Özdemiroğlu Osman Paşa, 1527'de Kahire'de doğdu. Annesi Mısır Abbasi Halifeleri soyundan, babası ise Mısır Çerkez Memlüklerindendir. Mısır'da sancakbeyliği ve Mısır emirihaclığı yapan Özdemiroğlu Osman Paşa, Yemen, Habeş ve Diyarbakır Beylerbeyi oldu. Lala Mustafa Paşa'nın maiyetinde Osmanlı-İran savaşlarına katıldı ve Şirvan Beylerbeyi oldu. Kırım Hanı Mehmed Giray'ın yardımı ile Karabağ, Mugan ve Kızılağaç'a kadar bütün kuzey Azerbaycan'ı yağma ve tahrip etti. Kırım Hanı Mehmed Giray'a daha ileri gitmeyi teklif ettiyse de Mehmed Giray, bunu red ederek Kırım'a döndü.
Osman Paşa, babasının çok faal bir kişi olması dolayısıyla genç yaşta devlet hizmetleriyle yüz yüze geldi. Cesaretiyle daha yirmi yaşına gelmeden sancak beyliğine yükseldi. 1561’de Mısır Emirü’l-haclığı vazifesine getirildi. Babasının ölümünden sonra, çeşitli karışıklıkların olduğu Habeşistan’a Beylerbeyi oldu ve burasını kısa zamanda düzeltti. Portekiz İmparatorluğuna bağlı Hind Deniz Kuvvetleriyle mücadelesinin yanında, yedi yıl vazife yaptığı Habeşistan eyaletinde muntazam bir idare kurdu.
Yemen isyanından sonra İstanbul’a gelen Osman Paşa, önce Anadolu’da bir sancağa sonra da Niğde Sancakbeyliğine getirildi. 1573’te Diyarbakır Beylerbeyi oldu. Bu vazifede dört yıl kaldıktan sonra, İran Seferine çıkan Serdar-ı ekrem Lala Mustafa Paşanın maiyetine katıldı. Hazırladığı alayının mükemmelliği, Çıldır Muharebesinde gösterdiği kahramanlık, onun, 1578’de fethedilen Şirvan Beylerbeyliğine getirilmesine sebep oldu. 9 Eylül 1578’de Osmanlıları bölgeden atmak için harekete geçen İran birliklerini Koyun Geçidi Muharebesinde bozguna uğrattı.
Özdemiroğlu’nun bundan sonra Kafkasya’da geçen beş yıllık idari görevi daimi olarak İranlılarla mücadele içerisinde geçti. Şirvan, Kuzey Âzerbaycan, Dağıstan ve Gürcistan’da Osmanlı hakimiyetini pekiştirdi. 8 Mayıs 1583’te yetmiş bin kişilik İran ordusunu üç gün üç gece devam eden Meşaleler Savaşında büyük bir bozguna uğrattı. Bu zaferle, o zamana kadar elde edilemeyen Kür Irmağının güneyinin fütuhatı kolaylaştı. Bu arada isyan hareketleri içinde bulunan Kırım Hanı Mehmed Giray yerine İslam Giray’ı getirdikten sonra, Kefe’de bulunan Kaptan-ı derya Piyale Paşanın gemisiyle İstanbul’a geldi (1583).
Sultan Üçüncü Murad Han (1574-1595) tarafından da kabul edilen Osman Paşa, Şirvan’da fethettiği on yedi kalenin anahtarını padişaha takdim etti. İran birliklerine karşı zaferlerini ve Kırım Hanı Mehmed Giray’ı çok az bir kuvvetle yenmesini sultana anlatınca:
“İki cihanda yüzün ak olsun, Allah senden razı olsun...” diye dua ve iltifata mazhar oldu.
Önce ikinci vezirliğe yükseltilen Osman Paşa, 28 Temmuz 1584’te Doğu Serdarlığı ile veziriazamlığa getirildi. Kırım’daki isyan üzerine, Ekim 1584’te sefer için yola çıktı. Havalar soğuyunca kışı Kastamonu’da geçirdi. Nisan 1585’te Erzurum’a doğru hareket etti. Erzurum’da bütün hazırlıklarını tamamladıktan sonra, Tebriz’e ulaştı. Şehir kısa bir karşı koymadan sonra teslim oldu. Tebriz’i tamamen Osmanlı Devletine bağladı. Hastalığı sebebiyle 27 Ekim 1585’te Tebriz’den ayrıldı. Şenb-i Gazan’a kadar hastalığı çok ağırlaştığı için tahtırevanla taşındı. Buraya geldiği gece vefat eden Osman Paşa, vasiyeti üzerine Diyarbakır’a getirilerek türbesine defnedildi.
Ömrünün kırk yılından fazlası serhatlarda geçen Özdemiroğlu Osman Paşa, iyi bir kumandan, eşi az bulunan bir idareciydi. Habeşistan’da Osmanlı idaresini devam ettirmesi, İranlılarla yıllarca süren mücadeleleri, onun şan ve şöhret için değil, devlet kapısına hizmet etmenin kutsallığına inanması bakımından çok önemlidir. Sönmeyen bir inanç, yılmak bilmeyen bir irade, askerlerini sevk ve idaredeki kahramanlık ve en güç zamanlarda gösterdiği sebat, Osman Paşanın belli başlı vasıflarıydı.