1930`lu yılların Şangay kentini kontrolünde tutan, komünist karşıtı eylemlere destek veren, parayı afyon ve kadın ticaretinden sağlayan bir mafya babası, Tang. Elindeki en değerli parça, meraklısının Gong Li tarafından oynandığını hemen anlayacağı ve kentin en güzel şarkıcı fahişesi olan Jewels`dır. Japonların Çin yönetimi üzerindeki etkisi ve yeraltı piyasasındaki gelişmeler sonucunda, tüm dengeler İki Numara adıyla bilinen mafya babasının istediği biçimde değişir. Jewels gizlice İki Numara`nın metresi olur ve birlikte Tang`a ölümcül bir tuzak kurmaya karar verirler. Ancak başaramazlar ve Jewels Tang tarafından sürgüne gönderilir. Öldürüleceğini düşünen Jewels kurtuluşun yolunun çekici kadınlığından geçtiğini düşünür. Haklı çıkar ve finali kendi kurallarıyla oynamaya karara verir.
Öyküden de anlaşılacağı gibi sertlik ve şiddet üzerine kurulu bir mafya filmi değildir Şangay Üçlüsü. Yasadışı güçlerin kontrol ettiği bir toplumda kendine yaşam alanı bulmaya çalışan ve gösterişli yaşamını kısıtlanan özgürlüğüne borçlu bir kadının yaşamından bir kesittir sunulan. Yimou ilk kez karaktere öznel bir bakış açısı kullanmakta ve öyküsünü zamanın yontusunda netliğini ve doğaldır ki saf gerçekliğini yitiren bir belleğin bakış açısından aktarmaktadır.
Yimou`nun Çin`in egzotik dünyasını yansıtma konusunda duyarlı biri olduğu bilinir. Bu, orada yaşamak, orada üretmek ve orada varolmak isteğinin somut bir kanıtıdır. Belki de çok da bilinçli ve kontrol altında gerçekleştirilen bir eylem değildir bu ve öykülerin içine denetimsizce sızıverir. Ancak dengede durması gereken bu duyarlılık Shanghai Üçlüsü`nde olduğu gibi fazlaca ön plana çıktığı için rahatsızlık uyandırabilir.