Hıristiyan sözü, Yunancadaki Khristianos kökünden gelir. Îsa aleyhisselamın adı "Khristos" olarak da geçtiği için, hazret-i Îsa'ya (Khristos'a) bağlanan, onun yolundan gidenler manasında "Khristianos" veya "Khristiyan" kelimeleri kullanılmıştır. Günümüzde ise Hıristiyan sözü yaygın olarak kullanılmaktadır. Hıristiyan kelimesi M.S. birinci yüzyıl ortalarına doğru Yunanca konuşan topluluklar aracılığıyla yayılmış ve bir dini terim olarak ortaya çıkmıştır.
Hazret-i Îsa otuz yaşında iken, Beni israil'e peygamber olarak gönderildi. Bozulan Yahudiliğin hükümlerini neshedip yürürlükten kaldırdı. Kendisine İncil kitabı verildi. İncil'de, Allahü tealanın birliği, Îsa aleyhisselamın Allah'ın kulu ve peygamberi olduğu ve bundan sonra ahir zamanda Ahmed (diğer adı Muhammed) isminde bir peygamber geleceği yazılıydı.
Başlangıç ve yayılışı: Îsa aleyhisselam Kudüs şehri yakınlarında bulunan Nasıra kasabasında yerleşmişti. Peygamber olarak görevlendirilince, önce bu şehir halkına dini tebliğ etmeye başladı. Bu şehirden dolayı hazret-i Îsa'nın dinine "Nasranilik" veya "Nasraniyyet" adı verildi. Bugün Hıristiyanlık denilmektedir. Îsevilik, Îsa aleyhisselamın dininin bozulmamış şekline denir. Musa aleyhisselamın gösterdiği doğru yoldan ayrılan Yahudiler, bundan sonra çok sıkıntı çektiler. Zulüm ve işkence gördüler. Çeşitli devletlerin esareti altında yaşadılar. Kendilerini bu esaretten ve zulümlerden kurtaracak bir peygamber bekliyorlardı. Kendilerine yeni bir peygamber olarak gönderilen hazret-i Îsa'yı beğenmediler. Çünkü bekledikleri kurtarıcının çok şiddetli, sert, kavgacı, tuttuğunu koparan, Yahudileri diğer milletlerin esaretinden kurtaracak bir şahsiyet olmasını umuyorlardı. Hazret-i Îsa'yı çok yumuşak bulup inanmadılar. Kendisine çok az kimse inandı. Bu dini, kendisinden sonra insanlara öğretmek ve yaymak için eshabı arasından on iki havari (yardımcı) seçti. (Bkz. Havariler)
Kurtarıcı olarak dünyaya gelen Îsa aleyhisselam, dünyada sulh ve selamet hisleri yerleştirmeye, insanları birbirleriyle barıştırmaya çalıştı. Yahudilere dalalette, sapık yolda olduklarını, yaptıkları ibadetin doğru olmadığını, ahlaklarının bozulduğunu, doğru yolun kendisinin gösterdiği yol olduğunu bildirmeye çalıştı. Hazret-i Îsa'ya inanmayan Yahudiler, onu Romalılara şikayet ettiler. O devirde Romalılar kendilerinden olmayan suçluları çarmıha gererek öldürüp cezalandırıyorlardı. Kudüs'teki Romalıların Yahudi asıllı valisi Pilatus, hazret-i Îsa'nın yakanalıp çarmıha gerilmesini emretti. Havarilerden biri olan Yehuda (Judas), onu az bir para, menfaat karşılığı Romalılara ihbar etti. Askerlerle beraber yerini göstermeye gidince, Allahü teala Yehuda'yı hazret-i Îsa'nın şekline çevirdi. Askerler aradıkları hazret-i Îsa'nın bu olduğunu sanarak, Yehuda'yı çarmıha gerdiler. O anda Allahü teala hazret-i Îsa'yı göğe çıkardı. Böyle olduğunu Kur'an-ı kerim mealen şöyle bildirmektedir:
