Ziya Osman Saba İstanbul'da ölmüş (1957) ve çok sevdiği Eyüpsultan'da toprağa verilmiştir.
Yazın Yaşamı
Yazın dünyasına girişini Saba, şöyle anlatmaktadır: "Daha pek küçük yaşlarda bu mektebin (Galatasaray - A. O.) İlk sınıflarında mensur şiirler yazdım. İlk vezinli kafiyeli şiirin 6 Kanunisani 1927 tarihli "Servet-i Fünun'da ve sadece 'Ziya' imzasıyla çıktı. Başlığı 'Sönen Gözler' di. Bu imza sonra Ziya Osman Saba oldu". Saba, yazdığ ilk yazının ise, annesinin ölümü üzerine yazdığı bir metin olduğunu söylemekte, ikinci yazısının da yine babasıyla birlikte annesinin mezarını ziyaret edişlerinin izlenimlerini içeren bir nesir olduğunu belirtmektedir. Saba, bu ilk deneyleriyle ilgili olarak şunları söylemektedir: "Bu nesirleri ve daha sonra yazdıklarımı siyah kaplı bir deftere geçirmiş, ilk sahifeye kırmızı - mavi, kalemle, doğan mı batan mı olduğunu anlaşılmayan bir güneş resmi yapmış ve korkunç bir arapça hatası da işleyerek en başa, eserime verdiğim adı yazmıştım: Hissiyatlarım.Ziya Osman Saba, Galatasaray Lisesi'nde, "kendi sözleriyle teneffüslerde hep kitap okuyan zayıf bir çocuk olan" Yaşar Nabi (Nayır) ile tanınmış ve Sabri Esat (Siyavuşgil), Cevdet Kudret, Vasfi Mahir (Kocatürk), Muammer Lütfi ve Kenan Hulusi (Koray) ile bir grup oluşturarak Yedi Meşale adlı ortak bir kitap çıkarmıştır (1920). Daha sonra kitabın gördüğü ilgi üzerine Yusuf Ziya (Ortaç) onları aynı adla bir dergi çıkarmaya teşvik etmiş ve parasal destek sağlamıştır. Ancak, dergi ancak sekiz sayı çıkabilmiştir. Meşale'nin kapanmasından sonra Milliyet'in edebiyat sayfası ile İçtihat dergisinde yazmaya başlayan Saba Yaşar Nabi'nin Varlık'ı çıkarmaya başlamasından sonra bu dergide yazmış, Ağaç (1936), Yücel (1938), Servet-i Fünun (1944) gibi dergilerde de görünmüştür. Saba, Galatasaray'ı bitirmesine üç yıl kala sınıfta kalmış ve bir alt sınıftan gelen Cahit Sıtkı (Tarancı) ile tanışmıştır. Bu tanışmadan Türk yazınında ender raslanan dostluklardan biri doğmuştur.
Yapıtları
Şiir:Sebil ve Güvercinler (1943), Geçen Zaman (1947 - Sebil ve Güvercinler'le birlikte), Nefes Almak (1957).
Öykü:
Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi (1952),Değişen İstanbul (1959), Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi - Değişen İstanbul (1992).
EKMEK
Çocukluğumdan beri mübarek,
Yere düşse, öpüp başıma koyduğum,
Uğrunda mektep mektep okuduğum,
Senin için önümü ilikleyip eğildiğim;
Sen, evimin nafakası, çocuğumun rızkı,
Günden güne daha aziz bildiğim...
Senin için kadın, erkek,
Taş taşıyarak, dikiş dikerek...
Kara toprağı iki büklüm, süren.
Verem: Öksüren...
El açıp dilenmek,
Bir lokma için ekmek.