştir. Bu işçiler kazançlarını ilçelerine aktarmışlar böylece ilçe merkezi hızlı bir kentleşme sürecine girmiştir.
Bugüne kadar Reşadiye`de Romalılara, Bizanslılara ve Türklere ait çeşitli seramik eşya, sikke, yayla ve köylere yayılmış tarihi mezarlar bulunmuştur. Köylerde yer yer bozulmuş kale kalıntılarına rastlanır. Tamamı yıkılmıştır, Çoğunun temel harabeleri kalmıştır. Göllüköy, Çamlıkaya, Saraydüzü, Kalecik, Mengen Kalesi, Kaledüzü, Kızılcaören, Turaç Köyü Yaylasında Bizans dönemine ait olan ve sonraları Müslümanların da defnedildiği tarihi bir mezar alanı vardır.
İstatistiki bilgiler
- Kuruluş Yılı 1906
- Toplam Nüfus 101.775
- İlçe Nüfusu 16.389
- Yüzölçümü 1.162 km²
- Belediye Sayısı 14
- Köy Sayısı 77
Coğrafi bilgiler
Reşadiye, Orta Karadeniz Bölgesinde yer alır. Doğusunda Koyulhisar ve Mesudiye, Batısında Niksar ve Başçiftlik, Kuzeyinde Aybastı ve Gölköy, Güneyinde Almus ve Doğanşar ilçeleri bulunmaktadır.Coğrafi olarak 400, 31` kuzey enlemleri ile 370 06` doğu boylamları arasında bulunmaktadır. Kelkit Irmağı kıyısında kurulmuş bulunan Reşadiye`nin en yüksek tepesi 2.183m ile Erdem Baba Tepesidir. bunu, Küçük Erdem tepesi (2.113m), Kabaktepe (2.037m.), Çal Tepesi (2022 m.), Mektep Tepesi , Tömbük tepesi ve Lalelik Tepesi izler. Bu yüksekliklerin tümü Günüş Dağı`nda bulunmaktadır.
İlçenin arazi yapısının dağlık olması nedeniyle geniş ovası bulunmamaktadır. Ancak Ovacık, Meydanlar, Yazı, düzlükleri ekim ve dikime müsaittir. Reşadiye ilçesi yaylalar yönünden oldukça zengindir. 44 yaylanın içerisinde en çok bilinen yaylası selemen yaylasıdır.
İlçe`de kenarında kurulduğu Kekkit Çayı dışında Tozanlı Çayı, Delice Çayı, Tombalak, Köy ve Reşit dereleri mevcuttur. Ayrıca doğal güzellikler bakımından zengin olan Zınav, Göllüköy, Gödölöş , Kurt, Gındıralı, Mehmetbey ve Sülük gölü de Reşadiye`nin coğrafi zenginlikleridir.