Oruç

Kısaca: Oruç genel anlamda Tanrıya ibadet amacıyla yeme içme gibi birçok şeyden belli bir süreliğine kendini alıkoyma. ...devamı ☟

Oruç genel anlamda Tanrıya ibadet amacıyla yeme içme gibi birçok şeyden belli bir süreliğine kendini alıkoyma.

İslamın beş şartından biri. Diğerleri; kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek ve hacca gitmektir. İslamın beş şartından dördüncüsü, mübarek ramazan ayında, her gün oruç tutmaktır. Oruç, Hicretten on sekiz ay sonra, şaban ayının onuncu günü, Bedir Gazasından bir ay evvel farz oldu. “Ramazan”, yanmak demektir. Çünkü, bu ayda oruç tutan ve tövbe edenlerin günahları yanar, yok olur (Bkz. Ramazan). Oruca Arapçada savm denir. Oruç tutmaya ve orucun başladığı vakte “imsak”, orucu açmaya da iftar adı verilir (Bkz. İftar). Oruç tutmak için gece kalkıp yenilen yemeğe de sahur denir. (Bkz. Sahur)

Oruç, imsak vaktinden yani fecrin doğuşundan güneşin batışına kadar yemek ve içmekten uzaklaşmak demektir. Bunun manası, insanlara açlığın ve susuzluğun ne demek olduğunu öğretmektir. Tok, hiçbir zaman açın halini bilmez ve ona merhamet etmez. Oruç, toklara aç insanların neler çektiğini öğretir. Aynı zamanda nefse hakimiyeti talim eder. Farz olan oruç tutma zamanı arabi aylara göre tayin edildiğinden, her sene evvelki seneye göre on gün evvel gelir. Bu sebepten bazan yaza, bazan kışa isabet eder. Yaz orucuna dayanamayan hasta kimseler orucu kışın kaza edebilecekleri gibi, büsbütün oruç tutamayacak olan çok ihtiyar kimseler oruç mukabilinde fidye, yani sadaka vererek bu borçlarını eda ederler. (Bkz. Fidye, Sadaka)

İslam dininde zor, işkence yoktur. Sıhhatini feda ederek, hastalanarak, ibadet etmeyi Allahü teala hiçbir zaman istememiştir. Allah, çok kerim ve gafur ve rahimdir. Tövbe edenleri affedici ve merhametlidir.

Oruç tutmak, Müslümanlara vazife olduğu gibi diğer ilahi dinlerde de emredilmişti. Kur’an-ı kerim’de mealen; “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizin üzerinize de Ramazan orucu farz kılındı. Umulur ki, Allah’a karşı gelmekten sakınırsınız!” (Bakara suresi: 183) ve; “Sizden kim Ramazan ayında bulunursa oruç tutsun!” (Bakara suresi: 185) buyruldu. Bir hadis-i şerifte de buyruldu ki: “Bir kimse Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilir, vazife bilir ve orucun sevabını yalnız Allahü tealadan beklerse, geçmiş günahları affolur.”

İslamiyetin ilk yıllarında her ay üç gün ve aşure orucu tutulurdu. Bu emir, ramazan orucu farz kılınınca nesh edildi, kaldırıldı. Bu günlerde oruç tutmak herkesin arzusuna bırakıldı.

Şaban ayının son günü, Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem hutbelerinde buyurdu ki: “Ey Müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece (kadir gecesi), bin aydan daha faydalıdır. Allahü teala, bu ayda her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri teravih namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda, farz yapmış gibidir. Bu ayda bir farz yapmak, başka ayda, yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer, cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır. Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftar verirse, günahları affolur. Hak teala, onu Cehennem ateşinden azad eder. O oruçlunun sevabı kadar, ona sevab verilir.”

Orucun şartları: Oruç; akıllı ve büluğ çağına giren, sıhhatli olan, yolcu, misafir olmayan, kadınlardan hayız (adet) ve nifas lohusa) halleri bulunmayan her Müslümana farzdır. Ramazan-ı şerif orucu bu şartlara sahip her Müslümana farz olduğu gibi, tutamayanların kaza etmeleri de farzdır.

