Tipik manik hastanın davranışı kolayca tanınır. Aşırı aktiftir, zamanını uykuda geçirmek istemez ve giriştiği sayısız işi tamamlayamayacak kadar dalgındır. Aynı zamanda delidoludur, atılgandır, hiçbir kural tanımaz ve herşeyle başa çıkabilecek yetenekte olduğuna inanır. Durmaksızın konuşur ve cevap vermektense soru sorar. Bu karakteristik davranışa rağmen, genellikle ya hastanın konuşması izlenemeyecek kadar düzensizleştiği için, yahut da aslında kendinde varolmayan semptomları kabullenmekten hoşlandığı için, mani durumlarına çok kere yanlış olarak şizofreni teşhisi koyulur. Bazan, özellikle adolesanlarda ayırıcı teşhis gerçekten güçleşir; ancak, hastalığın düzenli biçimde artan bir aşırı aktivite ve duygulu bir iyimserlikle başladığı kesinse, görünüşte şizofreniyi andıran birçok özellik daha iyi değerlendirebilir.
Hasta ender olarak hastalığını kabul ettiği ve bazan başlangıçta yakınları bile bunu kabule yanaşmadıkları için, tedavi çok güç olabilir. Poliklinik tedavi birçok vakada yeterli değildir; hasta genellikle kendisine verilen ilaçları içmeden atar ve en etkin ilaç olan lityum başlangıçtaki dengeleme döneminde her gün denetim ve dozaja titizce uymayı gerektirir. Bu nedenlerle çok kere hastanın gecikmeden zorla hastaneye yatırılması gerekir; çünkü hastalar zaten güç kazanabildikleri parayı çarçur ederek, utandırıcı yahut daha da kötü durumlarla sonuçlanan cinsel maceralara girerek ve yasa dışı yollara saparak kendilerine büyük zararlar verebilirler. İyileşme safhası da yine sorunludur.
Hastanın ruhsal durumuyla davranışı bir günden öbürüne değişebilir ve her an depressif bir duruma girerek intihar girişiminde bulunması olasılığı vardır. Birçok manik depressif kişi hastalığın nüksetmesine yatkın olmakla birlikte, olağandışı dürtü ve yaratıcı yeteneklere sahip olup çeşitli alanlarda başarı kazanırlar. Aslında, manik depressif hastalık toplumun hem üst, hem de alt sınıflarında yaygın olan tek akıl hastalığı tipidir.