Yaşname
Kısaca: Yaşname her yaşın durumuna göre, insan hayatını konu edinen şiir. Vücudname. Yaşnameler konuyu ele alışlarına göre çeşitlilik gösterirler. Bir kısmı insanı hazret-i adem'le ele alıp, yaşlara göre meseleleri işlerken bir kısmı, doğrudan doğruya insanın anne-baba ilişkisi neticesinde, ana rahmindeki halinden ölünceye kadar geçecek bütün bir ömrü ele alır. Bazı yaşnamelerde yirmi beş, otuz yaşlarına kadar her sene ayrı ayrı ele alınırken, otuzdan sonraki yaşlar beş veya on sene atlamalı olar ...devamı ☟
İslami edebiyat içinde görülegelen yaşnamelere Türk Edebiyatında 11. yüzyıldan itibaren rastlanır ve ilk örneği Kutadgu Bilig'de görülür.
Ömür destanı, yaş destanı, yaş türküsü, hayatname ve vücudname de denilen yaşnameler şekil olarak ekseriya dörtlüklerle yazıldıkları gibi, mesnevi tarzında yazılanlar da vardır. Bu türün bir başka hususiyeti de yazanın bilgi ve görgüsü yanında yaşadığı yerin tesirini taşımış olmasıdır. Bunda şairler geçmişte yaşayan uzun ömürlü kimseleri ele alırlar. Hazret-i Nuh gibi bin yıl yaşayanların yanında yine ömrü adem ve Şit peygamberler gibi beş yüz senenin üstünde olanları da örnek vererek insan sonunun neticede ölüm olduğunu, ömür merdiveninde önceleri çıkılırken sonraları belirli bir yaşta iniş başladığını, ancak yapılan iyiliklerin kaybolmayacağını anlatırlar. Bu bakımdan yaşnameler gerçekte nasihat türünden manzumelerdir. Bilmece şeklinde kısa olanlarının yanında, Ahmed Yesevi'de görüldüğü gibi, 25, 30 bend olanları da vardır.
Yaşnameler, genellikle umumi insan ömrünü işlerler. Ancak kadın-kız ömrüyle ilgili olanlarının yanında, şairin hayatına yer veren, hatta insan ömrünü mevsimlere benzeterek ele alanları da vardır.
Edebiyatımızda bu tür daha çok halk şairleri tarafından yazılmıştır. Ahmed Yesevi, Yunus, Pir Sultan Abdal gibi tekke şairlerinin yanısıra Karacaoğlan, aşık Ömer gibi aşık edebiyatı şairleri de yaşname söylemişlerdir. Günümüzde ise halk şairleri bu geleneği devam ettirmektedirler.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Bu konuda henüz görüş yok.