Sıfat
Almanya'daki Türk nüfusunun tanımı oldukça karmaşıktır. İlk başlarda Almancılar diye tanımlanan grup, bu sıfatı günümüzde aşağılayıcı bir anlam kazandığı için artık benimsememektedir. Gurbetçiler tanımı ise özellikle yeni kuşak tarafından benimsenmemektedir, çünkü yaşadıkları ülkede kalıcı konuma geçmiş, değişik meslekleri ifa eden ve bazıları yaşadıkları ülkenin yurttaşlığına geçen insanlardır. Almanya Türkleri kavramı ise, bu topluluğun anlamını en doğru biçimde karşılamaktadır, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin bu kavramı resmi olarak kullanması talep edilmektedir.
Tarih
1960'larda iş gücüne ihtiyaç duyan Almanya, daha önce İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelere kapılarını açmış ve sonunda Türkiye'deki insanlara da göç imkanı tanımıştır. Esas olarak bu göçmenlerin Almanya'daki maddi durumları Türkiye'dekilere göre daha iyi bir konumdaydı ve hala da öyle. Amaçları çalışıp, para biriktirerek Türkiye'ye kısa bir süre içinde geri dönmek olan bu grubun çok az bir kısmı Türkiye'ye geri dönmüştür. Büyük bir çoğunluğu ailelerini Türkiye'den getirterek Almanya'da yaşamaya devam etmişlerdir. Ancak Almanya 1973'te göçmenlere kapılarını kapatmıştır. Buna rağmen Türkler, ya yasa dışı yollarla ya da barınma amacıyla ülkeye giriş yapmaya devam etmişlerdir. 1980'de Türkiye'ye geri dönmeleri amacıyla yapılan mali yardımlar da bir sonuç getirmemiş, göç sürmüştür. Almanya'daki göç sorununun en büyük sebebi olarak, Almanya'nın ABD ve Avustralya'nın aksine kendisini bir "göç ülkesi" olarak görmemesi ve de uyum için gerekli önlemleri önceden almaması gösterilmektedir.
Türkiye'den göç eden göçmenler Almanya'da kendilerini birçok alanda göstermiş, özellikle kültür ve ekonomi alanlarında etkin olmuşlardır. Anayurtlarına olan bağlarını Türkiye'ye yaptıkları yıllık tatillerle koparmamışlardır. Türk basınını ise gerek televizyondan gerekse gazetelerden izlemekte olup, birçoğu, Hristiyan yaşam biçiminin hakim olduğu Almanya'da, İslami değerlere göre yaşamayı sürdürmektedir.
Nüfus
Almanya Türkleri 1960 ve sonrasında iş bulmak amacıyla gittikleri Almanya'da günümüze dek sayıları katlanarak yaşamışlardır ve şu anda 3'ncü nesile ulaşmışlardır. Almanya Türkleri heterojen bir gruptur. Türk Devleti bütün vatandaşlarını Türk olarak tanımladığı için, bu tanım içinde bazı farklı etnik kimlikleri de barındırır. Ancak bu grubun hemen hemen hepsi Türkçeyi ana dil olarak konuşur. Almanya'da, Kıbrıs, Suriye ve Balkanlar'dan giden, bu ülkelerin vatandaşlığında olan Türk kökenliler de bulunur.Federal Almanya İstatistik Dairesinin 2002 sayılarına göre, Almanya'da yaşamakta olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sayısı 1.912.200 olarak verilmektedir. Bu sayılara 2002 sonuna kadar Alman vatandaşlığına geçmiş olan toplam 565.766 kişiyi de eklemek gereklidir. Bu durumda Almanya'daki Türk nüfusunun 2.477.966, buna istatiki bilgilerin güncel olmadığından yola çıkarak tahmini 100.000 daha eklersek, 2,5 milyondan fazla olduğu söylenebilir.
Almanya'ya ilk gittiklerinde 'misafir işçi' olarak adlandırılmışlarsa da, bu ülkede geçici olmadıklarını söylemek mümkündür. Bugün tahminen 500 bin - 1 milyon arası Almanya Türkü, Alman vatandaşlığına geçmiş durumdadır. Alman vatandaşlığına geçiş ile ilgili son olarak Baden-Württemberg eyaleti "vicdani test" yasasını 1 Ocak 2006'da yürürlüğe koydu. Müslümanların namus cinayetinden eşcinselliğe, tartışmalı konulara yaklaşımını ölçen test, ayrımcı ve aşağılayıcı bulunuyor.
