Yapıtlarında Kafka'yı ve Freud'u örnek aldı. Ölüm, ele aldığı temel konu oldu. Saçsız Şarkıcı adlı ilk oyunu Paris'te sahnelendi.
Zamanla absürd tiyatronun en önemli temsilcilerinden biri oldu. Günlük yaşantıların pek çoğunun anlamsızlığını sergilemeye çalıştı. "Absürd tiyatro" kavramı bu oyundan sonra yayımlandı. Ders adlı ikinci oyununda yoğun bir kara mizah yaptı.
Yazdığı Sandalyeler adlı tek perdelik oyun onu büyük üne kavuşturdu. Oyununda dış dünya ve gerçekle bağlantısını yitirmiş evli bir çiftin can çekişmesini anlattı.
Genellikle tutucu bir tavır sergiledi. 1970'te Fransız Akademisine seçilmesi yoğun eleştirilere neden oldu.