Basil Zaharoff`un ailesi İstanbul kökenli olup, 1821 Yunan ayaklanması esnasında bir süre iltica ettikleri Rusya `da isimlerinin sonuna -of sonekini almışlardır. 1840`larda Osmanlı İmparatorluğu`na dönerek geçici olarak Muğla`ya yerleşmişler ve Basil, Muğla`da doğmuştur. 1855`de ailesi tekrar İstanbul`a dönmüş ve Tatavla (bugünkü Kurtuluş) semtinin dargelirli Rum ahalisi içinde yaşamışlardır.
Basil Zaharoff çalışma hayatına, İstanbul`a gelmiş Avrupalı turistlere rehberlik yaparak başlamıştır (rehberliğini özellikle Galata kerhaneleri ile bağlantılı olarak yürüttüğü bilinmektedir). Ardından bir süre itfaiyecilik yapmıştır (o dönemde itfaiyeciliğin evleri yanan zenginlerin servetini komisyon karşılığı kurtarmaya dayalı karlı bir faaliyet şeklini de alabildiği göz önünde bulundurulmalıdır). Basil Zaharoff bundan sonra döviz acenteliği ve tefecilik yapmıştır. İstanbul`dan ayrılmak üzere ellerindeki nakdi kendi para birimlerine çeviren turistlere sahte dövizler kakaladığı suçlamalarına maruz kalmıştır. 24 yaşında gittiği Londra `ya ayak basar basmaz, İstanbul`da iken gerçekleştirdiği bir ihracat işi ile ilgili olarak, usulsüz ticari faaliyette bulunma suçlaması ile hakkında açılmış bir dava ile karşılaşmıştır. Cemiyetleri mensuplarının bu tür konulardan dolayı yabancı mahkemeler önüne çıkmasına karşı tedbir alma geleneği olan İstanbul Rumları arasında toplanan 100 sterlin lik bir kefaletle serbest bırakılmıştır. Dava sonuçlanıncaya kadar mahkeme yetki alanı dahilinde ikamet etme zorunluluğu olmasına rağmen hemen gemiyle Atina `ya geçmiştir. Atina`da gazeteci Etyen Skuludis ile dostluk kurmuştur. Skuludis`in İsveçli bir kaptan arkadaşı silah taciri Thorsten Nordenfeldt `in Atina`daki acenteliği işinden ayrılmak üzere olduğundan, Basil Zaharof, Skuludis`in tavsiyesiyle 14 Ekim 1877`de bu işi devralarak silah ticaretinde göz kamaştırıcı bir kariyere ilk adımını atmıştır. Bu dönem 93 Harbi `ne denk geldiğinden, Zaharoff hem bu savaş esnasında, hem de sonrasında Osmanlı Devleti, Balkanlar ve Rusya`yı kapsayan çok karlı işler yapmıştır.
Nitekim, Basil Zaharoff yaratıcılığını Nordenfeldt I denizaltı sının satışında göstermiştir. Amerikalı papaz George W. Garrett tarafından bir hobi olarak tasarlanan ve ABD Deniz Kuvvetleri nin `istikrarsız ve tehlikeli manevra yaptığı` gerekçesiyle reddettiği ve büyük güçlerin teknolojisinin gelişmesini beklemeyi tercih ettiği bu ilk denizaltı modellerinden, prestij arayışı içinde olan Yunan Deniz Kuvvetleri ne bir adet satmıştır. Daha sonra Osmanlı Devleti yetkililerini bu yeni Yunan denizaltısının arzettiği tehdit konusunda ikna ederek, Osmanlı Bahriyesi ne iki adet satmıştır. Hemen ardından, Rus yetkililerini bu yeni Türk denizaltısının arzettiği tehdit konusunda ikna ederek, Rus Deniz Kuvvetleri ne iki adet daha satmıştır. Bu denizaltılar hiçbir savaşta rol oynamamış, Osmanlı donanmasının bir torpil atma tatbikatı esnasında biri dengesini kaybederek pruvadan batmıştır.
Basil Zaharoff, bir sonraki aşamada, Maxim otomatik makinalı tüfekleri işinde, Nordenfeldt`in acenteliğinden ortaklığına yükselmiştir. Öncelikle Amerikalı bir mühendis ve boksör olan Hiram Maxim `in makinalı tüfek modelini tanıtmak için yaptığı Avrupa turunun başarısızlıkla sonuçlanmasını sağlamıştır. Bu çerçevede, İtalya `da La Spezia `da yapılacak ilk gösteriden önce makinalı tüfeğin operatörlerine şehrin batakhanelerini gezdirmiş ve onları hiçbir tüfeği kullanamayacak hale getirmiş, Viyana `da makinalı tüfek Avusturya piyadesinin standart kartuşlarına uyumlu hale getirilmeye çalışılırken mekanizmayı sabote ettirmiş, Viyana`da makinalı tüfeğin mükemmel çalıştığı müteakip denemede de Avusturya yetkililerini bu silahın kitlesel üretime elverişli olmadığı konusunda ikna etmiştir. Maxim böylece, Nordenfeldt ve Zaharof ile ortaklığa gitmek zorunda kalmış, Zaharoff`un satışlardan yüksek komisyon alacağında anlaşılmıştır.
