Almanya Türkçesi, Almanya`da yaşayan veya orada doğup büyüyen Türklerin Türkçe`yi konuştukları biçime verilen addır. Almanya`daki Türkler Türkiye Türkçesi ile konuşmaktadırlar. Günlük kullandıkları kelime dağarcığı dar (700-800 kelime) olduğu için, yaşadıkları ülkedeki kullanım alışkanlığı edinilmiş kelimeleri tercih ederler. Bu tarz temelde Türkiye Türkçesi`nden fazla ayrılmasa da, kendine has bir biçim ifade eder.
Türkçe konuşurken, gerek şivede, gerek vurgulamalarda, gerekse deyim ve terimlerde bu etki görülebilir. Bu durum Türkiye Türkçesi`ni çok iyi konuşanlar tarafından rahatça farkedilebilir. Kendi aralarında konuştuklarında, özellikle Almanya`da doğup büyüyen kuşak, Türkçe cümleye güncel hayata ait Almanca sözcükler karıştırırlarken Türkiye`deki kuşaklar ise Türkçe cümlelerine İngilizce ve Fransızca sözcükler karıştırırlar.
Özellikleri
Almanya Türkleri`nin anadili Türkçe`dir ve Anadolu ağzından tutun da, Karadeniz ağzına kadar birçok farklı şivelerle konuşmaktadırlar. "``Almanyalı Türkçesi``" Türkçe cümle yapısına Almanca kelime ve söz öbeklerinin eklenmesiyle oluşan dillerarası bir biçimdir. Almanyalı Türkçesi üzerindeki en büyük etkiler, şüphesiz Almanya`ya göç eden Türklerin Türkçe konusundaki eğitim düzeyleridir.Almanya`nın göçmen işçi aldığı yıllarda, Türkiye`den getirilen insanlar taşra ve kırsal kökenli idiler ve eğitim düzeyleri düşüktü. Ebeveynlerin kültür ve eğitim seviyeleri daha sonraki kuşakların eğitim seviyesinde kaçınılmaz sorunlara sebep olmuştur. Ayrıca, iki dil ve kültür arasında kalmışlığı, her iki dilin yetersiz ve grameri bozuk olarak kullanılması alışkanlığına yol açmıştır. Eğitim düzeyi düşük ve dilin düzgün kullanılmasını önemsemeyen ortamda büyüyen yeni nesillerin kullandıkları Türkçe düzeyleri zayıf ve yetersiz kalmaktadır.
Her iki dilin de diğerine göre daha kısa ve yerleşmiş sözleri olduğundan, bu kişiler kullanımı kolay en basit sözcüğe yönelirler. Yani iki dilin içinde en alışık olduğu sözcükleri kullanırlar. Günlük hayatlarında karşılaştıkları kavramların pek çoğunun Türkçesini bilmemeleri, ya da o anda akıllarına gelmemesi de bu bozukluğun bir sebebidir.
Bazı sık rastlanılan örnekler:
bgcolor=`#COFOFO` !