Demografi
Türkler Almanya'da hemen hemen her önemli şehirde yoğun bir şekilde yaşamakla birlikte, sanayi şehirlerindeki sayıları daha fazladır. Frankfurt, Berlin, Köln, Hamburg, Düsseldorf ve Münih Türk azınlığın yaşadığı Almanya şehirlerinin başlıcalarıdır.Din
Almanya Türklerinin hemen hemen hepsi İslam dinine mensuptur.Dil
Almanya'daki Türklerin ana dili Türkçedir. Ancak yeterli derecede Türkçe öğrenemeyen göçmen çocuklarının Almanca öğrenmekte de sıkıntılar çektiği gözlenmektedir. Bunun sonucunda bugün Almanya Türkçesi diye tabir edilen, Türkçe ile bazı Almanca sözcüklerin karışımından oluşan bir lehçe söz konusudur.Her iki dilin de diğerine göre daha kısa ve yerleşmiş sözleri olduğundan, insan aklı kendiliğinden en basit sözcüğe yönelir, yani en alışık olduğu sözcüğü telaffuz eder. Günlük hayatlarında karşılaştıkları kavramların pek çoğunun Türkçesini bilmemeleri ya da o an akıllarına gelmemesi de bu oluşuma yol açar.
Bazı tipik örnekler:
Bu farkların ortaya çıkmasında "değişik kültürde yetişme" ve "aile" faktörleri dışında bir diğer etken de, şüphesiz okulda Türkçe eğitiminin yetersiz kalmasıdır. Bazı ilkokul ve ortaokullarda Türkçe eğitim haftada bir ya da iki saat olmak suretiyle verilmesine karşın, Türkiye'de yaşayan bir öğrencinin öğrendiği Türkçeyle kıyaslandığında bu süre yetersiz kalmaktadır. Özellikle bu eğitimden de yoksun kalan Türk çocukları, konuştuklarını Türk yazı diline aktaramamaktadırlar. Bundan dolayı 'Ş' yerine 'Sch', 'z' yerine 's' gibi Alman alfabesinden harfler kullananlar vardır.
Bavyera eyaleti Türkçe dersleri bir ya da iki yıl içerisinde tamamen kaldırmayı planlamaktadır. Berlin'de okullarda Türkçe konuşulması yasaklanmış, Hessen'de ana dil eğitimi yürürlükten çıkarılmıştır. Almanya'nın "uyum" adı altında yürüttüğü bu politika, asimile edilmeye çalışıldıkları gerekçesiyle Türkler tarafından eleştirilmektedir.
Ancak Türk televizyon ve gazeteleri sayesinde dildeki bu biçimlenmeden etkilenmeyen ya da daha az etkilenen insanlar da vardır. Özellikle eğitim düzeyi daha yüksek olanlar, gerek Türkçeyi gerekse Almancayı daha düzgün konuşabilmektedirler. Ayrıca "23 Nisan Çocuk Şenlikleri" kapsamında okunan Türkçe şiirler, söylenen Türkçe şarkılar da çocukların Türkçesini pekiştirmektedir.
Eğitim
Almanya Türklerinin eğitim durumuna gelmeden önce, Alman eğitim sistemine göz atmakta fayda var. Alman eğitim sistemi dört katmandan oluşmaktadır ve eyaletten eyalete farklılıklar göstermektedir. Kabaca Alman eğitim sistemini şu katmanlara ayırabiliriz:
- Temel eğitim (4 yıl) - ilkokul (Grundschule)
- İkincil eğitim I (5 - 8 yıl) - ortaokul (Hauptschule), orta dereceli lise (Realschule), yüksek dereceli lise (Gymnasium)
- İkincil eğitim II (2 - 3 yıl) - meslek okulları (Berufsfachschule, Fachschule), teknik yüksek okulları (Fachoberschule, berufliches Gymnasium)
- Yüksek eğitim - Üniversite (Uni), Yüksekokul (Fachhochschule)
6 yaşını dolduran her çocuk 4 yıllık ilkokula (Grundschule) gönderilir, öğrenme güçlüğü çeken çocuklar ise ebeveynin onayını almak suretiyle 9 yıllık Sonderschule'ye gönderilir. İlkokul son sınıfta erişilen not derecesine göre çocuklar 5 yıl sürecek olan ortaokula (Hauptschule), 6 yıl sürecek olan orta dereceli liseye (Realschule) veya 8 yıl sürecek olan yüksek dereceli liseye (Gymnasium) yerleştirirler. Sonderschule'yi bitiren bir çocuk, ek olarak 1 yıl daha okuyarak ortaokul diplomasına sahip olabilir. Aynı şekilde ortaokulu bitiren bir çocuk, yine dereceye göre 1 yıl 10. sınıfı okuyarak veya direkt 2 yıllık meslek okulunda okuyarak orta dereceli lise diplomasını alabilir. Buna ek olarak orta dereceli liseyi bitirmek suretiyle 2 veya 3 yıl meslek / teknik yüksek okullarında okuyarak yüksek dereceli lise diplomasına sahip olunabilir. Yüksek dereceli lise diplomasına sahip herkes, belirli derecelere göre üniversitede veya yüksekokulda okuyabilirler.