Oruç ve Ramazan hilali: Müslümanların Ramazan ayı girince oruç tutması farzdır. Ramazan hilali görülünce oruca başlanır. Hilal, gökte ayın kavis şeklindeki ilk görüntüsüdür. Ramazan olmak için hilali, yani gökte ayı görmek veya görülmezse, şaban ayı otuz gün tamam olmak lazımdır. Hadis-i şerifte; “Ayı görünce oruç tutunuz! Tekrar görünce, orucu bırakınız!” buyruldu. Bu emre göre, Ramazan ayı hilalin (yeni ayın) görülmesiyle başlar. Hilali görmeden önce yapılan hesap ile başlanmaz. Ramazan hilali hesapla bulunan günde veya bir gün sonra görülebilir. Fakat hiçbir zaman hesapla anlaşılandan önce görülmez. Şaban ayının otuzuncu gecesi, bir şehirde hilal görülünce bütün dünyada oruca başlamak lazım olur. Gündüz görülen hilal gelecek gecenin hilalidir. Gökte ramazan hilalini aramak ve görünce devletin tayin ettiği yetkili kimseye haber vermek, Müslümanlara emirdir, vazifedir.

Oruca fecr-i sadık denilen beyazlığın ağarması ile başlanır. Oruç, fecrin ağarmasından, güneş batıncaya kadar, yemeği, içmeği ve cima’ı, cinsi münasebeti terk etmektir. Bir gün evvel güneş batmasından, oruç günü dahve-i kübra (kaba kuşluk) ya kadar, Ramazan orucuna kalp ile niyet etmek de farzdır. Belli gün olan adak orucunun ve nafile orucunun niyet zamanı da böyledir. Her gün ayrı niyet etmek lazımdır. Ramazan orucuna niyet ederken Ramazan demeyip, yalnız oruç demek, nafile oruç demek de caizdir. Dahve vakti, oruç müddetinin yarısıdır ki, öğleden bir saat kadar evveldir. Kaza ve keffaret orucuna ve muayyen olmayan adak oruçlarına fecirden sonra niyet edilmez. (Bkz. Fecir)

Kutuplara ve ay’a giden Müslümanın da, seferi olmaya niyet etmedi ise, bu ayda gündüzleri oruç tutması lazımdır. Yirmi dört saattan daha uzun günlerde, oruca saat ile başlar ve saat ile bozar. Gündüzü böyle uzun olmayan bir şehirdeki Müslümanların zamanına uyar. Eğer oruç tutmazsa, gündüzleri uzun olmayan yere gelince kaza eder. Kafir memleketinde bulunan esir, Ramazan ayının zamanını bilemezse, araştırıp zannettiği vakitte bir ay oruç tutar. Sonra, zamanını öğrenince, zamanından önce tutmuş ise, hepsini kaza eder. Zamanından sonra tutmuş ise, caiz olup, kaza yerine geçer.

İmam-ı Rabbani rahmetullahi aleyh Mektubat kitabının birinci cilt, kırk beşinci mektubunda buyuruyor ki: “Ramazan-ı şerif ayında yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda, bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azad olur. Resulullah, bu ayda, esirleri azad eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene, bu işleri yapmak nasib olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer. Bu ayı fırsat bilmelidir. Elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü tealanın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ay, ahireti kazanmak için büyük fırsattır. Kur’an-ı kerim Ramazanda indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı şerifte, hurma ile iftar etmek sünnettir. İftar edince; “Zehebezzama’ vebtelletil uruk ve sebe-tel-ecr inşaallahü teala” duasını okumak, teravih kılmak ve hatim okumak mühim sünnettir.

Orucun farzları: 1) Niyet etmek, 2) Niyeti ilk ve son vakitleri arasında yapmak, 3) Fecr-i sadık, yani tan yeri ağarmasından güneşin batmasına kadar olan zaman içinde, orucu bozan şeylerden sakınmaktır.

