Yaşar Kemal

Kısaca: Asıl adı Kemal Sadık Göğçeli olan Yaşar Kemal Kadirli Cumhuriyet İlkokulu’ndan sonra girdiği Adana Birinci Ortaokulu’ndaki öğrenimini son sınıftayken bırakan Yaşar Kemal inşaatlarda denetçilik, çiftlik katipliği, pirinç tarlalarında bekçilik, batoz ırgatlığı, arzuhalcilik gibi işlerde çalıştı. Bu yıllarda, roman ve öykülerinde işleyeceği yaşamı ve sorunları gözlemlerken, bir yandan da kendisini yetiştirdi. ...devamı ☟

Asıl adı Kemal Sadık Göğçeli olan Yaşar Kemal Kadirli Cumhuriyet İlkokulu’ndan sonra girdiği Adana Birinci Ortaokulu’ndaki öğrenimini son sınıftayken bırakan Yaşar Kemal inşaatlarda denetçilik, çiftlik katipliği, pirinç tarlalarında bekçilik, batoz ırgatlığı, arzuhalcilik gibi işlerde çalıştı. Bu yıllarda, roman ve öykülerinde işleyeceği yaşamı ve sorunları gözlemlerken, bir yandan da kendisini yetiştirdi. İstanbul’a geldikten sonra(1951) uzun bir süre Cumhuriyet Gazetesinde yurt haberleri servisinde çalıştı. Daha sonra serbest yazarlığa başladı. Ant dergisinin (1967-1971) kurucuları arasına katıldı. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşunda görev aldı, bu sendikanın genel başkanlığını yaptı (1974-1975).

Sanat yaşamına koşma biçiminde şiirlerle başlayan Yaşar Kemal’in ilk şiiri, Adana Halkevi’nin Görüşler adlı dergisinde yayımlanan “Seyhan”dır(1939). Yaşar Kemal folklorla ilgilenerek çeşitli derlemeler ve araştırmalar yaptı. Bunlardan Çifte Çapa Manileri, aynı dergide yayımlandı(1942). Ağıtlar adlı derlemesi de Adana Halkevi’nce bastırıldı. Bu yıllarda Ülkü (1942), Kovan (1943), millet (1943), Beşpınar (1943) gibi dergilerde yayımlanan şiirlerde asıl adını kullandı. Cumhuriyet Gazetesine girdikten sonra, bu gazetesine girdikten sonra bu gazetede Yaşar Kemal adıyla yayımlanan röportajlarıyla ünlendi:Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün röportajıyla Gazeteciler Cemiyetinin verdiği ilk röportaj ödülünü aldı (1955). Bu arada öyküye yönelerek Sarı Sıcak adıyla kitaplaşan öykülerini yazdı (1952). İnce Memed 1 (1955) kendisine Varlık Roman Armağanı’nı kazandırarak ününü yaygınlaştırdı. yurt içinde kendi oyunlaştırdığı Teneke ile 1966’da İlhan İskender ve Ankara Sanatseverler Derneği ödüllerini aldı; 1984’te TÜYAP Edebiyat Halk Ödülü’nü , 1985’te Sedat Simavi Vakfı Ödülünü kazandı. 1992’de Kültür Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü ve TÜYAP Onur Ödülü’nü aldı. 1993’te Pariste oluşturulan Dünya Kültürleri Akademisi’nin kurucu üyeliğine seçildi. Yapıtları yabancı dillere en çok çevrilen Türk yazarları arasında yer alan Yaşar Kemal'’n Yer Demir Gök Bakır romanı Fransız Eleştirmenler Birliğince 1977 yılının en iyi yabancı romanı seçildi. Yerin Öte Yüzü üçlemesi (Orta Direk, Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu) Fransa’da yılın en iyi kitabı ödülünü aldı. Yaşar Kemal 1982’de gene aynı ülkede Uluslar arası Del Duca Ödülü, 1984’te Legion d’honneur nişanı verildi. Çeşitli kuruluşlarca Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterildi.

BAŞLICA YAPITLARI

Folklor denemesi: Ağıtlar (1943).

Öykü:Sarı Sıcak (1952);Bütün Hikayeler .

Roman:Teneke (1955) ;İnce Memed (1. cilt 1955, 2. cilt 1969 , 3. cilt 1984, 4. cilt 1987);Orta Direk (1960), Yer Demir Gök Bakır (1963);Üç Anadolu Efsanesi(1967) ;Ölmez Otu (1969);Ağrı Dağı Efsanesi(1970);Binboğalar Efsanesi (1971);Çakırcalı Efe(1972);Demirciler Çarşısı Cinayeti(1974;1974 Madaralı Roman Ödülü);Yusufçuk Yusuf(1975);Yılanı Öldürseler(1976);Al Gözüm Seyreyle Salih(1976);Filler Sultanı İle Kırmızı Sakallı Topal Karınca(1977);Kuşlar da Gitti(1978);Deniz Küstü(1978);Kimsecik 1(Yağmurcuk Kuşu 1980);Hüyükteki Nar Ağacı(1982);Kimsecik 2 (Kale Kapısı 1985;1986 Orhan Kemal Roman Armağanı);Kanın Sesi(1991).