Bu (onları lanetlememiz), bir de, inkarlarından, Meryem'e büyük iftirada bulunmalarından, Allah'ın resulü Meryem oğlu Îsa'yı "öldürdük" demelerinden ötürüdür. Yoksa onu öldürmediler ve haça germediler. Fakat onlara öyle göründü (onlardan biri Îsa aleyhisselam şeklinde kendilerine gösterildi ve bu adam öldürüldü). Bu husustaki bilgileri, ancak zannetmekten ibarettir. Onu asmadılar, onu öldürmediler. Bilakis, Allah onu kendi katına yükseltti. Allah her şeye kadirdir, hakimdir. (Nisa suresi: 156-157)
Hazret-i Îsa göğe çıkarıldıktan 40 sene sonra Romalılar, Kudüs'e hücum ettiler. Yahudilerin kimini öldürdüler, kimini esir aldılar. Kudüs'ü yağma ettiler, yakıp yıktılar. Tevrat nüshalarını ve başka din kitaplarının hepsini yaktılar. Kudüs şehri çöl haline geldi. Yahudiler bundan sonra derlenip toparlanamadılar. Bir hükumet kuramadılar. Dağıldıkları yerlerde hor, hakir, aşağılanarak yaşadılar. Hazret-i Îsa'ya inanan 12 havariden birisi olan Yehuda mürted olunca yerine Matthias'ı havari seçtiler ve etrafa dağılıp Îsevilik dinini yaymaya başladılar. Bunlardan Barnabas, havarilerin en eskilerindendir. Kıbrıslıdır. Anadolu'yu ve Yunanistan'ı dolaşmıştır. 63 senesinde Kıbrıs'ta şehid edildi (Bkz. Barnabas). Îsevilik yayılmaya başlayınca, Yahudiler ile putperest Yunanlılar ve Romalılar onun karşısına çıktılar.
Hazret-i Îsa'nın dinine inananlar tutulup öldürüldü. Arenalarda vahşi hayvanlara yedirildi. Fakat hak olan bu din kendini tanıtmakta ve sevdirmekte gecikmedi. Îseviler dinlerini gizli gizli sürdürmeye başladılar, gizli yerlerde kurdukları mabetlerde ibadet ettiler.
Îseviliğin bozulması: Hazret-i Îsa'nın hak olan dini, az zaman sonra Yahudiler tarafından sinsice değiştirildi. Bolüs (Pavlos) adındaki bir Yahudi; Îsa'ya inandığını söyleyerek ve Îseviliği yaymaya çalışıyor görünerek, asıl İncil'i yok etti. Dört kişi ortaya çıkıp on iki havariden işittiklerini yazdılar. Böylece İncil adında dört kitap meydana geldi ise de Bolüs'ün yalanları, bunlara da karıştı.
Bir Yahudi olan Bolüs, Yunan felsefesi ile meşgul oluyordu. Havarilerden Barnabas ile senelerce arkadaşlık yaptı. Yıkıcılık taşıyan bozuk fikirlerini ona aşılamak istedi, muvaffak olamayınca, açıkça düşmanlık yapmaya başladı. Îsa aleyhisselama iman etmeyen Bolüs, Îsevi (yani hakiki Hıristiyan) görünüp kendisini din alimi tanıtarak; "Îsa, Allah'ın oğludur." dedi. Daha başka şeyler de uydurup, söyledi. Şarabın ve domuzun helal olduğunu bildirdi. "Allah'ın zatı birdir, sıfatları üç türlüdür." dedi. Bu sıfatlara "Uknum" adı verildi. Bolüs'ün sapık fikirleri, Yunan filozofu Eflatun'un felsefesine dayanıyordu. Münafık olan Bolüs'ün "Îsa'nın haça gerilmesi, hikmet ve kurtuluştur." diyerek ortaya attığı manasız bir iddia; bugünkü Hıristiyanlığın esas felsefesini ve bu dinde insanlara verilen yeri tayin etti.
