Bir önerme, hipotez, ya da teori; özünde yanlış olduğunun kanıtlanabilme ihtimali varsa; yanlışlanabilirdir. Bir yargıyı geçersiz kılacak herhangi bir gözlem yapmak, ya da argüman sunmak mümkünse bu yargı yanlışlanabilirdir. Bu anlamda, yanlışlamak ile geçersiz kılmak eş anlamlıdır. Bilimsel bir önerme yanlışlanabilme özelliği barındırır. Yanlışlanabilirlik ilkesi, bilim ile bilim dışı olanı, bilgi ile inancı ayırmak için kullanılır.
Örneğin, "Bütün kuğular beyazdır" evrensel genellemesi, tek bir siyah kuğu gözlenerek yanlışlanması mantıksal olarak mümkün olduğundan, yanlışlanabilirdir. Bu sebeple yanlışlanabilirlik bazı durumlarda sınanabilirlik ile eş anlamlı olarak kullanılır. Bazı önermeler ise, örneğin "Bir milyon yıl boyunca burada yağmur yağacak" önermesi teoride yanlışlanabilir olsa da pratikte öyle değildir.
Yanlışlanabilirlik ilkesi bilim felsefecisi Karl Popper'ın bilim epistomolojisi olan "yanlışlamacılık" ile dikkat kazandı. Popper, ayrım sorununu vurguladı—bilimsel olmayanı bilimden ayırma sorunu—ve yanlışlanabilirlik ilkesini bir ayrım kriteri haline getirdi; böylece, yanlışlanamayan yargılar bilim dışı olarak, yanlışlanamayan bir teorinin bilimsel olarak doğru ilan edilmesi de sözdebilimin uygulaması olarak sınıflandırıldı.