Almanca | Almanya Türkçesi | Türkiye Türkçesi |
---|---|---|
İsimlerde: >| Ich warte im Bahnhof || ``Bahnhof`ta`` bekliyorum || Tren garında bekliyorum | ||
| Das Arbeitsamt ist heute geschlossen || ``Arbeitsamt`` bugün kapalı || İşçi Bulma Kurumu bugün kapalı | ||
Fiillerde: >| Schreibe doch auf! || ``Schreiben`` etsene! || Yazsana! | ||
| Ich habe sie kennengelernt || Onu ``kennenlernen`` ettim || Onunla tanıştım | ||
Fiil ve isimlerde: >| Ich kaufe ein Handy || ``Handy`` ``kaufen`` edeceğim || Cep telefonu satın alacağım | ||
| Ich habe einen Vertrag abgeschlossen || Vertrag abschlieíŸen yaptım || Sözleşme yaptım | ||
| Der Arzt hat mich krank geschrieben || Doktor beni krank yazdı|| Doktor bana rapor verdi | ||
Bu tarzın dikkat çekici bir diğer yanı da, Almanca beraber kullanılan isim ve fiiller doğrudan Türkçeye çevrildiğinde, Türkiye Türkçesinde mevcut olmayan kalıplar ortaya çıkabilmektedir. Bu duruma örnek vermek gerekirse:
bgcolor=`#COFOFO`
Almanca | Almanya Türkçesi | Türkiye Türkçesi |
---|---|---|
| Test yazmak || Sınava girmek | ||
| Gitar oynamak || Gitar çalmak | ||
| Filme bakmak || Film seyretmek | ||
| devam gitmek || gitmeye devam etmek | ||
Bu tarzın başka bir özelliği de, gerek Almanca`dan Türkçe`ye çevirilmiş, gerek Almanca`dan doğrudan geçmiş yeni sözcükleri aslında daha önceden İngilizce ve Fransızca`dan alan Türkiye Türkçesi ile bu konuda tezat içinde olmasıdır:
bgcolor=`#COFOFO`
Almanca | Almanya Türkçesi | Türkiye Türkçesi |
---|---|---|
| `Wasserkocher` (söylenişi: [1]) veya `su kaynatıcısı` || su ısıtıcısı | ||
| ``Handy`` aküsü || cep telefonu şarjı | ||
| tastatür || klavye | ||
| termin || randevu | ||
| stres (söylenişi: [2]) || stres | ||
| ``Computer`` (söylenişi: [3] veya [4]) || bilgisayar | ||
| ``Satelit anteni`` || uydu çanak anteni | ||
| ``Asyl``ler (söylenişi: [5]) binası || sığınmacılar yurdu | ||
| ``Kauf`` || mağaza | ||
| ``Sahneli pasta (söylenişi: pasta) || kremşantili pasta | ||
| ``Brötchen`` (söylenişi: [6]) || "francala" (``kahvaltılık olarak kullanılır``) | ||
| ``Euro`` (söylenişi: [7]) || `Avro` veya `Euro` (söylenişi: [8]) | ||
Dikkate değer bir başka kopukluk ise, Türkiye Türkçesi`nde kullanımı azalmış, ancak birinci kuşağın hala kullandığı ve yeni nesillerin de kullandıkları Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerdir: Lugat (sözlük), mektep (okul), hoca (öğretmen), imtihan (sınav) gibi.
Bu farklı tarzın ortaya çıkmasında, farklı bir kültürde yetişmenin yanında bir diğer etken de kuşkusuz Alman okullarındaki Türkçe eğitiminin yetersiz kalmasıdır. Bazı okullarda Türkçe eğitimi haftada bir ya da iki saat olmak suretiyle verilmesine rağmen bu yeterli gelmemektedir. Bu eğitimden dahi yoksun kalan bazı Türk çocukları, konuştuklarını Türk yazı diline aktaramamaktadırlar. Böylece zaman zaman `Ş` yerine `Sch`, `z` yerine `s` gibi Alman alfabesinde kullanılan yapıları kullanmaktadırlar.Bavyera eyaletinin aldığı son karara göre Türkçe dersler bir ya da iki yıl içerisinde tamamen kaldırılacaktır. Berlin`de ise okullarda Türkçe konuşulması yasaklanmıştır. Gerekçe olarak öğrencilerin Almancalarının yetersiz kalması gösterilmektedir. Türkçe derslerinin iyi bir uyum politikasına ters düştüğüne inanmaktadırlar. Almanya`da yaşamak ve uyum sağlamak isteyenin Almanca`ya tamamen hakim olması şart görülmektedir.
Eğitimine ve kültürüne önem vermiş, kendi çocukların eğitimini maddi çıkarlarına yeğlemiş Türk vatandaşları da vardır. Bunların arasında en ünlü örnekler olarak televizyon sunucusu Nazan Eckes, Renan Demirkan ve Erol Sanders gösterilebilir.
Alman okullarında Türkçe dersi veren Türk eğitmen ve öğretmenler, velilerin bu konudaki alakasızlığından çok yakınmaktadırlar.
Özellikle eğitim seviyesi daha yüksek olanlar, her iki dili mükemmel konuşabilmektedirler. Özellikle, ``23 Nisan Çocuk Şenlikleri`` kapsamında okunan Türkçe şiirler, söylenen Türkçe şarkılar çocukların Türkçesini pekiştirmektedir.
dil-taslak