Barnabas (Barnabe) adındaki havari, hazret-i Îsa'dan işittiklerini ve gördüklerini doğru olarak yazdı ise de, bu Barnabas İncili de yok edildi. Günümüze kadar ancak bir nüshası gelmiştir (Bkz. Barnabas). Uydurma İnciller zamanla çoğalarak, her yerde başka bir İncil okunur oldu. Büyük Konstantin putperestken miladın 313. senesinde Hıristiyanlığı kabul etmiş, İstanbul şehrini büyütüp imar etmiş ve Konstantiniyye ismini vermişti. Konstantin 325 senesinde bir konsil toplayarak mevcud İncilleri dörde indirtmişti. Ayrıca Noel gecesinin yılbaşı olmasını da kabul etmiş, böylece yeni bir Hıristiyanlık dini kurulmuştu. Îsa aleyhisselamın bildirdiği İncil'de ve Barnabas'ın yazdığı İncil'de Allah'ın bir olduğu bildirilmişti. Fakat bu İncil elde bulunmadığı için, filozof diyerek kıymet verdikleri Eflatun'un ortaya attığı teslis (üçlü tanrı) fikri ilk yazılan dört bozuk İncil'de yer almıştı. Aryus ismindeki bir papaz bunun yanlış olduğunu, Allah'ın bir olup, Îsa aleyhisselamın O'nun oğlu değil, kulu olduğunu söyledi ise de, bunu dinlemediler. Hatta afaroz ettiler. Aryus, Mısır'a kaçtı ve orada tevhidi (tek Allah inancını) neşretti ise de öldürüldü.
Konstantin'den sonra gelen krallar, Aryus'un mezhebi ile, yeni Hıristiyanlık arasında şaşkına döndüler. İstanbul'da ikinci ve sonra üçüncü, daha sonra, İzmir ile Aydın arasında bulunan Efes (Ephesus)de dördüncü, Kadıköy'de beşinci ve İstanbul'da altıncı meclisler kurulup,yeni yeni İnciller meydana çıktı. Böylece, Hıristiyanlık ismiyle, akıl ve hakikat dışında, bir din meydana geldi. Bu sebeplerden Avrupa'da Hıristiyanlığa karşı, yerinde olarak yapılmış olan hücumlar, hala devam etmektedir.
Bu dinin kitabı olan İncil, önce İbranice neşredildi. Sonra Latince ve Yunancaya çevrildi. İbranice nüshası, Yunancaya çevrilirken birçok yanlışlıklar yapılmış, çeşitli putlara tapan Yunanlıların, Tek Allah inancına ısınamayışından ve İncil'i de, Eflatun'un felsefesine uydrumak isteyişlerinden dolayı "üçlü tanrı" fikri meydana çıkmıştır. Eflatun felsefesine göre birçok puta tapmak, her tanrı için ayrı bir put yapmak doğru değildir. İlahlar hakikatte üçtür: 1) Bunlardan en büyüğü, görünmez yaratıcı ilah (Ekkinom), 2) Görünen veya hissedilen ve birincisinin veziri, yardımcısı olan logos (mantık), 3) Görünen ve bilinen kainat (tabiat)tır. İşte Yunanlılar ve Romalılar da, Hıristiyanlığı buna benzetmek istemişlerdir. Hazret-i Îsa; "Ben ancak sizin gibi bir insanım." dediği halde, onu "Allah'ın oğlu" olarak kabul etmişler, buna bir de "Ruhulkudüs" ekleyerek "Baba-Oğul-Kutsal Ruh" adı altında üçlü tanrı manzumesi meydana getirmişlerdir.
