Şehitlik

Kısaca: Allah yolunda canını fedâ eden, dînini, vatanını, bayrağını, nâmusunu müdâfaa ederken ölen, haksız yere öldürülen Müslüman. Şehit; harp meydanında düşman tarafından, hükümete karşı gelen âsiler tarafından veya yol kesiciler tarafından kılıç, top, tüfek gibi silâhlarla ve bunlara benzer herhangi bir âletle öldürülen, yangın veya boğulmakla, vebâ (tâûn) gibi salgın hastalıkla ölen, yâhut harp meydanında üzerinde ölüm alâmeti olduğu hâlde bulunan kimsedir. ...devamı ☟

Şehit, İslam dinininde, dini uğruna vefat etmiş bir kişiye verilen isim ve makamdır. Şehit kelimesi "şahitlik eden", "bildiğini söyleyen" gibi anlamlara gelen Arapça kökenli bir sözcüktür. Kelimenin mastarı "şahitlik" anlamına gelen "şehadet"tir. Şehit sözcüğünün çoğulu "şuheda" ve "eşhad"dır.

Manevi bir makam olan şehitlik İslam dininde çok önemlidir. İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da sıklıkla bu kimselerin kurtuluşa erdiği, ahiretteki makamlarının diğer insanlardan üstün olacağı belirtilir.

Hanefi mezhebi alimlerinin görüşlerine göre şehitlik üçe ayrılabilir:
  1. Dünya ve ahiret için şehit olanlar ki bunlar İslam dini için savaşlarda veya işkence gibi inançları nedeniyle ölenlerdir,
  2. Ahiret için şehit olanlar ki bunlar yine İslami inançları nedeniyle fiziksel zulüm görmüş ve bunun neticesinde, hemen değil de belirli bir süre sonra vefat etmiş kişilerdir,
  3. Dünya için şehit olanlar ki bunlar dünyada, görünüşte İslam dini için ölmüş gibi gözükse de aslında Müslüman olmayan veya niyetleri İslami olmayan kişilerdir.


Allah yolunda canını feda eden, dinini, vatanını, bayrağını, namusunu müdafaa ederken ölen, haksız yere öldürülen Müslüman. Şehit; harp meydanında düşman tarafından, hükümete karşı gelen asiler tarafından veya yol kesiciler tarafından kılıç, top, tüfek gibi silahlarla ve bunlara benzer herhangi bir aletle öldürülen, yangın veya boğulmakla, veba (taun) gibi salgın hastalıkla ölen, yahut harp meydanında üzerinde ölüm alameti olduğu halde bulunan kimsedir. Böyle bir kimseye şehit denilmesi, ölürken bir takım rahmet melekleri hazır bulunduğu veya Cennete gireceğine şehadet olunduğu, yahut kendisi Allahü tealanın huzurunda diri olarak rızıklandırıldığı içindir.

Şehitlik, Allah katında peygamberlikten sonra en yüksek mertebedir. Peygamberlerden sonra derecesi en yüksek olan şehitlerdir. Şehitler, Allahü tealanın sevgili kullarıdır. Cennette, onlar için sonsuz nimetler hazırlanmıştır. Îmanla ölen ve Cennet’e giren bir kimse, dünyaya tekrar gelmek istemez. Fakat şehitler böyle değildir. Onlar, tekrar dirilmek ve tekrar şehit olmak arzu ederler. Bu arzuları, şehitlik mertebesinin Cennet nimetlerinden daha tatlı, daha zevkli olmasındandır. Şehitlerin, Cennet nimetlerine kavuştukları vakit; “Ey Rabbimiz, biz senin yolunda tekrar şehit olmak için dünyaya döndürülüp öldürülmeyi istiyoruz.” diyerek, Allahü tealaya yalvaracaklarını Peygamber efendimiz haber vermektedir.

Şehitlerin, kul borçlarından başka bütün günahları affolunur. Kul borçlarını da, Allahü teala kıyamette, hak sahibine Cennet nimetleri ihsan ederek helallaştıracaktır. Allah yolunda savaşırken, hudut boylarında nöbet tutarken ölenlere, kıyamete kadar bu ibadetlerinin sevabı verilir. Kabirlerinde diridirler. Her biri, kıyamette yetmiş kişiye şefaat eder. Suda boğularak şehit olana, karada şehit olanın iki misli sevap verilir. Havada şehit olanlar da böyledir.

