Kethüda seçimi
Şehir kethüdaları genellikle halkın ileri gelenleri anlamına gelen “ayan-ı vilayet” arasından seçilirdi. Çünkü XVI. asırdan itibaren Osmanlı şehirlerinde devlet ile reaya arasındaki ilişkiyi düzenleyenler “eşraf ve ayan diye nitelendiriliyordu. Bu kesime mensup olanlar zengin tüccarlar, esnafın yaşlı ve tecrübeli olanları, ulema, imam, hatip gibi tanınmış din adamları ile meşhur tarikat şeyhleri idi1. Devletin merkezden gönderdiği ferman ve hükümlerde mutasarrıf, mütesellim, kadı gibi görevlilerin yanı sıra ayan ve iş erlerine de hitap ediliyordu. Bunu pek çok sicil hükümlerinde ve ferman suretlerinde görebilmekteyiz. Ancak, Kanuni devrinden II. Mahmud zamanına kadar devam eden ve devlete hizmet eden ayanlar son zamanlarda kazandıkları güç ve imkanlarla devleti sıkıntıya sokmuşlar ve bunun neticesinde sık sık birtakım önlemlerin alınmasına sebep olmuşlardır.Görevleri
Şehir kethüdalarının başlıca görevleri, şehre uğrayan kamu görevlilerini, sefere çıkan veya eşkıya takibine giden askeri birlikleri, yolculuk yapan ya da göreve giden vali, mutasarrıf, mütesellim gibi devlet yöneticilerini ağırlamak ve konaklamalarını sağlamak ve bu işler için yapılan harcamaların defterini tutmaktı. Şehir kethüdasının başka bir görevi de devlete toplanan vergilerin edası ile ilgilenmektir. Vergilerin tevzi ve taksim edilmesi, mahallerde ekonomik duruma göre kimin, ne kadar vergi vereceği, kimin muaf olduğunun tespit edilmesi gibi görevleri de yapmakta idiler.Şehir kethüdasını, şehri ilgilendiren her konuda, özellikle devletle olan ilişkilerde reayanın bir temsilcisi olarak nitelendirebiliriz. Devlet işlerinin yürütülmesine yardımından dolayı askeri sınıf içine alınmıştır. Şehir kethüdası bir yandan devlet görevlisi niteliğini taşırken, bir yandan da şehirdeki üreticilerin ve ticaret erbabının lideri konumunda yer almaktadır.
Şehir kethüdaları, şehrin ileri gelenleri ve halkın münasip gördüğü kişiyi hükümete teklif etmeleriyle seçilirlerdi. Sancak beyi teklif edilen kişiyi merkeze arzeder ve halkın genel kabul gördüğü genellikle uygun bulunarak berat-ı hümayun gönderilirdi. Kanunsuz işlere başvuran veya zulüm yapan şehir kethüdası, halkın sancak beyine şikayeti doğrultusunda değiştirilebiliyordu.
Şehir kethüdalarının görev süreleri belli bir kayda bağlanmadığı görülmektedir. Göreve atanmalarında, halkın seçimi ve memnuniyeti esas olduğundan herhangi bir yolsuzluk ve vefat durumu haricinde görevde kaldıklarını söylenebilir.