Halbuki, İbranice İncil'de "Baba" kelimesi cenab-ı Hakk'ın büyük kudret sahibi olduğunu, hazret-i Îsa hakkında kullanılan "oğul" kelimesi ise, Allahü tealanın vücutça oğlu değil, sevgili kulu olduğu anlamına geliyordu. "Ruhulkudüs" ise, cenab-ı Hakk'ın hazret-i Îsa'ya verdiği peygamberlik kudretiydi. Kur'an-ı kerim'de bu husus mealen şöyle açıklanmaktadır: "Îman edenlere misal olanlardan biri de, İmran kızı Meryem, namusunu muhafaza etti. Ona (yarattığımız) ruhtan üfledik. Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etmiştir." (Tahrim suresi: 12)
Hıristiyanların, bu mantığa uymayan üçlü tanrı inancını ortaya koyması ve böylece Îsevilik dininin esasını değiştirmesi, din adamları olan papayı günahsız kabul etmesi, insanların günahkar olarak doğduklarını iddia etmesi, hak dinini doğru yoldan çıkartmış, hele İncil'de yazılı olduğu halde son peygamber Muhammed aleyhisselamı kabul etmemeleri, bugün bile İncil'de mütemadiyen değişiklikler yapmaları, cenab-ı Hakk'ın gazabına mucib olmuştur. Nitekim Kur'an-ı kerim'in birkaç yerinde bu hususta mealen şöyle buyrulmuştur: "Ey kitap ehli! Dininizde haddi aşmayın ve taşkınlık etmeyin. Allahü tealayı hak üzere bilin (şirk koşmayın). O'nu tenzih edin. Allahü tealaya karşı ancak hak olanı söyleyin. Muhakkak ki Meryem oğlu Îsa, Allah'ın ancak peygamberidir. O'nun Meryem'e ilka edip bıraktığı kelimesidir. Allahü tealadan bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine inanın! İlah üçtür demeyin. Böyle söylemekten çok sakının ki, bu sakınmanız sizin için pek hayırlıdır. Muhakkak ki Allah bir tek ilahtır. Çocuğu olmaktan münezzehtir (uzaktır). Göklerde ve yerlerde olanları O yarattı." (Nisa suresi: 171)
"De ki, Allah birdir. Her şeyden müstağni (hiç bir şeye muhtaç değildir) ve her şey O'na muhtac olandır. Doğurmamış ve doğurulmamıştır. O'na benzeyen (O'nun dengi olan) kimse yoktur." (İhlas suresi: 1-4)
Bütün bunlara rağmen Bolüs (Pavlüs)ün sapık fikirleri zamanla yayıldı. Birçok kilise papazları tarafından tasvip gördü. Böyle inanan Hıristiyanlar, Avrupa krallarını elde edip kuvvetlendiler. Zamanla Hıristiyanlık büyük devletlerin resmi dini haline gelince, ortaçağda karanlık bir devir başladı. Hazret-i Îsa'nın telkin ettiği; "İnsanlık, merhamet, şefkat, sağ yanağına tokat atana sol yanağını da uzat!" esasları tamamen unutuldu.
Bunun yerine Hıristiyanlar, kin ve nefreti, düşmanlığı ve zulmü ele aldılar. Hıristiyanlık adı altında akla sığmaz zulümler, haksızlıklar yaptılar. İnsanın tüylerini ürperten Engizisyon Mahkemeleri kurarak yüzbinlerce insanı haksız yere ve çok kereler sırf servetlerini ele geçirmek için "dinsiz" adı altında türlü türlü işkenceler yaparak öldürdüler. Galileo gibi dünyanın döndüğünü bildiren bir bilgini, dinsizlikle itham ederek, sözünü geri almazsa, öldüreceklerini söyleyip tehdid ettiler. Allah'a mahsus olan "günah affetmek" kudretini papazlara verdiler. Bunlar da, para karşılığı günahları affettiler. Hatta Cennet'ten yerler sattılar. Papalar, türlü bahanelerle kralları bile aforoz ettiler. Hıristiyanlık dinine papazların evlenmemesi, evlenmiş kimselerin katiyyen boşanmaması, günah çıkarmak mecburiyeti gibi, mantık dışı kaideler konuldu. Dünyada yaşamak adeta günah sayıldı.
Bugünkü Hıristiyanlığın Kabul Ettiği Başlıca Esaslar:
- 1. İnsanlar günahkar olarak doğar. Çünkü ilk insan hazret-i Âdem, Allah'ın sözünü tutmamış ve onun için Cennet'ten koğulmuştur.
- 2. Hazret-i Âdem'den sonra gelen bütün insanlar bu günahı taşırlar.
- 3. Hazret-i Îsa, insanları bu günahtan kurtarmak için, dünyaya gelmiş olan Allah'ın oğludur.
- 4. Cenab-ı Hak, insanların günahını affettirmek için, kendi oğlunu haça gerdirmiştir.
