Aslen Bosnalı olan İbrahim Paşanın doğum tarihi bilinmemektedir. 1531’de Enderun-ı Hümayuna alınarak yetiştirildi.Sarayda çeşitli görevler yaptıktan sonra Üçüncü Murad’ın cülusu esnasında Rikabdarlığa, cülusundan sonra 1574’te Silahdarlığa ve 1580’de Yeniçeri Ağalığına getirildi. 1581’de Rumeli Beylerbeyliğine tayin olunan İbrahim Paşa, bir müddet sonra Kubbe vezirleri arasına girdi. Mısır Valisi Mürteşi Hasan Paşanın Mısır’da meydana getirdiği karışıklıkları gidermek ve Mısır varidatını yeniden tanzim etmek üzere 1583’te Mısır valiliğine tayin olundu. Bir buçuk yıl sonra da Lübnan’da Dürzi İsyanını bastırdı. Bu hizmetlerine karşılık ikinci vezirliğe getirildi.
1586 yılında Sultan Üçüncü Murad’ın kızı Ayşe Sultanla evlendi. 1595’te Sadrazam Ferhad Paşa Eflak Seferine çıkınca, sadaret kaymakamı oldu. Nihayet Sinan Paşanın vefatı ile 5 Nisan 1596’da kendisine veziriazamlık verildi. Sultan Üçüncü Mehmed Hanın da iştirak ettiği Eğri’nin fethi ve Haçova Meydan Savaşlarında büyük yararlıklar gösterdi. Ancak Avusturya Seferine Kırım kuvvetlerinin gelmemesi ve Kırım Hanı Gazi Giray’ın İbrahim Paşanın tesiriyle Fetih Giray’ı öldürtmesi yeniden azline sebep oldu.
İbrahim Paşa, 1599’da Cerrah Mehmed Paşanın yerine üçüncü defa veziriazam ve Avusturya seferine serdar-ı ekrem tayin edildi.
Sefer hazırlıklarını tamamladıktan sonra 1599’da İstanbul’dan Belgrad’a doğru harekete geçti. Edirne’ye geldiğinde Avusturya seraskeri olan Satırcı Mehmed Paşayı başarısızlığı sebebiyle katlettirdi. Daha sonra Belgrad’a, oradan Macaristan’a giren İbrahim Paşa, Estergon üzerine yürüdü. Ancak bu hareketi, muharebe yapmak veya kale fethetmekten ziyade uzun süren muharebeler neticesinde dağılan veya Osmanlılar aleyhine cephe alan yerli halkın yeniden kazanılması, serhat kalelerinin tamiri gayesine yönelikti. Kışı Belgrad’da geçiren Veziriazam İbrahim Paşa, 1600 senesi baharında Estergon üzerine yürüyüşe geçti. Tiryaki Hasan Paşanın da bulunduğu toplantıda, her zaman için tehlike teşkil eden Kanije’nin fethi kararlaştırıldı. Kırk günden fazla muhasara edilen kale, bir taraftan gelecek yardımdan ümit kesilmesi, diğer taraftan kalenin barut mahzenine ateş düşmesi üzerine İbrahim Paşaya teslim edildi. Burası beylerbeyilikle Tiryaki Hasan Paşaya verildi. Avusturyalıların mühim hudut kalelerinden olan Kanije’nin düşmesi, düşmana büyük bir darbe idi. Bu muvaffakiyetinden çok memnun olan Padişah, veziriazam İbrahim Paşaya gönderdiği hatt-ı hümayunda onu tebrik etti ve hayatta olduğu müddetçe makamında kalacağını vaad etti. Bu fetihle İbrahim Paşa, Kanije Fatihi unvanını aldı.
Damad İbrahim Paşa, serhadde almış olduğu tedbirler ile askerin, serhad gazilerinin ve yerli halkın derin sevgisini kazanmış, bu mıntıkada Avusturya harplerinin zuhurundan beri devam eden asayişsizliği bertaraf etmişti.
Veziriazam ve serdar-ı ekrem İbrahim Paşa Belgrad’da bir taraftan sefere hazırlanırken, diğer taraftan da kendi kethüdası Mehmed Ağa ile Murad Paşayı, icabında sulh için görüşmek üzere, talimat verip Budin’e gönderdi. Ancak bir müddet sonra rahatsızlanan İbrahim Paşa, 10 Temmuz 1601’de vefat etti. Cenaze namazı ordugahta kılındıktan sonra naaşı Belgrad’a nakl ve daha sonra İstanbul’a getirilerek Şehzade Camiinin caddeye bakan cephesinde inşa ettirdiği türbesine defnedildi.
İbrahim Paşanın alicenap, cömert ve gayretli bir vezir, muvaffak bir kumandan olduğunda bütün kaynaklar müttefiktirler. Emrine verilen orduları sevk ve idareyi bilmiş ve bilhassa zemin ve zamana göre aldığı siyasi tedbirler ile Lübnan harekatında ve Macaristan serhadlerinde Osmanlı nüfuz ve hakimiyetini süratle tesise muvaffak olmuştur. Gerçekleştirmeye çalıştığı Avusturya sulhu planları, ölümü ile neticesiz kalmış; fakat Macaristan serhadlerinde ardından gidecek olan Lala Mehmed Paşa ve Kuyucu Murad Paşa gibi kuvvetli iki devlet adamının yetişmesini sağlamıştır.