Cemiyet yöredeki Fransız işgaline ve hemen arkasından meydana gelen Ermeni mezalimine karşı birleşerek, mücadele etmek amacıyla kurulmuştu. Bu yüzden teşkilatlanma sahasını genişleterek, Fransızlara karşı mukavemet hareketine başlamıştır. Ayrıca bu cemiyet, halkın direnme ve kurtuluş arzusunun, gerçek olarak, istikbale doğru bir başlangıcı olmuştur. Cemiyet çok iyi düşünülmüş ve iyi tertip edilmiş bir ahenk içerisinde çalışmaya başlamıştı. Diğer bir husus da, bu cemiyete bağlı olarak Yerebakanlı Hasan`ın meydana getirdiği 20 kişilik bir çete gittikçe kuvvetlenerek, halkın güvenini kazanmayı başarmıştı .
Bu cemiyetin önderlerinden Ali Saip Bey için başarılması gerekli olan çok önemli bir görev daha vardı; bu görev, Fransız yüzbaşısı Taillardat`nın tercümanlığına cemiyete mensup birini tayin ettirmekti. Kozan`da işgalcilerin mutasarrıfı olarak görev yapan Fransız yüzbaşı Taillardat, o sıralarda Ermeni Balyan`ı tercüman olarak yanında bulunduruyordu . Ali Saip ve İntibah Cemiyeti mensupları Balyan aleyhinde sert bir kampanya başlattılar. İntibah Cemiyeti`nden ve Ali Saip`in faaliyetlerinden habersiz olan, ayrıca Balyan aleyhindeki kampanyanın da doğuş nedenini bilmeyen Taillardat nihayet Balyan`ı yanından uzaklaştırmış ve Ermeni tercüman hakkında oldukça yayılmış olan dedikodulara set çekmişti. Cemiyetin bu başarısını Baytar Müfettişi Muzaffer Bey`in, yüzbaşı Taillardat`nın tercümanlığına tayini takip etmişti. Bu vesileyle Fransızların büyük emel ve düşüncelerine, bütün askeri niyetlerine dair haberler Muzaffer Bey`den geniş bilgiler halinde alınarak, İntibah Cemiyeti`ne aktarılmış oluyordu. Ayrıca bu bilgiler, Feke-Develi hattı üzerinden Kayseri`ye ulaştırarak, oradan da Mustafa Kemal`e bildiriliyordu . Bütün bunlara rağmen, bu cemiyet teşkilatlanmasını Çukurova`da geniş bir alana yaygınlaştıramamıştı İstanbul`da kurulan Kilikya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Kozan`da kurulan İntibah Cemiyeti, Çukurova`daki milli direnişleri bir araya getirememiştir. Bundan dolayı tam anlamıyla bir teşkilatlanma yoktu. Belli bir gücün bu cemiyetleri ve bölgedeki dağınık-kopuk milli direnişleri bir araya getirmesi gerekiyordu. Zaten Sivas Kongresi`nde Anadolu ve Rumeli`deki bütün cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olarak birleştirilmişti.