Orucun çeşitleri: 1) Farz oruçlar: Farz oruç da, iki kısımdır: Muayyen zamandaki oruç ve Ramazan-ı şerif orucu. 2) Muayyen zamanda olmayan farz oruçlar: Kaza ve keffaret oruçları böyledir. Fakat, keffaret oruçları farz-ı amelidir. Yani, inkar eden kafir olmaz. 3) Vacib oruçlar: Bunlar da, muayyen olur. Belli gün veya günler oruç adamak gibi. 4) Sünnet olan oruçlar: Muharremin dokuzuncu ve onuncu günleri oruç tutmak gibi. 5) Müstehab oruçlar: Her arabi ayın 13,14 ve 15. günleri oruç tutmak gibi ve yalnız cuma günü oruç tutmak ve kurban bayramı arefesinde oruç tutmak gibi. Yalnız cuma günü oruç tutmak mekruh olur da denildi. Cuma günü oruç tutmak isteyenin, perşembe veya cumartesi günü de tutması iyi olur. Çünkü, sünnet veya mekruh denilen bir işi yapmamak lazımdır. 6) Haram oruçlar: Fıtır (Ramazan) bayramının birinci günü ve Kurban bayramının her dört günü oruç tutmak haramdır. 7) Mekruh oruçlar: Muharrem’in yalnız onuncu günü (Aşure’de) oruç tutmak ve yalnız cumartesi günleri oruç tutmak ve nevruz ve mihrican günleri oruç tutmak ve bütün sene, her gün oruç tutmak ve konuşmamak şartı ile oruç tutmak mekruhtur.

Orucu bozan şeyler: Ramazan ayında, oruçlu olduğunu bildiği halde ve fecir ağarmadan evvel niyet etmişken, faydalı bir şey yemekle, içmekle, yani gıda veya deva olarak yenilmesi adet olan veya zevk ve keyif veren bir şeyi ağızdan mideye sokmakla ve cima yapmak yapılmakla oruç bozulur ve kaza ve keffaret lazım olur. Bu tarife göre, sigara içmek orucu bozar. Hem kaza, hem keffaret lazım olur. Çünkü dumandaki katı ve sıvı zerreler tükrük ile mideye giderler.

Orucu bozup yalnız kaza gerektiren şeylerden bazıları şunlardır:

1) Hata ile bozularak, mesela abdest alırken boğazına su kaçmak, 2) Boğazına kar, yağmur kaçmak, 3) Tehditle, zorla orucu bozulmak, 4) Taharetlenirken içeriye su kaçmak, 5. Burnuna sıvı ilaç koymak, 6) Burnuna kolonya çekmek. 7) Ud ağacı ve anber ile tütsülenip dumanını çekmek. 8) Başkasının içtiği sigara dumanını isteyerek çekmiş olmak. 9) Kulağın içine yağ ve ilaç damlatmak. 10) Derideki yaraya konan ilacın içeriye girmesi. 11) Vücudun herhangi bir yerine iğne ile ilaç şırınga etmek. 12) İsteyerek, zorlayarak ağız dolusu kusmak. 13) Dişi kanayan veya diş çektiren bir kimsenin ağzındaki kanı yutması. Veyahut tükürükle müsavi (eşit) miktarda karışık kanı yutmak. 14) Uyurken ağzına su akıtmak. 15) Boğazına huni ile bir şey akıtmak. 16) Ramazanda sabaha kadar niyet etmeyip, sonra bir şey yiyip içmek. 17)Fecir olduğunu yani imsak vaktinin bittiğini bilmeden yiyip içmek. 18) Güneş battı zannederek orucu bozmak. 19) Geceden dişleri arasında kalan nohut kadar şeyi yutmak. Nohuttan küçük ise bozmaz. 20) Oruçlu olduğunu unutarak yiyip-içmeye devam etmek. Eğer orucunun bozulmadığını bildiği halde yiyip içmeye devam ederse keffaret de lazım gelir. 21) İhtilam olduktan sonra orucunun bozulduğunu zannederek yiyip içmeye devam etmek. Bozulmadığını bilerek yiyip içerse keffaret de gerekir. 22) Ağrıyan dişini morfin vurdurarak çektirmek zorunda kalan kimse, orucu bozulduğu için yiyip içerse sadece kaza icab eder. 23) Seferde iken ikamete niyet edip, sonra yiyip içmek. 24) Mukim iken sefere çıkınca yiyip içmek. 25) Uyku halinde bir şey yemek.

Orucun kazası: Arka arkaya olduğu gibi ayrı ayrı günlerde de bir gün için, bir gün oruç tutmaktır. Aralıklı tutarken, araya başka Ramazan gelirse, önce Ramazanı tutmalıdır.

