Akkad yönetiminden ve peşi sıra gelen kısa dönemli Guti egemenliği ardından, Mezopotamya`nın lider siyasi gücü konumuna gelmiştir. İsin, Larsa ve Eşnunna kentlerini yönetimi altına almıştır.
Tarihi
Akkadların yönetiminin zayıflamasıyla, III. Ur Hanedanı yükselişe geçmiştir. Son Akkad kralı, Şar-kali-şarri, ile ilk III. Ur kralı, Ur-Nammu, arasındaki döneme dair pek bir kayıta rastlanmamıştır ve bu nedenle de çok az şey bilinmektedir. III. Ur Hanedanının yükselişini çevreleyen etkenler de tam olarak bilinmemektedir. Bu konularda tarihçilerin farklı teorileri olmuştur.Bunlardan bir tanesi Ur-Nammu`nın hanedanı kurduğu yönündedir. Bu düşünceye göre Uru-Nammu Uruk kralı Utu-khegal`in yerini almıştır ki Utu-khegal de kendinden önceki Guti kralı Tirigan`ı makamından etmiş, yerine geçmiştir. Sümer kral listesi, her ne kadar tarihi bir kaynak olarak temel alınmasa da, Utu-khegal`in yedi yıl boyunca iktidarda olduğunu gösterir. III. Ur`un yükselişine dair genel kabul görmüş ve gelenekselleşmiş kuram budur. Fakat diğer arkeolojik ve belgesel bulgular bu duruma yeni açılar getirmiştir.
Önem kazanmaya başlamış bir başka teoriye göre ise Utu-khegal Uruk`u yönetirken Ur-Nammu onun valisiydi. Ur`da Uru-Nammu`nın hayatını konu alan ve bu detayı barındıran iki dikilitaş (stela) bulunmuştur. Diğer teori ile kaynaştırarak bazı akademisyenler Ur-Nammu`nun bir ayaklanma ile Utu-khegal`i tahttan indirdiği ve yönetimi ele geçirdiği teorisini sunmuşlardır. Bunların dışında da çeşitli teoriler mevcuttur.
Assurologlar bu dönemin bir kronolojisini çıkartmak için birçok komplike metod kullanmaktadırlar, yine de tartışmalı noktalar bulunmaktadır. Genel olarak akademisyenler geleneksel ve düşük kronoloji. Bunlar şöyledir:
``Geleneksel``
``Düşük``
``Bu tarihlerin hepsi MÖ`dir``.
Dönemlerinin sonu yoğun göçler ve çevre toplulukların saldırıları ile gelmiş ve yönetimleri zayıflamıştır. III. Ur Hanedanı MÖ 2004 yılında Elam işgali sonucu düşerken, Babil de Amurruların etkisi altında kalmıştır. Ur Hanedanının yönetiminin sonu aynı zamanda Sümerlerin Mezopotamya`daki yönetimlerinin sonu demektir. Daha sonra Sümer kökenli olmayan kavim ve sülaleler egemen olmuşlardır. Yine de bu dönem kültürel, dini ve mimari açıdan medeni gelişimi büyük oranda etkilemiştir.
III. Ur Hanedanının kurucusu olarak bilinen kral Ur-Nammu aynı zamanda dünyanın bilinen ilk kanun koyucusudur. Akadların ``tüm Mezopotamyayı`` yönetme düşüncesinin takipçilerinden olan Ur-Nammu kendisine unvan olarak `Sümer ve Akad ülkelerinin kralı`nı uygun görmüştü. Ayrıca Ur`daki büyük zigguratı da o yaptırmıştır.
Hanedanın bir diğer önemli kralı da, Ur-Nammu`dan sonraki kral Şulgi`dir. Dünyanın bilinen ilk kanunnamelerinin ona ait olabileceği kanısı mevcuttur. Döneminin en büyük kralı olan Şulgi imparatorluğun yönetimsel işlemlerinde standartlaşma ve merkezileşme için çeşitli adımlar atmasının yanı sıra, vergi sistemi, ulusal takvim ve arşivsel belgeleme ona atfedilir.
Akad kralı Naram-Sin gibi Şugal da tanrılaştırılmıştır. Daha ölmeden tanrılaştırılan ve takdis edilen Şugal`ın adına tapınaklar yapılmıştır. Ayrıca adına Sümerce ilahiler de yazılmıştır.
