Şeyh Sadreddin-i Konevi babasını küçük yaşlarda kaybetti ve o yıllarda Konya?ya gelen Şeyh?ül-Ekber Muhyiddin-i Arabi Hazretleri, annesiyle evlendi. Küçük Sadreddin bundan sonra tamamen babalığının terbiye ve tedrisi altına girdi ve iyi bir tahsil gördü. Muhyiddin-i Arabi ile birlikte Halep ve Şam?a gitti ve devamlı onun derslerini takip etti. Onun vefatından sonra büyük alim ve mutasavvıf Evhadüdin-i Kirmani?den feyz aldı. Daha sonra Mısır?a ve Haca gitti ve Hac dönüşü Konya?ya yerleşti.
Hadis ve tasavvufda ünü dünyaya yayılan Sadreddin-i Konevi, Konya?da Hoca Cihan?ın kendisine hediye ettiği konakda otururdu. Bu ev, Çeşme Kapısı denilen Konya sur kapılarının birinin dışında ve şimdiki türbesinin bulunduğu yerde idi.
Konya?da binlerce talebe yanında pek çok da hikmet ve tasavvuf ehli kimseler yetiştirdi. Mevlana?nın da kendisinden feyz aldığı rivayet olunur. Ahmet Eflaki, Menakıb?ül-Arifin isimli eserinde Mevlana ile aralarındaki münasebet ve dostluğa ait pek çok menkıbe nakleder. Ayrıca Mevlana, cenaze namazının Sadreddin-i Konevi tarafından kılınmasını vasiyet etmiştir. Sadreddin-i Konevi, hocası Muhyiddin-i Arabi?nin kendisinin yüksek makamlara kavuşması için çok uğraştığını, vefatından sonra da üzerinde tasarruflarının devam ettiğni uzun uzun anlatır.
Sadreddin-i Konevi, 673 Hicri, 1274 miladi yılı Muharrem ayının 16. pazar günü vefat etti. Türbesi II. Abdülhamid Han zamanında ve onun direktifleri ile Konya Valisi Ferid Paşa tarafından, 1899 yılında yeniden imar ve ihya edilmiştir. İ?caz?el-Beyan, Miftah'ül-Gayb, Nusus, Mir?at ül- Arifin, Nefahat gibi pek çok değerli eseri vardır. Eserlerinden Fatiha Tefsiri 1310'da Haydarabad'da basılmıştır.