- 5. Dünya, bir çile yeridir. Dünyada zevk ve safa yasaktır. İnsanlar çile çekmek ve ibadet etmek için yaratılmıştır.
- 6. İnsanlar, doğrudan doğruya, Allah ile temas edemezler. Allah'tan bir şey isteyemezler. Ancak rahipler, insanların yerine, Allah'a yalvarabilirler ve onların günahını affedebilirler.
- 7. Hıristiyanlığın başında Papa bulunur. Papa günahsızdır. Onun her yaptığı iş doğrudur.
- 8. İnsanlarda ruh ve vücud ayrıdır. İnsanın ruhunu ancak papazlar temizler. Vücud ise, daima günahkar kalan bir çirkin et parçasından ibarettir.
Hıristiyanlıkta Büyük Mezhepler
Bugün herbiri ayrı bir dinin ortaya çıkışı gibi görülen bu mezheplerin en mühimleri Katolik mezhebi, Ortodoks mezhebi ve Protestanlıktır. Bunlar, çok sayıda kollara ayrılmıştır.Katolik mezhebi: Bu mezhebi temsil eden Katolik Roma Kilisesinin zirvesinde papa bulunur. Papa, ruhani bir devletin başkanıdır. Papadan sonra kardinaller, piskoposlar ve rahipler gelir. Bunlar ruhban sınıfını teşkil ederler. Rahiplerin özel görevleri arasında evlenmemek de vardır. Katolik inancında teslis (baba-oğul-kutsal ruh) esastır. Başlıca takdis ayinleri; vaftiz, tövbe, çile, evlenme, papazlığa tayin ve ölülere yağ sürme gibi törenlerdir. Hıristiyanların, papazlara günah çıkartma mecburiyetleri vardır. Merkezi Vatikan olan Katolik Kilisesi, kendini Hıristiyanlığı dünyaya yayan tek evrensel kilise sayar. Katolik Kilisesine Batı ve Latin Kilisesi dendiği gibi, Petrus'un Kilisesi de denir.
Ortodoks mezhebi: Bu mezhebi temsil eden kiliseye Ortodoks Kilisesi dendiği gibi Şark ve Yunan Kilisesi de denir. Merkezi İstanbul'dur. Doğu Kilisesi Katolik Kilisesinden kesin olarak 11. asırda (M. 1054) ayrılmıştır. Katolik Kilisesine göre kutsal ruh, baba ile oğuldan çıkmıştır. Ortodoks Kilisesine göre ise, yalnız babadan çıkmıştır. Ortodoks Kilisesi, A'raf, Meryem'in bir erkekle münasebette bulunmadan gebe kalışı ve papanın yanılmazlığı gibi görüşleri reddeder. Papazlar genellikle evlenir. Halk, ekmek ve şarapla kominyon ayini yapabilir. Protestanlık: Bu mezhebi temsil eden kiliseye, İncil Kilisesi adı verilir. Bu isim, bu kiliseye mensup olanların İncil'den başka bir şeye inanmadıklarına işaret eder. Protestanlarca, herkes İncil'i okuyup anlayabilir.
Luther ismindeki Alman papazı 1517 senesinde Roma'daki papaya isyan edince, kiliselerin bir kısmı buna uydu. Bunlara da Protestan Kiliseleri denildi. Luther'in başlattığı bu hareket, İngiltere'de Anglikanizm Kilisesini, Fransa ve İsviçre'de de Kalvinizm'i ortaya çıkarmıştır.
Protestan kiliseler papa otoritesini reddederler. Tanrıya ulaşabilmek için hiçbir kilise adamının aracılığını kabul etmezler. Papaslar evlenirler. Günah çıkartmak umumiyetle kaldırılmıştır. En yüksek otorite kitaptır. Protestanlık, Almanya'da, Kuzey Avrupa memleketlerinde ve Kuzey Amerika'da yayılmış bulunmaktadır.