İhtiyar olup, ölünceye kadar Ramazan orucunu veya kazaya kalmış oruçlarını tutamayacak kimse ve iyi olmasından ümit kesilen hasta zengin ise, her gün için bir fıtra miktarı, yani 1750 gram buğday veya un veya kıymeti kadar altın veya gümüş parayı, bir veya birkaç fakire vermelidir. Ramazanın başında veya sonunda toptan hepsini bir fakire de verebilir. Sonradan kuvvetlenirse, Ramazan oruçlarını ve kaza oruçlarını tutması lazımdır.

Orucun keffareti: Ramazan ayının hürmet perdesini yırtmanın, yani Ramazan orucunu bile bile bozmanın cezasıdır. Oruç keffareti için ard arda altmış gün oruç tutmak lazımdır. Altmış gün sonra, tutmadığı orucu da tutması lazımdır. Ramazan günü özürsüz bir orucu bozmanın cezası altmış gün, bir gün kazası ile 61 gün oluyor. Bunun için keffarete halk arasında “61” denmektedir.

Keffaret orucu, hastalık, yolculuk gibi bir özür ile veya bayram günlerine rastlamak sebebiyle bozulursa veya Ramazana rastlarsa, yeniden başlanması lazımdır. Kadınlar özür sebebiyle bozunca, yeniden başlamazlar. Özrü bitince geri kalan günleri tutarak, altmışı tamamlar. Devamlı hasta ve çok yaşlı olup altmış gün oruç tutamıyan kimse, altmış fakiri bir gün doyurur. Aç olan altmış fakiri, bir günde iki kere doyurmak lazımdır. Bir fakiri, her gün iki defa doyurmak üzere altmış gün yedirmek de olur. Altmış fakirin her birine 1750 gram buğday veya un, yahut bunların kıymeti kadar ekmek, başka mal veya altın, gümüş vermek veya bunları bir fakire altmış gün vermek lazımdır.

Orucu bozmayan şeyler: 1) Oruçlu olduğunu unutarak yiyip içmek. 2) Rüyada ihtilam olmak. 3) Tentürdiyot ve yağ sürünmek ve sürme çekmek. 4) Gıybet etmek (gıybet orucu bozmaz ise de sevabına manidir). 5) İstemeyerek ağız dolusu kusmak. 6) İsteyerek, zorlayarak biraz kusmak. 7) Kulağına su kaçmak. 8) Ağzından, burnundan, boğazına toz, duman ve sinek kaçmak. 9) Oksijen gazı tüpü ile sun’i hava verilmek. 10) Başkalarının içtiği sigaranın dumanı sakındığı halde ağzına burnuna girmek. 11) Ağzını yıkadıktan sonra, ağzında kalan yaşlığı tükürükle yutmak. 12) Gözüne ilaç koymak. 13) Diş çukuruna ilaç koymak. 14) Yutmadan yemeğin tadına bakmak. 15) Çiçek ve kolonya koklamak. 16) Dişler arasında sahur vaktinden kalan nohuttan küçük şeyi yutmak. 17) Ağzına gelen kusuntunun geri gitmesi. 18) Orucu bozmaya niyet edip de bozmamak. 19) İğnesiz diş çektirmek. 20) Diş çıkartınca gelen kanı tükürmek. Yahut kan tükürükten az ise yutmak da orucu bozmaz. 21) Arı sokmak, orucu bozmaz.

Oruçluya mekruh olan şeyler: 1) Herhangi bir şeyin tadına bakmak. 2) Sakız çiğnemek (çiklet sakız gibi değildir, orucu bozar). 3) Serinlemek için yıkanmak (çünkü böyle bir hareket ibadet hususunda sıkıntı çektiğini göstermek demektir). 4) Zayıf düşme ihtimali varken, kan aldırmak, orucu bozmaz ise de mekruhtur. Yani orucun sevabını azaltır. Zaruret olmadıkça yapmamalıdır.

Orucun faydaları: Oruç, insanı hasta yapmaz. Oruç zayıfları kuvvetlendirir, zihinleri açar, Allahü teala, faydalı şeyleri emreder. Zararlı şeyi emretmez. Orucun daha birçok faydaları vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

1. Allahü teala, yemek ve içmekten münezzehtir. Oruç tutmakla Allahü tealanın ahlakından birine yapışılmış olur. Hadis-i şerifte buyruldu ki: “Bir kimsede Allahü tealanın ahlakından bir ahlak bulunursa, o kimse cennetliktir.”

