Çavusin`deki Vaftizci Yahya adina yapilan kilise bölgeye hakim bir yerdedir. Muhtemelen V. yüzyilda yapilmis -boyanmis- oldugundan bölgenin en eski kilisesidir. Kapadokya`da pek görülmeyen genis avlusu son yillarda kayalarin kopmasi sonucu yikilmistir.
Eski Çavusin vadisindeki harabeler, hiristiyan dervislerinin ve topluluklarinin yasadigi yerlerdi. Çavusin`in hemen yanindaki Güllüdere`de bes kilise bulunmaktadir. Vadinin yakinindaki Haçli Kilise ayni zamanda müslüman Araplarin akinlarina karsi savunma amaçli olarak da kullanilmistir.
Roma Dönemi (MS.17- 395)
Çavuşin`in Roma tarihi, MS 56 yılında Hıristiyanlığın bölgede yayılmaya başlaması başlar. Bu döneme kadar tamamen tüf kayalardan oluşan bölge; çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan bölge insanları tarafından hiç kullanılmamış. Ancak M.S. 56 yılından itibaren bölgede Hıristiyanlığı yaymaya çalışan misyonerlerin (keşişlerin) Roma askerlerinden kaçmak için bulundukları bölgeleri terk edip Çavuşin civarında bulunan peribacalarının içine saklanmak amaçlı evcikler kazarak tehlike anında bu bölgeye gelerek saklanırlardı. Böylece Çavuşin ve civarında yaşam başlar. Bu keşişler bölgede bulunduğu müddetçe de Kapadokya halkının Hıristiyanlaşması süratle devam eder. Bunu duyan Roma devleti Hıristiyanlaşan halkın üzerinde baskı kurmaya başlar bu baskıdan usanan (korkan) halkın bir çoğu keşişlerin yaptığı gibi, zengin topraklar üzerinde bulunan köylerini (evlerini) terk ederek vadi içlerine gelip saklanmak amaçlı evcikler kazarak yaşamlarını burada devam ettirirler. Bu evciklerde prensip olarak dar bir kapı girişi olur burası da içerden açılıp kapanan yuvarlak değirmen taşı şeklindeki kapılarla korunur. Evin içerisinde erzak depoları, su depoları veya su sarnıçları bulunur. Roma askerlerinden saklanan bu halk bazen uzun süreli evlerinden çıkmadan yaşamak zorunda kaldıklarından yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını önceden hazırladıkları erzak depolarından ve su sarnıçlarından karşılamışlardır.Ayrıca ibadet içinde yine evlerinin içine küçük şapeller kazarak ibadetlerini burada yapmışlardır.
Bu verimsiz topraklar üzerinde yaşamaya çalışan Hıristiyan topluluk, toprağın verimini artırmak için her ne kadar ahır gübresi kullandılarsa da yeterli olmadığından yine kaya yamaçları içerisine güvercin evleri (Güvercinlikler) kazarak güvercin gübresinden de önemli bir şekilde yararlanmışlardır.
Bizans Dönemi (397-1071)
Çavuşin`de bizans tarihi, Anadolu Bizans tarihi ile birlikte 4.yy. da, Büyük Roma İmparatorluğunun Doğu ve batı Roma olmak üzere ikiye bölünmesiyle başlar. Anadolu topraklarına hakim olan Doğu Roma İmparatorluğu, tarih boyunca karşımıza Bizans İmparatorluğu olarak çıkmaktadır. Bizans imparatorluğunun Hıristiyanlık dinini benimseyip resmi din olarak tanıması ile (MS. 334), Anadolu`nun her yerinde olduğu gibi, Çavuşin (Kapadokya) Hıristiyanları da bu zamana kadar gizledikleri dinlerini açıkça söylemeye başlarlar. Ancak bu zamanda Anadolu`nun her köşesinde yüzlerce İncil bulunmaktadır. Bunun üzerine Bizans imparatorluğu, bir dinde yüzlerce değişik kitap (İncil) olmayacağını düşünerek, İznik`te bir dini konsil toplamaya ve İncillerin içinden en gerçeğini seçmeye karar verir. Bunun için her bölgeden tanınmış din adamları (papazlar) bu toplantıya davet edilir. Kapadokya bölgesinden Nissalı (Kırşehir taraflarında) Greguar ile Nasianus`lu (Nevşehir-Niğde taraflarında) Gregori gönderilir. Bu dini toplantı neticesinde kapadokya`lı papazların görüşleri (teklifleri) kabul görür. Diğer incillerin tamamı imha edilir. Kapadokya ve bu iki papaz, hıristiyan aleminde saygın bir yere gelir. çünkü, Kapadokya`nın kullandığı kitap (İncil) hıristiyan aleminin kitabı olmuştur. Bunun üzerine Kapadokya bölgesine büyük bir nüfus akımı olur . Bir müddet sonra Kapadokya nüfusunun artması ile birlikte, gruplar arasında arazi yüzünden çatışmalar başlar. Bu çatışmaları önlemek için, Nissa`lı Greguar ile Nasianus`lu Gregori`nin önderliğinde Kapadokya bölgesinde Manastır hayatına geçilir. Kilisenin önderliğindeki ortak yaşamda insanlar beraber çalışır, beraber ibadet eder ve beraber istirahata çekilirlerdi.Manastır hayatının başlamasıyla birlikte Kapadokya`nın ilk geniş hacimli kilisesi olan Vaftizci YAHYA kilisesi (Çavuşin),Göreme ve Uçhisar köylerinden görünebilecek şekilde yapılmıştır.Yapılış tarihi bir rivayete göre 5 yy., bir rivayete göre de 6. veya 7 yy. olarak söylenir. Daha sonra Çavuşin ve vadilerine irili ufaklı birçok kilise ve manastır yapılmıştır.