Hıristiyanlık mezhepleri arasında tarihte çok şiddetli mücadele olmuştur. Mesela Saint Bartelemy yortu günü olan 1572 yılı 24 Ağustosunda Dokuzuncu Şarl ve Kraliçe Katerin'in emri ile Paris ve civarında 60.000 protestan öldürüldü. Böyle nice işkencelerde dökülen Hıristiyan kanları, Müslümanların harp meydanlarında döktükleri Hıristiyan kanlarından kat kat fazladır.
Hıristiyanların İbadetleri
Hıristiyanların ibadet yerlerine kilise adı verilir. Hıristiyanlıkta kilise, toplumun ruhani ve cismani bütün hayatına hakim olmuştur. Bu hakimiyet şunlardan ibarettir.- 1. Günahların itirafı: Kilisenin günahları itiraf ettirmesi ve papazın günah çıkarması, en az hayatta bir defa olarak kabul edilmiştir.
- 2. Vaftiz: Hıristiyanlıkta baba, oğul ve kutsal ruh adına vaftiz olmak kilisenin emridir. Bu, yüze su serperek veya vücudu suya batırarak yapılır. Su ile yıkamak suretiyle yapılan vaftiz, Îsa'nın kanalıyla insanların kirlerinin temizlenmesini sembolize eder. Böyle vaftiz olan kimse kilise önünde imanını ilan etmiş olur.
- 3. Communion ayini: Bu, ekmeği kırıp üzerine şarap dökerek yemektir. Güya Îsa'nın taraftarlarıyla birlikte son gece yediği yemeği sembolize eder.
- 4. Nikah kıymak: Nikah kilisede kıyılır. Kilise dışında yapılan nikahlar meşru değildir. Böyle yapmayanlar nikahsız kabul edilir.
- 5. Ölüye mukaddes yağ sürmek: Ölüm döşeğindeki bir kişiye din adamının zeytinyağı sürmesi vazifesidir.
Hıristiyanlıkta kilisede yapılan günlük ve haftalık ibadetlerden başka senelik bayramlar da vardır:
- a) Günlük ibadet evvelce yedi defayken, bugün hergün kilisede iki vakit ibadet ve dua vardır. Sabah ve akşam yapılan bu ibadetler için tesbit edilmiş bir vakit yoktur. Günlük ibadet bir saat sürer. Toplu ibadet, ferdi ibadetten daha makbuldür.
- b) En büyük ibadet pazar günü yapılan ibadetin topluca yerine getirilmesidir. Pazar ayininde vaaz ve nasihatlara da yer verilir. Vaftiz ve diğer merasimler hep pazar günleri yapılır. Düğün merasimleri, dünyevi olduğu için ikindiden sonra yapılır.
Hıristiyan Bayramları
- 1. Noel Bayramı: Hazret-i Îsa'nın doğum yıl dönümü olarak kabul edilir. Her sene aralık ayının sonunda yapılır.
- 2. Paskalya Yortusu: Hıristiyanlıkta hazret-i Îsa'nın ölümünden üç gün sonra dirildiğine inanılır. Paskalya bunun hatırasıdır. Nisanın 15'inden sonraki pazara tesadüf eder.
- 3. Transfiguration Günü: Paskalyadan yüz gün sonradır, şekil değiştirme günüdür.
- 4. Meryem Ana Günü: 15 Ağustosa yakın pazar günü yapılır. Bu günde kadınlar ve kızlara Meryem Ananın iffeti, temsili olarak gösterilir.
- 5. Haç Yortusu: Eylülün 15'inde olur. Kudüs'ten İran'a götürülen haçların alınmasıyla ilgilidir. Genelde Hıristiyan ibadetleri bunlardır.