2. Oruç gizli bir ibadettir. Hadis-i şerifte buyruldu ki: “Gizli verilen bir gümüş, aşikare verilen yedi yüz gümüşten daha üstündür.”

3. Oruç tutan nefsini yenebilir. Bu da üstün bir ibadettir.

4. Oruç tutmakla şeytanı da yenmek mümkündür. Hadis-i şerifte buyruldu ki: “Şeytan damarlarınızda kan gibi dolaşır. Oruç tutmakla, yolunu daraltınız!”

5. Oruç tutmakla, meleklere benzemiş olunur. Hadis-i şeriftlerde buyruldu ki: “Salihlerin hasletinden kimde bulunursa kıyamette onlarla haşr olur.”

Allah yolunda bir gün oruç tutanın bedenini, Allahü teala Cehennemden yetmiş sene uzak tutar.

6. On bir ay devamlı çalışan mide ve ona bağlı olan azalar dinlenmiş ve sıhhate kavuşmuş olur. Vücutta birikmiş enerjileri harcar.

7. Oruç tutarak aç kalan Müslümanların aç kalan fakirleri hatırlama ve onlara yardım etme arzusu ve gayreti artar.

8. İftar davetleriyle dostluk, akrabalık bağları kuvvetlenir.

9. Oruç münasebetiyle yemek yeme işleri kısaldığından, yiyeceklere talep az olduğundan ucuzluk olur.

10. Oruçlu insan kızmaz, kalp kırmaz, kimseyi hatta hayvanları bile incitmez.

11. Rızkı genişler. Para ve malı artar.

Orucun, insan bedeninde sağladığı faydalardan bazıları da şunlardır: Oruç tutanlarda gündüz kan hacminin azaldığı, doku suyunun azaldığı ve sonuçta minima (küçük) tansiyonun düştüğü, kalbin rahatladığı tetkikler sonucu anlaşılmıştır.

Oruç tutan kişinin sinir sistemi de bir rahatlama içindedir. Bir ibadeti yerine getirme mutluluğu gerginlikleri, sıkıntıları azaltır, yok eder.

Orucun hakikatı: Oruçtan beklenen, yüksek faydaya kavuşabilmek için. 1) Gözü faydasız şeylere, haramlara bakmaktan korumalıdır. Kalbi meşgul eden ve iyi işlerden alıkoyacak hususlardan gözü korumalıdır. 2) Dilini, yalan, gıybet, koğuculuk gibi kötü işlerden alıkoymalıdır. Orucun sevabını muhafaza edebilmek için dili, her türlü kötülükten uzak tutmalıdır. Hadis-i şerifte buyruldu ki: “Oruç bütün kötülüklere kalkandır. Oruçlu kimse cahillik edip de kötü söz söylemesin! Şayet birisi kendisiyle itişip kakışmak isterse, ben oruçluyum diye mukabelede bulunsun!” Oruçlu kimse, salih Müslüman gibi olmalı, kendisine sataşmaya kalkanlara karşılık vermemelidir. Herkesle iyi geçinmelidir. 3) Gıybet edenleri dinleyen, günaha ortak olduğu için, haram ve faydasız şeylerden kulağı muhafaza etmelidir. 4) Gözü, dili, kulağı kötülüklerden koruduğu gibi, el, ayak ve diğer uzuvları da haramlardan ve şüphelilerden korumak lazımdır. Mideye haram lokma sokmamaya çalışmalıdır. 5) Sahurda çeşitli ve kuvvetli gıdalar yemekte mahzur yoksa da, iftar vakti tıka-basa yiyerek, oruçtan beklenen faydalara mani olmamalıdır. 6) İftardan sonra, acaba tuttuğumuz oruç kabul edildi mi diye korkmalıdır.

