Dört padişah devrinde vatanına ve milletine hizmet etmiş, şeyhü’l-vüzera payesine layık görülmüş olan Namık Paşa, çok cömert ve iyilik sever bir kimse idi. Emekli olduktan sonra, Ayaspaşa’daki konağında otururken, her Cuma kendi eliyle civarın fakirlerine sadaka dağıtırdı. Uzun seneler adet edindiği bu sadakadan dolayı, Cuma günleri konağın etrafı satıcılarla adeta mesire yerine dönerdi.
Namık Paşa, bulunduğu görevlerde de adaleti gözetir ve halka karşı zulmetmemek için fevkalade dikkat ederdi. Bir defasında Kosova kumandanı olan oğlu Ferik İbrahim Paşanın bazı askeri binaların inşası için halktan para topladığını duyunca şöyle haber gönderdi; “Bir devlet kurulduğu zaman tebaasına; ben sizin ırz ve namusunuzu, mal ve canınızı ve sınırlarınızı korumak için güvenlik kuvvetleri tertipleyeceğim. Çocuklarınızı yetiştirmek için mektepler, tarım ve ticaretinizi her türlü kolaylığa kavuşturmak için yollar açacağım. Siz de buna karşılık bana her sene şu kadar vergi vereceksiniz, demiş olur. Bu, taraflar arasında yapılmış bir antlaşmadır. Artık bundan fazla bir şeyi halktan istemek zulümdür. Zulmün düşmanı ise Allah’tır. Eğer benim bu ihtarımdan sonra da yardım toplamaya devam edersen ahirette iki elim yakandadır”. Bu baba ihtarına derhal uyan İbrahim Paşa da, hayırlı bir evlat olduğunu göstermiştir.
Namık Paşanın Konya’nın Dolay mevkiinde yaptırmış olduğu bir camii bulunmaktadır.