Hüsrev Paşa, Sadrazam olduktan sonra, ilk olarak şekiz yıldır devletin başına dert olan Abaza Mehmed Paşa üzerine yürüdü. Abaza Mehmed Paşa, Erzurum’da isyan etmiş ve üzerine gönderilen kuvvetleri bozmuştu. Hüsrev Paşa, seçkin bir kuvvetle Tokat’tan Erzurum üzerine yürüyüp şehri kuşattı. Kırk gün muhasaradan sonra Sadrazama mukavemet edemeyeceğini anlayan Abaza, teslim olmak zorunda kaldı ve İstanbul’a gönderildi (1628). Hüsrev Paşanın Erzurum’u muhasarası esnasında, üzerine gelen bir İran ordusu da pusuya düşürülerek bozguna uğratıldı. Kumandanları Şemsi Han esir alındı. Bu başarılarından sonra Hüsrev Paşa, büyük bir zafer alayı ile İstanbul’a döndü. 1629 yılında, Bağdat’ı geri almak için yeniden sefere çıkan Hüsrev Paşa, şiddetli yağan yağmurlar dolayısıyla Bağdat’a ulaşmanın zor olacağını düşünerek Hemedan üzerine yürüdü. Bölgedeki İran kuvvetlerini bozduktan sonra Hemedan ve Dergüzin’i aldı. Ancak, asıl gaye olan Bağdat’ı kırk gün muhasara etti ise de alamadı ve Mardin’e çekildi. 1630 yılını Mardin’de geçirip Bağdat üzerine gitmediğinden azledildi. Yerine ikinci defa Hafız Ahmed Paşa veziriazam oldu.
Ordu içinde bazı birlikler, yeni veziriazamı kabul etmeyip, Tokat’ta bulunan Hüsrev Paşayı tekrar vazifesine döndürmek isteyince orduda bölünme görüldü. Bunun önlenmesi için Diyarbekir valiliğine tayin edilen Murtaza Paşaya İstanbul’dan verilen gizli bir hatt-ı hümayun sonucu Hüsrev Paşa, Tokat’ta katledildi (Mart-1632). Veziriazamlığı üç sene sekiz ay kadardır. Hüsrev Paşa, azim ve irade sahibi, orduyu sevk ve idarede muktedir, doğrulukta tanınmış bir vezirdi. Asabi mizacı ve Bağdat’ın fethedilmemesi üzerine bazı kumandanları idam ettirmesi en çok tenkit edilen tarafıdır. Hüsrev Paşanın herhangi bir hadiseye mahal vermeden, Abaza meselesini halletmesi, büyük hizmet olmuş ve takdir edilmişti.