Müslümanları, asırlarca harp meydanlarında zaferden zafere koşturan biricik arzu, ahirette şehitlere verilecek sonsuz nimetlere iman etmeleri ve bunlara kavuşmak için can atmalarıdır. Dünyanın faniliğine, ahiretteyse Cennetin ve nimetlerinin sonsuzluğuna yakin derecede iman edenler, şehit olmaktan büyük bir haz, zevk duymuşlardır. Harp meydanlarında kahramanca dövüşen ve düşmandan yılmayan Müslüman askerler, şehit olmak arzusuyla yanıp tutuşmuşlar ve asla düşmandan yüz çevirmemişlerdir. Halbuki dünya zevklerine aşırı derecede düşkün olanlar ve ahirete inanmayanlar, güçlü gördükleri düşmanları karşısında tutunamayıp harp meydanını terk etmişlerdir. Durum, bugün de böyledir.

Ancak mümin olanlar şehit olur. Allah’a ve dinine inanmayanlara ahirette şehitlik muamelesi yapılmaz. Şehitler dünyada ve ahirette, durumlarına göre muamele görürler. Tam şehit olan ve dünya şehidi olan, öldükleri vakit üzerinde bulunan kanlı elbiseleriyle gömülür ve yıkanmazlar. Allahü tealanın huzuruna, harpte yaralanıp şehit oldukları andaki durumlarıyla gelirler. Yaralarından akan kan misk ve amber gibi kokar.

Şehit olarak ölmeyi istemek imanın kamil olmasının alametidir. Onun için her Müslüman şehit olarak ölmek için dua eder. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz, şehitliğin faziletlerini, üstünlüklerini Eshabına haber verince, bütün Eshab-ı kiram şehit olmak istemişler, namazlarından sonra şehit olarak ölmek için dua etmişlerdir. Bu hususta duası meşhur olan Eshab-ı kiram çoktur. Bunlardan, Abdullah bin Cahş’ın duası pek meşhurdur.

Hazret-i Abdullah bin Cahş, Resulullah’ın halasının oğlu ve kayın biraderidir. Bedir Savaşında olduğu gibi, Uhud Savaşında da büyük fedakarlıklar göstermiştir. O, bu savaşta şehit olmak istiyordu. Arkadaşlarından Sa’d bin Ebi Vakkas hazretleri, bu arzusunu şöyle anlatmaktadır:

Uhud’da, savaşın çok şiddetli devam ettiği bir andı. Birdenbire yanıma sokuldu, elimden tuttu ve beni bir kayanın dibine çekti. Bana şunları söyledi:

“Şimdi burada, sen dua et, ben “amin” diyeyim. Ben de dua edeyim, sen “amin” de!” Bunun üzerine “peki” dedim ve şöyle dua ettim:

“Allah’ım, bana çok kuvvetli ve çetin kafirleri gönder. Onlarla kıyasıya vuruşayım. Hepsini öldüreyim. Gazi olarak geri döneyim!”

Benim yaptığım bu duaya, içten “amin” dedi. Sonra da dua etmeye başladı:

“Allah’ım, bana zorlu kafirler gönder. Kıyasıya onlarla vuruşayım. Cihadın hakkını vereyim. Hepsini öldüreyim. En sonunda bir tanesi de beni şehit etsin. Sonra, benim dudaklarımı, burnumu, kulaklarımı kessin. Ben kanlar içinde, senin huzuruna geleyim. Sen bana: “Abdullah, dudaklarını, burnunu, kulaklarını ne yaptın?” diye sorduğunda, Allahım, ben onlarla çok kusur işledim, yerinde kullanamadım. Senin huzuruna getirmeye utandım. Sevgili Peygamberimin de bulunduğu bir savaşta, toza toprağa bulandım da öyle geldim, diyeyim.”

Gönlüm böyle bir duaya “amin” demek arzu etmiyordu. Fakat o istediği ve önceden söz verdiğim için mecburen “amin” dedim. Daha sonra, kılıçlarımızı alıp, savaşa devam ettik. Hakikaten savaş, Abdullah’ın arzu ettiği şekilde cereyan etti. İkimiz de önümüze geleni öldürüyorduk. Bir ara Abdullah’ın elindeki kılıç kırıldı. Resul-i ekrem efendimiz, ona bir hurma dalı verdi. Bu dal, bir mucize olarak kılıç gibi önüne geleni kesmeye başladı. Birçok düşman öldürdü.

Savaşın sonuna doğru, nihayet istediği gibi, şehit düştü. Akşam üstü cesedinin yanına vardığımda, dua ettiği gibi, dudakları, burnu ve kulakları kesilmiş halde kanlar içinde yatıyordu. Hazret-i Hamza ile beraber aynı kabre koyup defnettik.