Bunların en önemlileri;
Eski köyde;
- Vaftizci Yahya kilisesi, 5 yy.
- Köy girişinde yine yüksek bir yamaca yapılan;
- Çavuşin kilisesi 9 yy. ;
Güllüdere vadisinde;
- Üç haçlı kilise 7 yy. freskleri 10 yy. ;
- Aziz Jean kilisesi 9 yy. ;
Kızılçukur vadisinde;
- Haçlı kilise 7 yy, Freskler 11. yy.;
- Azize Meryem kilisesi 9 yy. başları ;
- Kolonlu kilise 11 yy. ;
- Cemalların kilise 11 yy. 7 yy. kilisesi yıkıldıktan sonra yapılmış.
Meskendir Vadisinde ;
- Üzümlü kilise 9 yy.
- Saklı kilise 9 yy.
- Gıdıların kilise 9 yy.
Zindan önü vadisinde;
- Aziz Paul kilisesi
Ayrıca bu vadilerde irili ufaklı onlarca şapel ve manastır bulunmaktadır. 8.yy. da Göreme ve Çavuşin Vadileri din eğitiminde önemli merkezler haline dönüştürülür. Buralarda açılan Rahip ve Rahibeler okullarından mezun olanlar önce batıya oradan da Avrupa`ya gönderilirler. Bu da bize Çavuşin ve Vadilerinin Bizans döneminde önemli bir yerleşim ve din eğitim merkezi olduğunu göstermektedir.
Selçuklu Dönemi (1071-1299)
Selçuklu Türk`lerinin 1071 yılında Malazgirt Ovası`nda Bizans İmparatoru Diogenes`i yenilgiye uğratarak Anadolu topraklarına ismini yazdırır. 1080 yılında Süleyman Şah Konya`yı başkent yaparak Anadolu Selçuklu Devletini kurar. 1082 yılında Kayseri ve civarı (Kapadokya) Türklerin eline geçer. Fethedilen yerlerde bir çok Kervansaray, Medrese, Cami ve Türbeler inşa edilir. Türklerin Anadolu`ya hakimiyeti ile birlikte çeşitli şehirlere kurulmuş Piskoposluk merkezleri Konstantinopolis`e (İstanbul) taşınır. Bununla birlikte Hıristiyanlık için çok önemli bölge olan Kapadokya, popülaritesini kaybeder. Kapadokya`da kurulu din okullarının ve manastır hayatının son bulması ile Kapadokya Hıristiyanlarının çoğu bölgeyi terk eder. Kalanlar ise toplu olarak köylerde yaşamaya başlarlar ve ibadet edebilecekleri sayıdaki Kiliselerini kullanırlar. Daha sonra bölgeye gelen Türklerde hıristiyanların oturduğu köylerdeki boş evlere yerleşerek ortak bir yaşam sürdürürler.Her ne kadar farklı bir dine sahip olsalar da, hiçbir zaman Anadolu`da yaşayan Hıristiyanlar Selçuklu Türkleri tarafından tehdit veya baskı altında bırakılmamışlardır. 13.yy.da orta Anadolu`ya gelen Mevlana ve Hacı Bektaşi Veli gibi ünlü Türk düşünürlerininde katkıları ile bu iki farklı din mensubu insanlar büyük bir uyum ve dostluk içinde yaşamışlardır. Buna en iyi örnek, Çavuşin köyünde bulunan Vaftizci Yahya Kilise`sine 20 m. Uzaklıktaki 13.yy.da yapılan Selçuklu dönemine ait camidir. Buna benzer örnekleri Kapadokya köylerinde sıkça görmek mümkündür. Hatta ve hatta yine Selçuklu dönemine ait kiliseleride görebiliriz.