Hıristiyanlıktaki Son Gelişmeler
Hıristiyanlık aleminde son zamanlarda Allah inancı hususunda önemli değişmeler ve gelişmeler olmaktadır. Katolik Kilisesinin ve Vatikan'ın papadan sonra en önde gelen ruhani lider ve bilim adamlarından meydana gelen dört kişilik bir heyetin yedi yıllık bir araştırma neticesinde hazırladığı Evrensel Kateşizm (Tebliğ) adlı el kitabında Katoliklerin de İslamiyetteki gibi "Tek Allah" inancında olmaları gerektiği belirtildi. Papalığın direktifi ile yedi yılda hazırlanan kitap 1992 yılında Fransa'da pisayasaya çıktı.Hıristiyanların yeni el kitabı denilebilecek eserin şimdiye kadar bu gaye ile hazırlanan diğer papalık yayınları arasındaki en önemli farkı, Allah inancının "Baba-oğul-Ruhu'l-Kudüs" şeklinde olmaması gerektiğinin açıkça belirtilmesidir.Kitapta; Allahü tealaya yaratılmış varlıkların sıfat ve suretlerinin hiçbirisinin yakıştırılamayacağı, çünkü Allahü tealanın ne erkek, ne kadın ne de insan suretiyle ilgisi bulunmayan tek yaratıcı olduğu ifade ve kabul edilmektedir. Bu yeni inancın İslamiyetteki Allah inancı gibi olması gerektiği açıkça belirtilmektedir.
Asırlardır "Baba-oğul-Ruhu'l-Kudüs" şeklindeki teslis inancı taşıyan Katoliklerin bu inançlarının yanlış olduğu, Vatikan Ruhani Meclis sorumluları Honore ve Konstant, eserin kontrolörü Kardinal Law, redaksiyon sekreteri Papaz Mgr Schönborn'un Papa'nın da tasdikiyle yayınladıkları Evrensel Kateşizm adlı eserde açıkça belirtildi. Bu kitapta, haklar, kilise ve Katoliklik, Protestanlık ve Ortodoksluk, Yahudilik, İslamiyet ve diğer dinlerde Allah inancı olduğu gibi ele alınıyor ve yorumlanıyor. Netice olarak en doğru Allah inancının İslamiyetteki gibi olması gerektiği kararlaştırılarak, Katoliklerin Tek Allah'a inanmaları gerektiği belirtiliyor.
Âile çevre meseleleri, işsizlik, insan hakları, yaratılış esasları ile günümüz dünyasında çok tartışılan cinsiyet konuları üzerinde durulan, Vatikan'ın bu yeni eserinde; "Huzurlu yaşamanın anahtarı Yaratan'ı benimsemek ve Tek Allah'ın varlığına inanmaktır." denilmektedir.
Hıristiyan dünyasında bomba tesiri meydana getiren bu eserin yayınlanması ve dağıtımına başlanması bilim adamlarınca çok önemli bir gelişme olarak kabul edilmekte, doğacak netice merak ve ilgiyle beklenmektedir.
Bundan 359 yıl önce Müslüman alimlerin kitaplarından iktibas ederek dünyanın güneş etrafında döndüğünü söyleyen ve Kopernik Teorisini açıkça müdafaa eden Galileo, fikirlerinden vaz geçmesi ve dine karşı gelmemesi için papalık tarafından uyarıldı. Hatta geçmiş hatalarından pişmanlık duyduğuna dair bir yazıya imza koyması için Engizisyon'un baskısına maruz bırakıldı. Ancak Galileo son nefesinde "Eppur si Mouve=Dünya hep dönüyor!" diye fısıldayarak ömrü boyunca fikrine sadık kaldığını gösterdi. "Allah dünyayı bir daha hareket etmemek üzere durağan bir temel üzerine oturtmuştur." şeklindeki İncil'in tahrif edilmiş bir cümlesiyle çelişkili fikirler ihtiva eden İki Kainat Sistemi Üzerine Konuşmalar adlı kitabından dolayı Engizisyon'ca müebbed hapse mahkum edilen Galileo, gözleri kör olduktan sonra 1642'de öldü. Galileo'nin ölümünden 350 yıl geçtikten sonra Papalık Bilimler Akademisinin bir oturumunda onun dahi bir fizikçi ve sadık bir Hıristiyan olduğuna karar verildi. Papa John Paul'ün bir konuşmasıyla 1992 senesinde Galileo temize çıkarıldı. John Paul, Hıristiyan dünyasındaki din-bilim çatışmasının dillere düşmüş bir örneği olan Galileo meselesinin tarafların birbirlerini yanlış anlamalarından kaynaklandığını iddia etti.
İlgili
Bağlantılı
- [http://en.wikipedia.org/wiki/Christianity)
- [1]