Hayatı
Muhammed`in insanları İslam`a davet ettiğini duyan Mus`ab bin Umeyr, İbn Erkam`ın evine(Darul Erkam) gelerek İslam`ı kabul eder. Müslüman olduğunu duyan akrabaları onu hapseder. Müslümanların Habeşistan`a hicret edeceğini duyan Mus`ab, kaçarak hicret kervanına katılar ve Habeşistan`a gider.http://www.yazamak.com/yazi/111/musab-bin-umeyr-raBir süre sonra Habeşistan`dan döndü. Medineliler`den bir grup İslam`ı kabul etti ve Muhammed`den kendilerine İslam`ı anlatacak öğreticiler talep etti. Bu görev Mus`ab bin Umeyr`e verildi. Yani Medine`ye ilk hicret eden sahabe Mus`ab bin Umeyr`dir. Kendisine verilen bu görev dolayısıyla Mus`ab, İslam`da ilk öğretmen olarak kabul edilir. Medine`de ilk cuma namazı kıldıranın da o olduğu rivayet edilir. İbn Sa`d, et-Tabakatü`l-Kübra, Beyrut 1960, III, 118
Mus`ab bin Umeyr Bedir ve Uhud savaşlarına katıldı. Her ikisinde de İslam ordusunun bayraktarlığını yaptı. Uhud savaşında şehit edildi. Şehid edilişi şu şekilde nakledilir: Mekke müşriklerinden İbn-i Kamia adında biri Muhammed`e saldırırken, Mus`ab bin Umeyr onun karşısına çıktı. Bu müşrik, bir kılıç darbesiyle Mus`ab bin Umeyr`in sağ kolunu kesti. Mus`ab bunun üzerine sancağı derhal sol eline aldı. İkinci bir darbe ile sol kolu da kesilince, sancağı kesik kollarıyla tutup göğsüne bastırdı. Bu haliyle kendini Muhammed`e siper yapan Mus`ab bin Umeyr`in üzerine hücum eden İbn-i Kamia, vücuduna bir mızrak sapladı ve Mus`ab bin Umeyr yere yıkılıp şehid oldu. http://www.nihathatipoglu.com/nh/eshab-i-kiram/islamdailkogretmenmusabbinumery.aspx
Defni sırasında onu kefenleyecek örtü bulunamadı. Sahabelerden Habbab, bu olayı şu şekilde rivayet eder:
``Biz Hz. Peygamberle birlikte Medine`ye yalnız Allah rızası için hicret ettik. Artık mükafatını Allah`tan bekleriz. Arkadaşlarımız arasında bu nimetlerden tatmadan ahirete gidenler vardır ki Mus`ab bin Umeyr bunlardan biridir. O Uhud günü şehid olmuştu da kendisini saracak bir kefen dahi bulamamıştık. Yalnız şehidin bir kaftanını bulmuş ve bu aziz şehidi ona sarmaya çalışmıştık. Ancak başını örterken ayakları açılıyor, ayaklarını kapatırken de başı açığa çıkıyordu. Bu yoksulluk karşısında Hz. Peygamber bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de izhir denilen kokulu ottan koymamızı emretti(Buhari, Cenaiz 27)``