Giderek zenginleşen Zaharoff`un adı, bir sonraki aşamada, Japon Amiral Fuji `nin donanmasının silah alımı karşılığında aldığı rüşvet skandalı ile gündeme gelmiştir. Belgelenebilen ve Amiral`in harakiri yapmasıyla sonuçlanan bu skandalın ötesinde başka rüşvet faaliyetlerinin de yattığı iddia edilmiştir. 1890`da Nordenfeldt-Zaharof ortaklığı sona ermiş, Zaharoff, Hiram Maxim ile ayrı bir ortaklık kurmuştur. Maxim`in şirketinin hisselerini peyderpey satınaralarak eşit şirket sahibine eşit güçte hissedar haline gelmiştir. 1897`de Maxim şirketinin büyümesi, dönemin silah sektörü devlerinden Vickers `ın bu şirketi satınalmak için teklifte bulunmasına yol açmıştır. Satıştan edindiği karın yanısıra, Vickers bünyesinde de gücü hızla artan Zaharof 1911`de Vickers yönetim kuruluna girmiştir.
Bu dönem bütün devletlerin silahlanma yarışına girdiği I. Dünya Savaşı arifesine denk gelmekteydi. Britanya ve Almanya donanmalarını güçlendirme yarışı ve Rusya`nın 1905 Rus-Japon Savaşı ertesinden donanmasını yeniden kurma ihtiyacı özellikle aciliyet arzetmekteydi. Rusya içinde `yerli malı donanma`yı savunan güçlü bir lobi olduğundan, Zaharof, Vickers şirketine bağlı kuruluş olarak Tsaritsin şehrinde dev bir silah üretim kompleksinin inşa edilmesini sağladı. Vickers bu arada rakip Almanya`da örtülü üretime devam etmekte, Vickers`in Almanya`daki tesisleri mütemadiyen haberler sızdırarak Almanya`nın silahlanmasının Fransa açısından oluşturduğu tehdidi Fransız basınında işlemekte, Fransız basını kaynaklı haberler Alman parlamentosu Reichstag `da bu kez Almanya`nın daha fazla silahlanma çabası ve harcaması için yapılan oylamalara dayanak teşkil etmekteydi.
Bu arada Zaharoff finans sektörüne de girdi. Ağır sanayi ile geleneksel bağlantıları bulunan Union Parisienne bankasını ve Excelsior gazetesini satınalarak, silah sanayiinin hem finansman hem de kamuoyu açısından desteklenmesini daha iyi kontrol eder duruma geldi. Artık unvanlara da ihtiyacı vardı. Fransız denizcileri için bir huzurevi kurarak Fransız Başbakanı (sonradan Cumhurbaşkanı) Poincare `nin imzasıyla 31 Temmuz 1914`de (Jean Jaures `in suikaste kurban gittiği gün) yüksek Legion d`Honneur nişanı nı, Paris Üniversitesi `nde bir aerodinamik kürsüsünü, savaşın sonuna doğru da, Lloyd George ve Aristide Briand ile kurduğu dostluklar yoluyla, Britanya tarafından baron unvanı verilerek isminde `Sir` takısını kullanma hakkını elde etmiştir.
I. Dünya Savaşı`nda Basil Zaharoff muazzam karlar gerçekleştirdi. Bu arada siyasi faaliyetler de yürütmüş, Yunanistan `ın Britanya-Fransa-Rusya-İtalya yanında savaşa girmesi için çaba göstermiştir. Yunan Kralı Konstantin `in Hohenzollern hanedanına mensup olması ve bizzat Kaiser Wilhelm II `nin eniştesi olması bunu imkansız kılacak gibi görünse de, Basil Zaharof Yunanistan`da bir haber ajansı satınalarak Almanya aleyhinde haberlerin yayılması için elinden geleni yapmış, ve nitekim birkaç ay içinde Kral Konstantin tahttan indirilerek yerine Venizelos geçmiştir. The Times gazetesi savaşın sonunda Basil Zaharoff`un Britanya`nın çıkarları için savaş boyunca 50 milyon sterlin harcamış bulunduğunu övgüyle yazmış, ancak Basil Zaharof`un silah satışlarından elde ettiği kara atıfta bulunmamıştır.
Zaharoff I. Dünya Savaşı`nın hemen ertesinde dikkatini Türkiye üzerinde toplamıştır. Savaştan çok zayıflayarak çıkmış Türkiye toprakları üzerinde Yunanistan`ın kazanç elde etmesi gerektiğine Venizelos`u ikna edenlerden biri olmuştur. 1920 Yunanistan seçimlerinde Kral Konstantin taraftarlarının Venizelos`u alaşağı etmesi üzerine, bu kez de Kral nezdinde savaş çabasının sürdürülmesi gerektiği konusunda lobi yapmıştır. Ancak Mustafa Kemal Atatürk komutasında dirilen Türk ordusu Yunan ordusunu hezimete uğratınca bu planlar suya düşmüştür.
Yunanistan`ın Küçük Asya Felaketi `nden sonra Londra ve Paris`teki itibarı biraz azalan Basil Zaharoff dikkatini bu sefer büyük gelecek vadettiğine inandığı petrol işine çevirmiştir. Günümüzün BP (British Petroleum) petrol devinin temellerini atmıştır. Monte Carlo casinosunu satın alarak, Monaco `yu mesken edinmiş ve bu arada Fransa Başbakanı Clemenceau ile dostluğunu kullanarak Monaco`nun özerk yapısını sağlama almıştır.
1924`de 75 yaşında hayatının aşkı, 30 yıl önce karşılaştığı ve kocasının ölümünü beklediği, Maria del Pilar ile evlenmiş, ancak Maria del Pilar nikahlarından 18 ay sonra ölmüştür. Hayatını anılarını yazarak tamamlamış, bir uşağın çaldığı ve polisin geri getirdiği sırlarla dolu bu anıları sonra da ateşe atmıştır. Son yıllarını yalnızlık içinde geçirmiştir.
Basil Zaharoff Tenten `in bir macerasında Basil Bazarof adıyla karikatürize edilerek, hiçbir vicdani tereddüdü olmayan `ölüm taciri`ni sembolize edecek şekilde rol almıştır.