Yaşar Avni Musullulu
Kısaca: Interpol'ün kaçaklar için çıkardığı "kırmızı bülten"in birinci sırasında yer alan "Sarı Avni" lakaplı Avni Karadurmuş (Yaşar Avni Musullulu), "Türk Escobar" olarak tanındı. Uyuşturucu mafyasının önde gelen isimlerinden biri olarak bilinen Sarı Avni'nin, 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra kaçtığı yurtdışında hemen her olayda adı geçti. Bulgarlarla ortak eroin laboratuvarından Papa'ya düzenlenen suikasta; kara para aklamadan, İtalya'daki devlet -mafya savaşında "köprü adam"lığa kadar, her taşı ...devamı ☟
Uyuşturucu mafyasının önde gelen isimlerinden biri olarak bilinen Sarı Avni'nin, 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra kaçtığı yurtdışında hemen her olayda adı geçti.
Bulgarlarla ortak eroin laboratuvarından Papa'ya düzenlenen suikasta; kara para aklamadan, İtalya'daki devlet -mafya savaşında "köprü adam"lığa kadar, her taşın altında Sarı Avni çıktı.
Rize'nin Çayeli ilçesinde 1942 yılında doğan Sarı Avni, 1980 yılından beri uzun süre yurtdışında yaşadı.
Interpol'ün kırmızı bülteninde de ön sıralarda bulunan Sari Avni, Amerikan Narkotik Bürosu'nca hazırlanan raporda, dünyanın önde gelen eroin şebekelerine en fazla baz morfin sağlayan adam olarak yer aldı.
Balgat ve Bahçelievler katliamları ile Papa'ya suikast olayına karışan ülkücü teröristleri gizleyip parasal olarak desteklediği öne sürülen Sarı Avni, 1985 yılında Zürih'te "sağ kolum" dediği Paul Waridel'in yakalanmasıyla güç anlar yaşadı.
İtalya ile Amerika arasındaki kaçakçılık bağlantılarını kurduğu öne sürülen Waridel'den sonra Sarı Avni, şebekesini yeniden oluşturdu.
Yurtdışına kaçtığı 1980 yılından sonra uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığı ile yaklaşık milyarlarca dolar kazandığı belirtilen Sarı Avni, 1987 yılında İngiliz polisinden darbe yedi.
Uluslararası üne sahip mafya lideri Sarı Avni'ye ait olduğu belirlenen 10 milyon sterlin değerindeki eroin, Londra'nın Halley Caddesi'nde ele geçti.
Sarı Avni'nin daha önce mafyanın ölüm listesinde "bir numaralı" kişi olarak bilinen ve İtalya'da devlet - mafya savaşında ilk kez adalet çarkının çalışmasını sağlayan savcı Giovanni Falcone'ye karşı 21 Haziran 1989 tarihinde hazırlanan bombalı suikasta karıştığı saptandı.
Öte yandan, Interpol'ün Amerikan Uyuşturucuyla Mücadele Örgütü ile birlikte yaptığı araştırmalar sonunda İsviçre'de özellikle İtalyan ve Lübnan mafyasının gelirini akladığı belirlendi.
Ayrıca PKK, KUK ve Rizgari örgütlerinin sağladığı eroini Avrupa ve ABD'de pazarlayıp karşılığında silah aldığı da iddia edilmişti.
Musullulu, 5 Kasım 1998'de Balıkesir Altınoluk'ta polis tarafından ele geçirildi. Yakalanmasından kısa bir süre sonra Musullulu'nun Susurluk kazasından iki gün önce Altınoluk'ta Abdullah Çatlı, Sedat Bucak ve Hüseyin Kocadağ'la buluşarak yemek yediği ortaya çıktı.
Musullulu, poliste verdiği ifadede, 1985'te Türkiye'ye döndükten sonra 14 yıl boyunca Rıza Ekşioğlu sahte kimliğiyle Altınoluk'ta yaşadığını da itiraf etti.
Musullulu, 6 ton 214 kilo 773 gram esrarın yurtdışına çıkarılmasıyla ilgili yargılandığı davanın 5 Mayıs 1999 tarihli duruşmasında, "Size hiç yalan söylemedim. Eğer ben ceza alırsam, bunun günahı ve vebali Allah katında büyüktür" dedi.
Mahkeme, Musullulu'yu 8 yıl 9 ay ağır hapis ve 388 milyar 423 milyon 312 bin 500 lira ağır para cezasına çarptırdı.
Bu konuda henüz görüş yok.