Üç türlü şehit vardır:

1. Tam şehit: Cünüp, hayız olmayan, akıl ve baliğ bir Müslüman, zulümle haksız olarak, vurucu veya kesici vasıtalarla öldürülünce ve harpte din ve vatan düşmanlarıyla Allah için cihad ederken düşman tarafından; sulhta asiler, yol kesiciler, şehir eşkiyaları, gece hırsız tarafından, herhangi bir vasıta ile ödürülünce, hemen ölürlerse veya Müslümanların ve ehl-i zimmilerin canlarını, mallarını korumak için, bunlarla olan çarpışma yerinde bulunan ölü üzerinde yara, kan akması gibi öldürülme alametleri görülürse veya şehirde öldürülmüş bulunup, katili bilinir ve kısas yapılması lazım gelirse, bunlara “tam şehit” denir. Tam şehit, dünyada yıkanmaz. Kefene sarılmaz. Kefen mikdarından fazla olan elbisesi soyulup, çamaşırıyla defnolunur. Cenaze namazı, Hanefi’de kılınır. Şafii mezhebinde kılınmaz. Âhirette de şehit sevabına kavuşurlar.

2. Dünya şehidi: Allah rızası için cihad etmeye, savaşmaya niyet etmeyip, dünya kazancı için harp eden, yalnız “dünya şehidi” olur. Bunlara dünyada şehit muamelesi yapılır. Kanlı elbiseleri ile gömülür, yıkanmazlar. Fakat, ahirette hakiki şehitlere vaad edilen mükafatlara kavuşamazlar, çünkü niyetleri bozuktur. Cennetteki nimetler, Allah’ın razı olduğu kimseler için hazırlanmıştır.

3. Âhiret şehidi: Allah için olan cihadın hazırlığı esnasında talimlerde ölürse, zulümle öldürülünce veya cihadda ve eşkiya, asi, yol kesici, gece hırsızla vuruşmada yaralanınca, hemen ölmez, bir namaz vakti çıkıncaya kadar aklı başında kalır veya başka yere götürülüp, orada ölürse yalnız “ahiret şehidi” olurlar. Dünyada yıkanır ve kefenlenirler. Had, ta’zir, kısas cezalarıyla öldürülenler, kurşuna dizilenler, idam edilenler ve hayvan tarafından öldürülenler yıkanırlar.

Boğularak, yanarak, garib, kimsesiz olarak, duvar ve enkaz altında kalarak ölenler ishalden, taundan, sari (bulaşıcı) hastalıklardan, lohusalıkta, sara hastalığında, Cuma gecesinde ve gününde, din bilgileri öğrenmekte, öğretmekte ve yaymakta iken ölenler ve aşık olup, aşkını, iffetini, namusunu saklarken ölenler, zulümle hapsolunup ölenler. Allah rızası için müezzinlik yaparken, şeriate uygun ticaret yaparken, helal kazanıp çoluk çocuğuna din bilgisi öğretmek ve ibadet yapmaları için çalışanlar (ve fıkıh kitaplarında daha geniş olarak izah edilen şeyleri yapanlar) ölünce ahiret şehidi olurlar.

Şehitlik mertebesinin fazileti, yüceliği hakkında pekçok ayet-i kerime ve hadis-i şerif vardır.

Allahü teala, Kur’an-ı kerimde buyuruyor ki:

Allah yolunda öldürülmüş olanlar için ölüler demeyiniz. Bilakis onlar diridirler. Fakat siz iyice anlayamazsınız. (Bakara suresi: 154)

And olsun, eğer siz Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’ın bir bağışlama ve esirgemesi, Onların toplayacakları dünya menfaatlerinden elbette daha hayırlıdır. And olsun, eğer ölür veya Allah yolunda öldürülürseniz muhakkak ki, Allah’ın huzurunda toplanacak, hesaba çekileceksiniz. (Âl-i İmran suresi: 157-158)

Sakın Allah katında öldürülenleri ölüler sanma! Doğrusu Onlar Rableri katında diridirler, Cennet meyvelerinden rızıklanırlar. Onlar, Allah’ın kendilerine verdiği ihsandan (şehitlik rütbesinden) dolayı neşeli haldedirler ve arkalarından kendilerine şehitlik rütbesiyle katılamayan mücahitler hakkında şunu müjdelemek isterler: “Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar.” (Âl-i İmran suresi: 169-170)