Almanya Türklerinin nüfuslarına rağmen eğitim alanında oldukça zayıf oldukları söylenebilir. Buna gerekçe olarak ise 4. sınıftan sonra öğrencileri ilkokuldan ortaokula, orta liseye veya yüksek liseye yerleştirme sürecinde, Türk çocuklarının Almancaya yeterince hakim olmamaları sebebiyle genelde ortaokula yerleştirilmeleri gösteriliyor. Ancak yeni kuşakta eğitime ilgi geçmişe oranla daha iyi bir durumdadır.
2002'de yapılan bir araştırmaya göre Berlin'de yaşayan Almanyalı Türklerin eğitim düzeyi:
- % 46'sı - Ortaokul (Hauptschule veya Volksschule)
- % 25'i - Orta dereceli lise (Mittlere Reife / Fachschulreife)
- % 12'si - Yüksek dereceli lise (Hochschule (Abitur) veya Fachhochschulreife)
- % 11'i - Okul terk / Diplomasız (Kein Abschluss)
- % 7'si - Üniversite / Yüksekokul (Universití¤t / Hochschule veya Fachhochschule)
Alman eğitim sisteminde son dönemlerde artan ırkçılığın etkilerini görmek de mümkündür. Artık Alman okullarında Türkçe dersleri kaldırılmaya başlanmıştır.
Kültür ve Sanat
Film ve Dizi
Türk asıllı göçmenlerin sorunları şu sıralarda birçok filme konu olmaktadır. Buna önayak olan ilk kişilerden biri de "Angst essen Seele auf" (Korku ruhu yer) filmiyle Rainer Werner Fassbinder'dir.
1998 yılında Kutluğ Ataman'ın "Lola und Bilitikid" adındaki özellikle eşcinsel Türklerin sorunlarını işleyen film yayına girdi. 2000 yılında ise Lars Becker'in bir mafya filmi olan "Kanak Attack"ı gösterime girdi. Türk yönetmen Fatih Akın ise 1998'de "Kurz und schmerzlos" (Kısa ve acısız) ve 2004'te Berlin Altın Ayı ödülünü kazanan "Gegen die Wand" (Duvara Karşı) adlı filminde Türk göçmenlerin yaşadıkları sorunları işledi.
Bunun dışında son zamanlarda Alman televizyonlarının Türk nüfusuna olan ilgisi şaşırtıcı derecede artmıştır. Özellikle "Alle lieben Jimmy" ve sonrasında "Türkisch für Anfí¤nger" dizileri ARD ve RTL'de yayımlanmaya başlamış, bazı basın yayın organlarınca yılın en iyi "televizyon olayı" olarak görülmüştür. Şüphesiz bu ilginin arkasındaki asıl sebep, Türkleri Alman kanallarını izlemeye teşvik ederek yüksek izlenme oranları sayesinde gelir sağlamaktır.
Tiyatro ve Komedi
Kaya Yanar, Erol Sander, Renan Demirkan, Haydar Zorlu, Serdar Somuncu, Hilmi Sözer, Bülent Ceylan ve Django Asül bu kategoride sıralanabilir.
Politik Yaşam
Almanya'daki Türkler seçme ve seçilme haklarını kullanabilmek için Alman vatandaşlığına geçmek zorundadırlar. Alman vatandaşlığına geçişin de hızla arttığı bu dönemde, her seçim döneminde etkilerini de arttırmaktadırlar. Son iki seçimde Türklerin SPD'nin (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) aldığı oylardaki katkısı çok çarpıcı olmuştur.
Almanya Türkleri, Almanya siyaseti, medyası, ticareti vs. üzerinde fazlaca etkiye sahip değilken, yeni dönemde etkilerinde ciddi bir artış gözlenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Almanya Türkleri üzerinde ciddi bir stratejisinin bulunduğu söylenemez. Düne kadar Almanya Türkleri sadece işçi olarak görülmüş ve getirdikleri döviz üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda işçiler kendi sorunlarını çözmek zorunda kalmışlar, daha doğrusu sorunları ile başbaşa bırakılmışlardır. İşçi dövizleri uzun yıllar Türkiye'nin döviz ihtiyacını karşılamıştır. Ancak son dönemde Almanya'daki Türkler kazançlarını Almanya'da değerlendirmeyi tercih etmektedirler. Her geçen yıl Türkiye'yi ziyaret eden Almanya Türkünün sayısı azalmaktadır. Geçmişte tatillerini düzenli olarak 'memleketlerinde' geçiren Türkler günümüzde daha çok Almanya'yı, ya da Türkiye'deki tatil yerlerini tercih etmektedirler.