oruç

Osmanlıca oruç kelimesinin Türkçe karşılığı.
(Bak: Savm - Ramazan)(Oruç en gafillere ve mütemerridlere za'fını ve aczini, fakrını ihsas ediyor. Açlık vasıtası ile midesini düşünüyor. Midesindeki ihtiyacını anlar. Zayıf vücudu ne derece çürük olduğunu hatırlıyor. Ne derece merhamete ve şefkata muhtaç olduğunu derk eder. Nefsin fir'avunluğunu bırakıp kemal-i acz ve fakr ile dergâh-ı İlâhiyeye ilticaya bir arzu hisseder ve bir şükr-ü manevî eliyle rahmet kapısını çalmağa hazırlanır. Eğer gaflet kalbini bozmamış ise... M.)

oruç

Türkçe oruç kelimesinin İngilizce karşılığı.
n. fast

oruç

tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme gibi birçok şeylerden belli bir süre ya da biçimlerde kendini alıkoyma. haz veren şeylerden sağlanan yoksunluk.

oruç

Türkçe oruç kelimesinin Fransızca karşılığı.
jeûne [le]; carême [le]

oruç

Türkçe oruç kelimesinin Almanca karşılığı.
das Fasten

oruç

(Türkçe) Erkek ismi - İslam'ın beş şartından birisidir. Tan yerinin ağarmasından güneş batana kadar Allah rızası için yiyip içmekten cinsi münasebetten sakınmak. İbadet. Savm. -Oruç Reis; Önceleri Cezayir'de olup daha sonra Osmanlı donanmasına katılan ünlü denizc

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Oruç
3 yıl önce

Oruç, belli bir zaman dilimi içerisinde; yiyecek, içecek veya her ikisinden de kaçınma eylemidir. Mutlak oruç ise, tüm yiyecek ve sıvılardan; genellikle...

Oruç, Ahiret, Akide, Ali, Allah, Cihad, Ebu Bekir, Ehli Beyt, Farz, Fıkıh, Hac
Oruç, Vezirköprü
7 yıl önce

Oruç, Samsun ilinin Vezirköprü ilçesine bağlı bir mahalledir. Mahallenin adı Oruç adında birinden geldiği rivayet edilmektedir. Bu şahıs fakirlere yemek...

Oruç, Vezirköprü, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Adatepe, Vezirköprü, Ahmetbaba, Vezirköprü
Oruç Reis
3 yıl önce

Oruç Reis (1470 veya 1474, Midilli Adası - 1518, Tilimsan), Osmanlı denizci. Barbaros Hayreddin Paşa'nın ağabeyidir. Osmanlı'ya katılmadan önce Cezayir'i...

Oruç Reis, 1462, 1513, 1518, Akdeniz, Amerika, Amiral, Anadolu, Ansiklopedi, Avrupa, Cezayir
Oruç Aruoba
6 yıl önce

Oruç Aruoba (14 Temmuz 1948 — 31 Mayıs 2020), Türk yazar, şair, akademisyen ve felsefeci. 1948 yılında Karamürsel'de doğdu. TED Ankara Koleji'ni bitirdikten...

Oruç Aruoba, 1948, Almanya, David Hume, Hacettepe Üniversitesi, Haiku, Hume, Kant, Karamürsel, Kocaeli, Nietzsche, Wittgenstein
Oruç Reis (anlam ayrımı)
6 yıl önce

Oruç Reis, bir Osmanlı denizcisidir. Oruç Reis ayrıca şu anlamlara gelebilir: TCG Oruçreis (1942) - eski HMS P614 denizaltısı. TCG Oruçreis (F-245) -...

Ta'anit
6 yıl önce

İbranice'de ta'anith, Yahudilik'te oruç anlamına gelir. Yahudilik'te orucun bir veya birden çok amacı olabilir. Orucun gerekçeleri arasında şunlar bulunur:...

Hızır Orucu
3 yıl önce

Hızır Orucu, Alevi inancında genellikle her yıl Şubat ayının ikinci perşembe günü Hızır günüdür. Salı, çarşamba ve perşembe günleri oruç tutulur. Perşembe...

Büyük Perhiz
3 yıl önce

Büyük Perhiz veya Oruç Devresi Batı Kiliselerinde; Oruç Mevsimi, Katolik, Anglikan, Metodist, Lutheran, Presbiteryen, Moravya ayin takviminde Kül Çarşambası...

Büyük Perhiz, 2. yüzyıl, Hristiyanlık, Matta İncili, Mesih, Paskalya, Ramazan, Taslak, İncil, İslamiyet