İlk uçma denemelerinde, 10. yüzyıl Türk alimlerinden İsmail Cevheri`den ilham almıştır. Cevheri`nin bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen Çelebi, kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı`nda deneyler yapmıştır. Ayrıca, Leonardo Da Vinci`nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan İmam Cevheri`den ilham aldığı sanılmaktadır.
1632 yılında lodos bir havada Galata Kulesi`nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı`nı geçip 6000 m. ötede Üsküdar`da Doğancılar`a inen Hezarfen Ahmet Çelebi, Türk havacılık tarihinin en kayda değer simalarından birisidir. Bu uçuş hakkındaki belgeler şimdiye kadar sadece Evliya Çelebi`nin Seyahatname`sindeki ifadesinden ibarettir.
Bu olay Osmanlı Devleti`nde ve Avrupa`da büyük yankı buldu ve dönemin padişahı IV. Murat tarafından da beğenildi. Sarayburnu`ndaki Sinan Paşa köşkünden bu durumu seyreden Sultan, Ahmet Çelebi ile önce çok yakından ilgilenmiş, hatta Evliya Çelebi`ye göre "bir kese de altınla" sevindirmiş, ancak bu derece bilgili ve becerikli birisinin tehlikeli olabileceğini düşünüp, "Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelür, böyle kimselerin bakaası caiz değil" diyerek onu Cezayir`e sürgün etmiştir. Ahmet Çelebi orada vefat etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti P.T.T. İdaresinin 17 Ekim 1950 Tarihinde İstanbul`da toplanan Milletlerarası Sivil Havacılık Kongresi için çıkardığı üç hatıra pulundan Zeytuni yeşil-mavi renkli 20 kuruşluk olanın taşıdığı temsili resim, Hazerfen`in Galata Kulesi`nden Üsküdar`a uçuşunu tasvir etmektedir.