Sivil Toplum Örgütleri
Almanya Türklerinin en büyük sivil toplum kuruluşu 870'i aşkın bağlı derneğe ulaşan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'dir (DİTİB). Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre Almanya'daki müslümanların % 70'ini temsil etmektedir. Bu kuruluş Almanya genelinde kendisine bağlı dernekleri koordine ederek, dini, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler gerçekleştirmektedir.Tanınmış Almanya Türkleri
Aşağıda gerek politikada, gerek bilimde, gerek kültür ve sanatta, gerekse diğer alanlarda başarılı olmuş bazı Almanya Türklerinin isimlerini bulabilirsiniz.Bilim
- Serap Çileli, Yazar
- Ahmed Toprak, Eichstí¤tt ve Passau üniversitelerinde eğitim görevlisi
- Zümrüt Gülbay, FH Anhalt Yüksek Okulu'nda ekonomi hukuku alanında profesör
- Aslı Bayram, Hukuk öğrencisi ve "Miss Germany" güzeli
- Serdar Eren, Plastik cerrahide uzman doktor
- Metin Çolpan, Mühendis ve Qiagen GmbH şirketinin kurucusu
- Erdoğan Ercivan, "Parabilimci"
- Necla Kelek, Sosyal bilimci ve kadın hakları savunucusu
- Seyran Ateş, Kadın hakları savunucusu ve hukukçu
Ekonomi, Politika, Dernek
- Vural Öger, İşadamı ve Avrupa Parlamentosu üyesi
- Ozan Ceyhun, Avrupa Parlamentosu üyesi
- Cem Özdemir, Avrupa Parlamentosu üyesi
- Sevim Dağdelen, Alman Parlamentosu milletvekili
- Ekin Deligöz, Alman Parlamentosu milletvekili
- Lale Akgün, Alman Parlamentosu milletvekili
- Hakkı Keskin, Alman Parlamentosu milletvekili
- Hüseyin Kenan Aydın, Alman Parlamentosu milletvekili
- Murat Günak, Volkswagen'in tasarım şefi
- Kemal Şahin, İşadamı ve Türk-Alman ticaret odası başkanı
- Gıyasettin Sayan, Politikacı ve sol partinin göç politikaları sözcüsü
- Bülent Arslan, Nordrhein-Westfalen'de CDU'nun Alman-Türk Forumu'nun başkanı
Spor
- Mehmet Scholl, Futbolcu
- İlhan Mansız, Futbolcu
- Ümit Davala, Futbolcu
- Ümit Karan, Futbolcu
- Serhat Akın, Futbolcu
- Cem Dinç, Basketbolcu
- Celaleddin Koçak, Futbolcu
- Yıldıray Baştürk, Futbolcu
- Halil Altıntop, Futbolcu
- Hamit Altıntop, Futbolcu
- Oktay Urkal, Boksçu
Müzik
- Tarkan, Pop şarkıcısı
- Rafet El Roman, Pop şarkıcısı
- Aylin Aslım, Rock şarkıcısı
- Kool Savas, Rap şarkıcısı
- Aziza A, Rap şarkıcısı
- Bass Sultan Hengzt, Rap şarkıcısı
- Eko Fresh, Rap şarkıcısı
- Summer Cem, Rap şarkıcısı
- Ercandize, Rap şarkıcısı
- Muhabbet, Rap şarkıcısı
- Fuat, Rap şarkıcısı
Sinema ve Televizyon
- Sibel Kekilli, aktris
- Fatih Akın, film yönetmeni
- Erdoğan Atalay, aktör
- Thomas Arslan, film yönetmeni
- Birol Ünel, aktör
- İdil Üner, aktris
- Gülcan Karahancı, televizyon sunucusu (VIVA)
- Nazan Eckes, aktris
- Funda Vanroy, televizyon sunucusu (ProSieben)
- Kaya Yanar, komedyen
- Erol Sander, aktör
- Renan Demirkan, yazar ve aktris
- Serdar Somuncu, yazar, yönetmen ve aktör
- Hilmi Sözer, aktör ve komedyen
- Bülent Ceylan, komedyen ve kabare sanatçısı
- Django Asül, kabare sanatçısı
- Özgür Özata, aktör
- Arman İnci, aktör
- Ercan Durmaz, aktör
- Hasan Ali Mete
- Haydar Zorlu
- Luk Piyes
- Mehmet Kurtuluş
- Arzu Bazman
- Jale Arıkan
- Meral Perin
- Türkiz Talay
- Buket Alakuş
- Ayşe Polat
Ayrıca bakınız
İlgili kaynaklar
- Almanya'daki Türkler, Ankara'daki Almanya Büyükelçiliği Resmi Sitesi
- Almanyalı Türkler
- Berlinli Türkler