Tevrat`ta adı Keturah olarak geçer. Hz Muhammed`in hadislerinde de yer bulmuştur. Aslında o hadislerde geçen Kantura`nın Hz İbrahim`in eşi olduğu belirtilmemiştir. Hadislerde Kanturaoğulları`nın Doğu`da olduğu, bir gün gelip İslam hakimiyetini Araplar`dan söküp alacağı anlatılır. Ama bu Kanturaoğulları`nın kim olduğu ile ilgili bilgi verilmez. Daha sonraki yüzyıllarda gelenler, Kantura`yı Tevrat`ta da adı geçen Keturah ve Kanturaoğolları`nı da Türkler olarak yorumlamışlardır.
Bu düşünceye göre; Hz İbrahim eşi Sare`den olma İshak`ı yanında (Babil yakınları) bırakmış, diğer eşi Hacer`den (Hagar) olma İsmail`i Mekke`ye (eski adı Bekke) bırakıp Sare`nin yanına dönmüştür. Diğer eşi veya bir rivayete göre cariyesi olan Kantura`dan olma birkaç oğlunu da Tevrat`ta anlatıldığı üzere çok uzak ve kurak biryerlere göndermiştir. O oğulları Hz İbrahim`e gidip ağlayarak kendilerini o kurak ve uzak beldelere göndermemesini istemişler, ancak Hz İbrahim bunun kendisine Allah tarafından emredildiğini anlatarak onları göndermiştir.
Bu kişiler Orta Asya`ya gidip yerleşmişler ve oradaki Hunlar`ın arasında çoğalmışlardır. Türkler`deki Han soyunun asil ve kutlu sayılmasının sebebi ve onlara yöneticiliğin Tengri tarafından verildiği inancı buradan geliyor olabilir.
Kantura adının kökeni ve Kantura`nın etnik kökeni de tartışmalıdır. Bu ismin Türkçe`den geldiği ve Prototürkçe bir kelimenin söyleyiş farkıyla oluştuğu düşüncesi doğruysa Kantura da zaten bir Türk olmalıdır. Zaten Tevrat`taki inanışa göre; Hz İbrahim`in evlendiği üç kadından biri Sare`dir ki bu Sami ırka mensup olup onun oğlu kendi memleketine yerleştirilmiştir. Hacer Mısırlı yani Hami olup o da o bölgeye yakın olan Mekke`ye yönlendirilmiştir. Kantura ise Yafes oğullarından, yani Türk`tür ve oğulları kendi coğrafyalarına gönderilmiştir.