Yüksek bir burjuva ailesinin (babası krallık danışmanıydı) oğlu olarak Frankfurt'ta doğan Goethe, çok rahat ve sıkıntısız bir çocukluk dönemi geçirdi. Özel öğretmenler yönetiminde tıpkı soyluların çocukları gibi eğitim gördü. Hukukçu olmasını isteyen babasının ısrarları üzerine hukuk doktorası yaptı. Fakat danışman olarak Weimar prensinin himayesine girince hukuk mesleğini bırakıp bütün zamanını yolculuğa (özellikle İtalya'ya) ve yazı yazmağa ayırdı.
Genç Werther'in Acıları (1774), roman tarihinde bir dönüm noktasıdır. Acı çeken bir sevgilinin ruh durumlarını anlatan bu kitap, halkın, bunun bir hayal ürünü değil, yazarın itirafları olduğunu öğrenmesi üzerine, gençlere kötü örnek oldu. Çağının bu en çok satan eserindeki romantizm ve ihtiras, aydın Alman gençliğini derinden etkilemişti; karşılıksız bir aşka tutulmuş pek çok genç, tıpkı Werther gibi intihar etti. Goethe ayrıca trajediler ve daha birçok roman yazdı. Ama her şeyden önce bir şairdi.
Faust
Goethe dehasının olanca yüceliğini Faust'ta ortaya koyar. Yazar bu eser üzerinde altmış yıldan çok çalışmıştır. Hem efsaneye, hem de felsefeye dayanan bu dramın kahramanı, Margarete'in aşkı uğruna şeytan Mephistopheles ile bir anlaşma yapan doktor Faust'tur; bu anlaşma karşılığında Faust, gençlik ve güzelliği elde eder, fakat ruhu sonsuza kadar lanetlenir.Goethe bu eserinde, Faust aracılığıyla insanlığın temel sorunlarını incelemek istemiştir: insanın Tanrı ile ilişkileri nelerdir? İnsan gücünün sınırları nereye kadar uzanır? İnsanın topluma karşı görevleri nelerdir? Aşk, iyilik ve kötülük nedir? Tıpkı Goethe gibi Faust da bilgiye susamıştır: öğrenme tutkusu hiç bitmez.
Edebiyatın büyük ustası, bilgisinin enginliği ve uğraşılarının çeşitliliği açısından hümanist, aşk ve sevgi konusundaki duygusal ve şiirsel yönüyle romantik, üslup ve dil açısından klasik olan Goethe, Almanya'nın en büyük ulusal şairidir.