Özal Suikastı, 1988 yılında dönemin Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olan Turgut Özal'a yönelik düzenlenen ve Özal'ın yaralı olarak kurtulduğu suikast.
Olay
Olay 18 Haziran 1988 günü Anavatan Partisi'nin olağan genel kongresi yapıldığı sırada gerçekleşmiştir. Özal konuşma yapmak için kürsüye çıktıktan kısa bir süre sonra saat 12:18'de Kartal Demirağ adlı bir saldırgan tarafından iki kez ateş edilmiş ve kurşun Özal'ın önünde bulunan mikrofonun ayağında sekip sağ el başparmağını yaralamıştır. Özal bunun ardından yaralı halde kürsüden şu sözleri sarfetmiştir. "Bilhassa belirtmek istiyorum; Allah'ın verdiği ömrü, O'nun isteğinden başka alacak yoktur, biz de O'na teslim olmuşuzdur" Suikastçı Kartal Demirağ Özal'a ateş ettikten sonra kaçmaya çalışmış ancak başbakanın korumalarından birinin açtığı ateşle yaralanması sonucu yakalanmıştır. Önce idama mahkum edilen Demirağ'ın cezası 27 Ocak 1989'da 20 yıl hapis cezasına çevrilmiştir. Demirağ 4 yıl hapis yattıktan sonra Turgut Özal tarafından 1992 yılında affedilmiştir.
İddialar
Anavatan Partisi milletvekillerinden emekli askeri savcı Faik Tarımcıoğlu suikast sırasında salonda makineli tüfekli bir kişinin daha olduğunu ve o esnada yaşanan kargaşadan yararlanıp kaçmayı başardığını fark etmiştir. Sonradan Kartal Demirağ'ın suikastta kullandığı silahın yalnızca iki kez ateş edilebilen bir silah olduğu, şarjöründeki yayda bulunan bir mekanizmanın silahın üçüncü kez ateş etmesini önlediği de tespit edilmiştir. Bu durum makineli tüfekli kişinin suikast sonrasında Kartal Demirağ'ı konuşmaması için öldürmeyi planladığı ve Demirağ'a kendisini korumasına fırsat vermemek için bu silahın verildiği şeklinde yorumlanmıştır.Ayrıca kardeşi Korkut Özal'a göre Özal'ın kendisine yönelik suikast girişimini soruşturmuş ve arkasındaki gücün ne olduğu konusunda bir noktaya kadar gelmiştir. Ancak gerçeği anlayınca "Madem öyleyse, kalsın..." diyerek suikastın üzerine daha fazla gidememiştir. Korkut Özal kardeşinin kendisine olayın arkasındaki örgütün ne olduğunu söylediği ancak verdiği bu sırrı ağabeyinin müsade etmediği için açıklayamayacağını söylemektedir. Özal Suikastının soruşturulmasına dönemin Milli Güvenlik Kurulu genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu'nun engel olduğu yönünde iddialar da vardır. Özal Emlakbank'ı dolandırmakla suçlanan Afyonlu işadamı Kemal Horzum'dan kuşkulanmıştır. Banka bünyesinde Horzum'u soruşturan komisyona, suikast işiyle de ilgilenmelerini istemiş. Komisyon üyeleri suikastçı Kartal Demirağ'ın ve Horzum'un memleketi olan Afyon'a gitmiştir. Orada ne bulduklarını komisyon üyelerinden Uğur Tönük, daha sonra TBMM'de kurulan Horzum Araştırma Komisyonu'na şu sözlerle anlatmıştır: "Afyon Dazkırı'da 1974-77 seneleri arasında Ege'de meydana gelen sol hareketleri önlemek için bir kontrgerilla teşkilatı kurulduğunu, Kartal Demirağ'ın da bu teşkilatın yetişmiş bir elemanı olduğunu tespit ettik." Komisyon soruşturmayı derinleştirdi ve Özal'ı vuran silahı suikastçı Demirağ'a Kongre salonunda polislerin verdiği yönünde duyumlar aldı. Afyon'daki teşkilatın üzerine gidilmesine karar verildi. Komisyon üyesi Uğur Tönük'e sözlerine göre kendisi bu sıralarda, Ortaköy'de bir villaya davet edildi. MİT görevlisi olduklarını düşündüğü üç görevli kendisine "Bu tahkikatı kesin" dedi ve Sabri Yirmibeşoğlu'nun adını vererek "Paşa kararınızı bekliyor" dediler. Bir süre sonra Tönük soruşturmadan çekildi. Uğur Tönük bu olayı o dönem yalnızca Turgut Özal ile paylaştığını söylemiştir. Yirmibeşoğlu bir yıl sonra Cumhurbaşkanı Özal tarafından emekliye sevkedildi. Ayrıca bakınız * Bülent Ecevit'e yapılan suikast girişimleri
Dış bağlantılar
* Suikast görüntüleri Kaynaklar
Vikipedi