Kültür
Döneme ``Sümer Rönesansı`` denilse de III. Ur Hanedanı kendilerinden önceki Akad kültürünü yadsımamışlardır. Her ne kadar bu dönemde Sümer dili ve edebiyatı gelişse ve tekrar dirilse de, Akad kültürü ve geleneği unutulmamış hatta Ur kralları Akad Hanedanı ile olan ilişkilerini vurgulamıştırlar. Her ne kadar kültürel atmosfer Sümer egemenliğine geçmiş olsa da her yerde Akad kültürünün unsurlarını görmek mümkündü. Önemli bir nokta da Akadların egemen olduğu dönemde Sümer kültürünün tamamen ortadan kalkmamış aksine Akad kültürü ile karışmış olduğu idi. Bu nedenle III. Ur Hanedanı ile birlikte tekrar dirilse bile Sümer kültürü, Akad kültürünü özümsemişti.Görünüşe göre kraliyet ailesinin tüm üyelerinin isimleri Akadcadır. Ayrıca bu dönemde kurulan yeni kasabalara da Akadca isimler verildiği görülmektedir. Kültürel olarak hiç kuşkusuz dönemin en çarpıcı unsuru zigguratlardır, özellikle de Ur`daki büyük ziggurat. Bu dönemin mimari ve kültürel açıdan getirdiği yenilikler, her ne kadar daha sonraları Sümerler egemen olmasa da, gelecek kültürleri büyük oranda etkilemiştir. Ayrıca bu dönemin kültürünün Sümer temelli ve Akad etkisinde olmasının yanı sıra, günlük yaşama dair kültürel unsurlarda bölgenin aldığı yoğun göçün izleri, kültürel çeşitliliğin varlığı ile rahatlıkla gözlenebilir.
Edebiyat
III. Ur döneminde büyük oranlarda Sümerce metinler üretilmiş olsa da, `diriliş` sözcüğü bu dönemi tanımlamak için doğru sözcük olamaz; zira daha önce olmuş herhangi bir düşüş dönemine dair arkeolojik bulgular yoktur. Bu nedenle bu dönemde Sümer edebiyatının ``büyük oranda geliştiğini`` söylemek daha doğru olur. Semitik Akad dili yaygınca konuşulan dil olmuşsa da, edebiyat ve idari evrak hala Sümer dilinin egemenliğindeydi. Devlet görevlilileri sadece Sümer edebiyatı kullanan özel okullarda yazmayı öğrenirlerdi.Bazı akademisyenler Uruk Gılgamış Destanı`nın, klasik Sümer(ce) biçiminin bu dönemde yazıldığına inanır. III. Ur Hanedanı zaten ailesel ilişkileri olduğunu iddia ederek erken dönem Uruk krallarıyla aralarında bağ kurmuşlardır. Örneğin, III. Ur kralları, Gılgamış`ın ilahi ebeveynleri Ninsun ve Lugalbanda`nın kendilerinin olduğunu iddia etmişlerdir.
Bu dönemden bir başka metin, "Urnammu`nun Ölümü" olarak anılır ve ahirette (yer altı dünyasında) geçen, Ur-Nammu`nun `erkek kardeşi Gılgamış`ı` hediyeler yağmuruna tuttuğu bir sahneyi içerir.
Siyasi Örgütlenme
III. Ur krallarının egemenliği altındaki topraklar illere ayrılırdı ve her il bir vali tarafından yönetilirdi. Bu valilerin her birine ``ensi`` denirdi. Bazı karışık bölgelerde askeri kumandanlar yönetimde daha fazla güç sahibiydi.Her ilin, il vergilerini toplayıp başkente gönderen bir merkezi bulunurdu. Vergiler çeşitli yollarla ödenebilirdi: ekinler, çiftlik hayvanları veya arazi gibi.
Göz At
Linkler
Kaynakça
- 25 Nisan 2006 tarihli İngilizce Vikipedi Üçüncü Ur Hanedanı maddesi
- Kemalettin Köroğlu, ``Tarih Öncesinden Perslere Kadar Mezopotamya``, s.21, Toplumsal Tarih (dergisi), sayı:149, Mayıs 2006.