Kim Allah ve Peygambere itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle beraberdirler. Onlar ne iyi arkadaştırlar. (Nisa suresi: 69)

Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlar, Allah onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Çünkü Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır. (Hacc suresi: 58)

Kaynak

Rehber ansiklopedisi

Şehitlik

I

Ben bir bahriye neferiyim Gözlerimi balıklar yedi Görmek ve ağlamak bitti benim için Uzun boylu adamdım sağlığımda İnanmazsanız elbiselerime bakın

Biri diyor ki ben de askerim Ne farkım var öteki ölülerden Eskiden evlerde otururduk Dışında kaldık bütün kapıların Şimdi duvardan geçiyoruz

Biri de diyor ki Uzunluğuna kollarımın hatırası Hala başım ağrıyor

Yalan hepsi bunların inanmayın Biz yokuz diyor bir başkası

II

Akraba ölülerin kılığında geliyorlar Kolayca girmek için odama Bir bakıyorum amcam kardeşim Bir bakıyorum Polonyalı bir gedikli çavuşu Hemen de konuşuyor

Bir kızım vardı beş yaşında Ölmüş şimdi beraberiz İçi sıkılıyor burada Ellerini Varşova'da unutmuş Çember çeviremiyor

Ve bir ses Ne patates çapalamak Ne taş kırmak Ne de yük taşımak pazara Burada rahatım iyidir

Biri de karısını merak etmiş Evden haber soruyor bana

Üstümden kaputumu aldılar Öldüğüm zaman Üşüyorum Önümüz de kış

Sonra bir ağızdan konuşuyorlar

III

Bir bardaktan su içiyoruz Birlikte yemek yiyoruz akşamları Kimisi sevgilimize aşık Kimisi evlat olmak istiyor anamıza Sebepsiz gidip geliyorlar vapurlarda Tramvayda aramıza giriyorlar Yeniden uzun uzun yaşamak istiyorlar Bizden ayrılmadıklarına bakılırsa

   OKTAY RİFAT HOROZCU


şehitlik

Türkçe şehitlik kelimesinin İngilizce karşılığı.
n. martyrdom, patriotic death, death in battle, baptism of blood, war grave, cemetery

şehitlik

şehit olma durumu, şehadet. şehitlerin gömüldüğü mezarlık.

şehitlik

Türkçe şehitlik kelimesinin Fransızca karşılığı.
martyre [le]

şehitlik

Türkçe şehitlik kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Heldentod, Märtyrertum

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

şehitlik
3 yıl önce

Şehitlik şu anlamlara gelebilir: Şehitlik, Diyarbakır, Diyarbakır ili Yenişehir ilçesine bağlı yoğun nüfuslu bir semt. Şehitlik, Artvin, Artvin ili merkez...

Şehitlik, Ardeşen
7 yıl önce

yılından sonra köyden ayrılarak Şehitlik adında bir köy oldu. Şehitlik ismi köy girişinde bulunan meçhul asker şehitliğinden gelmektedir. Köyün adı, 2009...

Şehitlik, Ardeşen, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Ardeşen, Rize, Asfalt
Şehitlik, Pazar
6 yıl önce

Şehitlik, Rize ilinin Pazar ilçesine bağlı bir köydür. Köyün adı, 1928 yılına tarihlenen Türk kayıtlarında Lazcada su böceği anlamına gelen Xaku, 2009...

Şehitlik, Pazar, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Asfalt, Elektrik
Kut Türk Şehitliği
3 yıl önce

Türk Şehitliği, Irak'ın Kut kentinde bulunan Türk şehitliği. Irak hükûmeti tarafından 1933 yılında hibe edilen arazi üzerinde bulunan şehitlikte, I. Dünya...

Kut Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı, Halil Kut, Kut
Edirnekapı Şehitliği
3 yıl önce

68″K 28°55′58.80″D / 41.0338°K 28.933°D / 41.0338; 28.933 Edirnekapı Şehitliği, İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde bulunan tarihi bir mezarlıktır. 1453...

Edirnekapı Å�ehitliği, Sakızağacı, I. Dünya Savaşı, Balkan Savaşı, Osmanlı-Rus Harbi, Balkan Harbi, 1926, 1971, Müslüman, Å�ehid, Bizans
Karaoğlanoğlu Şehitliği
6 yıl önce

Karaoğlanoğlu Şehitliği, Kıbrıs Harekâtı sonucunda ölen Türk Silahlı Kuvvetleri askerlerinin (subay, astsubay, erbaş ve erler) anısına Türkiye tarafından...