Röportaj:Yanan Ormanlarda Elli Gün(1955);Çukurova Yana Yana(1955);Peri Bacaları(1957);Bu Diyar Baştan Başa(1971 Bütün Röportajları);Bir Bulut Kaynıyor(1974);Allahın Askerleri(1978);

Fıkra-Deneme:Taş Çatlasa (1961);Baldaki Tuz(1974);Ağacın Çürüğü(1980).

YAPITLARININ ÖZELLİKLERİ

Yaşar Kemal, İlk yapıtları Teneke ve İnce Memedle bir Çukurova yöresi romancısı olarak tanındı. Feodal ilişkilerin egemen olduğu bu yörede, iktisadi yapının giderek kapitalist yapıya doğru evrimleşmesini, birbirini bütünleyen romanlarının temel sorunsalı olarak işledi. Çukurova’nın yarım yüzyıllık görgüsünü betimledi. İnce Memed’de ağalık kurumunu ve eşkiyalık temasını, Ağa-Köylü çelişkisi çerçevesinde ele alırken doğa-insan ilişkisini destansı ve şiirsi bir dille verdi. İnce Memed’in ikinci ve üçüncü ciltlerinde bu konuyu sürdüren Yaşar Kemal, Dağın Öte Yüzü genel başlığı altında topladığı Orta Direk , Yer Demir Gök Bakır ve Ölmez Otu romanlarında dağ köylülerinin mevsimlik ırgat olarak Çukurova’ya gelişlerinde ki çileyi işledi. Yerleşik köylü ile mevsimlik ırgatlık yapan dağ köylülerinin feodal düzenle çelişkisini verdikten sonra Yaşar Kemal , Akçasaz’ın Ağaları genel başlığıyla yayımladığı Demirciler Çarşısı Cinayeti ve Yusufcuk Yusuf’ta bu çelişkinin keskinleşerek köylünün birleşmesinden korkan ağaların, köylüyü birbirine düşürmesine, eski ağalık düzeninin , sanayiye yönelen yeni bir tip ağanın ve yeni bir ağalık düzeninin ortaya çıkışını öyküledi. Yılanı Öldürseler de gene aynı töreye , töreler ve bu törelerin bir kız kaçırma olayı nedeniyle çıkan çatışmalarda ki etkisi açısından yaklaştı. Van’dan Çukurova’ya göçen bir ailenin çektiği acıları Kimsecik 1 ve Kimsecik 2 romanlarında öyküledi. Yaşar Kemal, Al Gözüm Seyreyle Salih, Deniz Küstü ve Kuşlarda Gitti romanlarında odak olarak denizi , deniz insanlarını ve doğanın kirlenme nedeniyle giderek yok oluşunu konu edindi. Hüyükteki Nar Ağacı’ndaysa traktör kullanımı nedeniyle işsiz kalan dört köylünün kutsallığına inandıkları Nar Ağacı’nı arayışlarını öyküledi. Üç Anadolu Efsanesi , Ağrı Dağı Efsanesi , Binboğalar Efsanesi ve Çakırcalı Efe adlı yapıtlarında, halk öykülerini ve söylenceleri roman yapısıyla yeniden yazdı. . Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca’da da Mecazlı bir üslup kuıllandı. Yaşar Kemal , bütün romanlarında, insanın , insanla, çevreyle ve toplumsal kurumlarla ilişkisini öykülerken , insansal değerleri ikinci plana atmayarak , insanı bir roman malzemesi olmaktan çok bir karakter olarak ele aldı. Bunu sağlayan en önemli öğe , kullandığı , kendine özgü gözlem gücü ve şiirsel üslubudur. Çukurova’yı işlediği romanlarında yörenin doğasıyla bütünleşen kahramanları , bu şiirsel üslupla boyut kazanarak , Yaşar Kemal’in sağlamak istediği gerçeklik duygusunu , kimi zaman katılıktan uzak bir biçimde yarattı. Çukurova insanlarının dilini , kimi yerde sözlü edebiyatın kıvraklığıyla kullandı. Halk dilindeki betimlemeleri , deyimleri , yöresel sözcükleri , ağıtları , ilençleri (beddua) , vb’ni çağdaş bir romancı yeteneğiyle yeniden yoğurarak , dil ve üslüp bakımından bir bireşime ulaştı.

Öykülerinde de benzer bir üslupla , Çukurova insanının acılarını işleyen Yaşar Kemal’in bir çok yapıtı sinemaya ve tiyatroya da uyarlandı.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.