2-3 Ekim 1920`de Konya`da başlayan Delibaş (Mehmet) isyanı üzerine Güney cephesinden bazı birliklerin Konya`ya kaydırılmasını haber alan Fransızlar, 1920 yılının Ekim ayında Adana cephesinde genel bir taarruza başlamışlardı .
Bu genel taarruzlarında Fransızlar, bir yandan Osmaniye istikametinde, diğer yandan ise Kurttepe-Fadıl kuzeyindeki Çakıt ırmağı boyunca iki koldan saldırıya geçmişlerdi . Bu genel taarruzdan amaçları ise, Milli Kuvvetlerin merkezi olan Pozantı üzerine yürüyerek, Orta Toros Geçitleri`ne hakim olmaktı. Fransızlar bu taarruzlarını top, uçak ve makinalı tüfeklerin desteğinde sürdürürken, tepelerde Milli Kuvvetlerimizin direnişiyle karşılaştılar. Bu esnada şiddetli çarpışmalar meydana gelmiş, Fransızlar çok kayıp vermelerine rağmen taarruzlarına devam etmişler ve bu çarpışmalarda üstün duruma geçmişlerdi .
Bunun üzerine, Konya`da bulunan Dahiliye Bakanı Refet (Bele) Bey, buradaki İsmail Ferahim (Şalvuz) Bey`den birlikleriyle beraber, Pozantı`ya hareketini istemişti. Hemen, İ.Ferahim Bey Pozantı`daki Milli Kuvvetlerin yardımına koşmuştu. 23 Kasım`da cepheye intikal eden bu yeni kuvvetler; Fransızların eline geçmiş olan Fadıl tepeleri ve Tepeçaylak`a doğru hareket etmişlerdi. Bu esnada Kavaklıhan grubunun şiddetli yan ateşine maruz kalan Fransızlar, takviye birliklerinin de geldiğini haber alınca, geri çekilmek zorunda kalmışlardı (25 Kasım 1920). Bu çekilme üzerine, Milli Kuvvetler Adana`ya doğru harekete geçmişler ve düşmanı takip ederek, taarruzlarını da etkisiz hale getirmişlerdi .
Diğer taraftan Fadıl Muharebesi`nin politik açıdan da büyük önemi olmuştur. Fransızların yapmış oldukları bu genel taarruz; Osmaniye`deki, Kovanbaşı ve Kanlı Geçit savaşlarında olduğu gibi; Fadıl Tepesi`nde de ağır yenilgiye uğramaları sonucunda, Fransız devlet adamları, Çukurova`dan tamamen umutlarını kesmişler ve boş yere savaşı uzatmaktansa, antlaşma yolunu seçerek TBMM Hükümeti`ni resmen tanımışlardı . Ayrıca, "İç Durum" un hiç de iyi olmadığı bir dönemde gerçekleşen Fadıl Muharebesi, ayrılıkları ortadan kaldırmış vatan kavramını her şeyin üstünde tutan bölge halkını tekrar kaynaştırmış ve Milli Kuvvetlerimizin manevi yönünü de yükselterek büyük moral kazanmalarına neden olmuştur.