Bu da bize, Cumhuriyet döneminde yaşanan mübadeleye (1924) kadar, gerek müslüman Türklerin, gerekse hıristiyanların hem dostluk, hem de dayanışma içinde Anadolu topraklarını paylaştıklarına dair çok önemli bir kanıttır.
Doğal Güzellikleri
Milyonlarca (60 veya 40 milyon) yıl önce yer küredeki hareketlenmelerden dolayı Anadolu yarım adası deniz tabanından su üzerine çıkmıştır. Bugünkü Kapadokya diye adlandırdığımız bölge de ise deniz suyuyla dolu bir göl oluşmuştur. Bu göl, çevresindeki volkanların milyonlarca yıl süren patlaması neticesinde volkanik lav ve küllerle dolmuştur, gölde bulunan deniz suyu ise buharlaşma yolu ile bu zaman içerisinde kaybolmuştur.Volkanların her patlamasında küller ve lavlar göl içerisinde birbirinden farklı şekillerde ve yapıda katmanlar oluşturmuştur. Daha sonrada bu göl yatağının erozyanla aşınmasıyla bugün vadi diye adlandırdığımız derin yamaçlar meydana gelmiştir. Bu aşınmalar sırasında sert tabakalar belirgin bir şekilde erozyona karşı daha dayanıklı olduğundan bugün Peri Bacası diye adlandırdığımız şekiller meydana gelmiştir.
Güllüdere ve Kızılçukur
Volkanların bundan milyonlarca yıl önce patlamasıyla, birbirinden farklı sertliklerde tüflerden meydana gelen kayaların rüzgar ve yağmur aracılığı ile aşınmasının sonucunda biçim alan bu doğa güzelliklerini biraz inceleyelim.Söylediğimiz gibi bundan 40-20 milyon yıl öncesinden başlarsak Kapadokya bölgesinde deniz suyundan oluşan bir gül mevcuttu. Bölgede bulunan Erciyes (3400) ve Hasan (2900) dağlarının birbirinden farklı zamanlarda ve farklı yoğunluklarda patlaması sonucu ile bölgede bulunan gölü sıcaklığının etkisi ile kurutarak gölün bulunduğu alanda lavlara yer açmıştır. Daha sonra doğanında (yağmurların ve rüzgarların) yardımı ile bölgede bulunan yumuşak tabakanın aşınmasına neden olmuştur. Aşınan yumuşak tabakaların yerini ise şu an "Vadi" olarak adlandırdığımız derin çukurlar almıştır. Zaman içerisinde insan gücününde etkisi ile mimari özellik taşıyan kayadan oyma evler, Kiliseler ve Manastırlar inşa edilmiştir. Volkanik kayaların çok sert olmaması nedeni ile tercih edilmektedir. Rüzgarların ve yağmurun vermiş olduğu doğal biçim ile insanların yerleşmek için yaptıkları mekanlar bütünleşerek, şu an hiç bir yerde rastlayamayacağımız doğal bir güzellik sunmaktadır.
Yüksek yerlerden inen yağmur suları yatay kayaları değişik bir şekilde biçimlendirmişdir. Söz konusu biçimler birbrinden farklı güzellik sergilemektedir. Bu doğa güzelliklerine verilebilecek en güzel örnek ise Kızılçukur ve Güllüdere vadileridir.
Kızılçukur ve Güllüdere Vadilerinde şu an çok sayıda Kilise, Manastır ve barınma yerleri mevcuttur. Bunun bir çok nedeni vardır. Bunlardan en önemlisi volkanik kayalıkların içerisinde barınmak, bölgede yaşamış olan insanlar için en önemlisi idi. Bunun yanı sıra bu barınaklar volkanik oluşumlar sayesinde hem sıcağı hem soğuğu muhafaza etmektediler, yani yazın içerisi serin, kışın ise ılık olmaktadır. Hem barınmak hemde yetiştirilen bitkilerin muhafaza edilebilmesi için çok elverişlidir.
Vadi içerisinede şu an artık kullanılmayan çok sayıda Güvercinlik bulunmaktadır. Üzüm bahçeleri ve kayısılıklar vardır. Birbirinden farklı dönemlerde inşa edilmiş Kilise ve Manastırları da görmek mümkündür.