kanun
kanun (I) isim, hukuk (ka:nu:n) Arapça kanun
1. Yasa.
2. Geçerli olan kural: "Dünyanın en büyük kanunu, nefsini müdafaa ve muhafaza etmek için karnını doyurmaktır."- A. Ş. Hisar. Atasözü, deyim ve birleşik fiiller kanun çıkarmak kanun yoluyla
kanun (II) isim, müzik (ka:nu:n) Arapça kanun Dikdörtgen biçiminde, bir köşesi kesik, yassı bir sandık üzerine gerilmiş tellerden oluşan, tırnak adı verilen çalgıçlarla çalınan ince saz çalgısı. kânun
isim, eskimiş (kâ:nu:n) Arapça kanun Eski takvimde yer alan kânunusani, kânunuevvel ay adlarında geçen "ateş ocağı" anlamındaki söz: "Eski tabirle kânunları yani aralık ve ocak aylarını sevmem."- B. Felek.
kanun
Osmanlıca kanun kelimesinin Türkçe karşılığı.
(C.: Kavânin) Herkesin uyması için devletin teşri kuvveti tarafından konulan her türlü meşru nizam, kaide, emir, nehiy ve yasaklar. * Kaziye-i külliye. Kâinatta Allah'ın koyduğu değişmez nizam.
kanun
Türkçe kanun kelimesinin İngilizce karşılığı.
[Kanuni i Lekë Dukagjinit] n. law, act, code, canon, enaction, rule, statute, act of congress, act of parliament
kanun
yasa.
dikdörtgen biçiminde, bir köşesi kesik gövdesi olan, diz üstünde çalınan telli çalgı.
kanun
Türkçe kanun kelimesinin Fransızca karşılığı.
loi [la], charte [la], code [le]
kanun
Türkçe kanun kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Gebot, Kanon, Lex
kanun
(Arapça) Erkek ismi 1. Devletin teşri, yasama kuvveti tarafından herkesçe uyulmak üzere konulan her türlü nizam, kaide kural. 2. Herhangi bir mevzu üzerindeki kanunu taşıyan kitap.