Kelime anlamı “çaba göstermek”. İlahiyatçı Fahrettin Atar, “Fıkıh Usulü” isimli eserinde, ictihadın ıstılahta fıkıh usulcüleri tarafından şöyle açıklandığını belirtir:
"1. Fer`i-zanni şer`i hükmü, tafsili delilinden istinbat etmek hususunda fakih (müctehid)`in olanca gücünü harcamasıdır. Veya,
2. Bir müctehidin, usul kaidelerini, olanca gücünü sarfedip uyguladıktan sonra vardığı hüküm ve görüştür."Fahrettin Atar, “Fıkıh Usulü”, s.305.
İctihad eden kişiye ``müctehid`` adı verilir. Bir ictihadın geçerli olabilmesi için ictihadı yapan kişinin ictihad yapabilecek seviyede bir fakih (İslam hukukçusu) olması gerekir. Ayrıca ictihad caiz olmayan konularda yapılamaz. İctihad yapmaya yetersiz bir kişi tarafından yapılan veya caiz olmayan bir konuda yapılmış olan bir ictihad, sahih sayılmaz ve geçerli kabul edilmez. Kişinin müctehid olabilmesi veya ictihad yapmaya yeterli görülebilmesi için hem İslam hukuku ve diğer İslam ilimlerine vakıf olması (kısacası “ilim”) hem de hukuki bir kabiliyete sahip olması gerekir. Bir müctehidin sahip olması gereken bazı bilgiler şöyle sıralanabilir: Kur`an`ı, Sünnet`i, icma, kıyas, fıkıh usulü, füru`u`l-fıkh (fıkhın füruunu) ve Arap dilini bilmek.
İctihadların hükmü yerine ve duruma göre değişir. Bir ictihad farz (farz-ı ayn veya farz-ı kifaye) olabileceği gibi mendub veya haram da olabilirF. Atar, a.g.e., s.306 atıf: İsmail Hakkı İzmirli, “İlm-i Hilaf”, İstanbul, s.217-218. Bununla birlikte ictihadların sonuçta kat`i olmadıkları için örneğin itikadi hususlarda cari olamazlar. Zira ictihad, `ictihadı onaylayıcı zannın, ona karşıt zanlardan üstün olması` durumu olarak da tanımlansa dahi, zannidir yani bir sanı sonucu oluşmuştur, kesin olarak bilinemez.
Notlar ve kaynakça
Ek okuma
- Hayrettin Karaman, “İslam Hukukunda İctihad”,