Uzun Süreli Hafıza
Kısaca: KODLAMAKendilerine kullanmaları için özel bir talimat verilmemiş olmasına rağmen denekler kelime listelerini öğrenmek için zihinsel görüntüleme tekniğini bir ipucu sağlama vasıtası olarak kullandıklarını sık sık ifade ederler. Dolayısıyla denekler öğrenme ve hatırlamada zihinsel görüntüyü kullanmanın sağladığı yararların farkındadırlar. ...devamı ☟
Kendilerine kullanmaları için özel bir talimat verilmemiş olmasına rağmen denekler kelime listelerini öğrenmek için zihinsel görüntüleme tekniğini bir ipucu sağlama vasıtası olarak kullandıklarını sık sık ifade ederler. Dolayısıyla denekler öğrenme ve hatırlamada zihinsel görüntüyü kullanmanın sağladığı yararların farkındadırlar. Deney düzenine özellikle böyle bir talimatın verilmesiyle performansın dramatik seviyelerde yükselebileceği öne sürülmektedir. Zihinsel görüntüleme metotlarından biri hafıza terbiyesi (mnemonic) yoludur. Bu metot Eski Yunan'dan bu yana kullanılmaktadır. Bu metotta aşina olunan bir oda ve mekanın görüntüsü zihinde şekillendirilir ve hatırlanması gereken itemler bu görüntüde ayrı ayrı özel yerlere yerleştirilir. Hatırlama esnasında görüntü taranır bu özel yerler aranır ve bu yerle birleştirilmiş olan itemler tespit edilir.
Hafıza terbiyesi metodunda sözel materyaller zihinsel bir görüntüye imkan verebildiği ölçüde kullanılabilir. Doğal olarak özel bir kelimenin doğurduğu zihinsel görüntüleri değerlendirmenin ve kelimelerin görüntülenebilirliğini mukayesesi için doğrudan bir deneysel yol yoktur. Bu sebeple mecburen bu bulgular, deneğin kendi sübjektif ifadelerine dayanır. Bununla beraber serbest hatırlamada görüntülenebilirliği yüksek olan soyut kelimeler, tanımada görüntülenebilirliği düşük olan soyut kelimelerden daha iyi hatırlanmaktadır. Paivio (Paivio ve Csapo 1969) ikili kodlama teorisinde sözel ve zihinsel görüntüleme sistemlerinin birbirinden farklı olduğunu varsayar ve zihinsel görüntülenebilirliği yüksek olan soyut kelimelerde gözlenen iyi hafızanın, bu iki ayrı sistemde de ayrı ayrı kodlanmış olmasına atfeder. Düşük olanların ise muhtemelen sadece sözel sisteme kodlanmış olduğunu iddia eder. Bu teori olumsuz eleştirilere maruz kalmıştır.
Kelime listelerinin hatırlanmasında uzun süreli hafızanın da tıpkı kısa süreli hafızaya benzer sınırlan olduğu fikri 1960' larda gelişti. Mandler (1967; Bkz. Gregg, 1987), uzun süreli hafıza deposunun bir üst sınırı olduğunu söyler ve bunun üstesinden sayısal item listelerinin işlevsel birimler halinde düzenlenerek veya chunk işlemine tutularak gelinebileceğini öne sürer. Mandler deneklerinden random olarak seçilmiş kelimeleri, herhangi bir kavramsal ilişkiye uygun düştüğünü düşündükleri alt gruplara ayırmalarını istemiştir. Sonra denekleri serbest hatırlamaya tabi tuttuğunda hatırlanan kelime sayısının ayrıştırılan alt grup sayısı ile birlikte arttığını ama bu artışın alt grup sayısı ile birlikte arttığını ama bu artışın yaklaşık 7 gruba kadar sürdüğünü bulmuştur.
Tıılving ve Pearlslone (1966), 7 chunk'ın hatırlanabilmesini; her chunk isimlemlirilirsc (bitkiler, madenler gibi) ve hatırlamada bu isim bir ipucu olarak kullanılırsa ortaya çıkacağını öne sürerler. Dolayısıyla Mandlcr' in iddiasının aksine bu araştırmacılar hatırlamadaki sınırın malumatın depolanmasında olmayıp, geri getirilmesinde olduğuna dair bulgular tespit etmişlerdir.
Craik ve Lockhart (1972)' in geliştirdiğe prosesleme safhaları görüşüne göre dayanıklı bir hafıza ve onun özellikleri doğrudan malumatın proseslendiği seviyelere bağlıdır. Dolayısıyla bir uyaranın proseslenme seviyesi veya derinliği onun hatırlanabilirliğini büyük ölçüde belirler. Malumat ne derece derinlemesine proseslenirse (dolayısıyla kodlanırsa) o derece daha yavaş unutulur. Bir başka ifade ile, kodlama bu görüşe göre itemin takdimi ile birleştirilen kognitif faaliyetlerin yapısına bağlıdır. Hatırlanacak olan item materyalinin ses, harf yapısı, sayısı gibi fiziksel özelliklerinin yüzeysel olarak proseslemesinden ziyade onun anlama dayalı kognitif esaslı bir derin proseslcmeye tabi tutulması, hatırlanabilirliğini arttırır. Craik ve Lpckhart (1972) derinlik prosesle meşinin yüzeyselden, daha uzun sürede tamamlanacağını öne sürerler. Nitekim Craik ve Tulving' in (1975) araştırma bulguları da bu yöndedir. Deneklerinden verdikleri bir dişi kelime hakkında sorulan sorulan cevaplamalarını istemişler ve daha sonra deneklerini bu kelimeler üzerinden beklenmedik bir hatırlama testine sokmuşlardır (Tesadüfi öğrenme). Deneyde 4 tür soru vardır. 1) Yapısal görsel temelli bir soru (mesela; verilen kelime büyük harflerle mi yazılı?) 2) Fonolojik bir soru (mesela; verilen kelime "ağırlık" kelimesiyle kafiyeli midir?) 3) Kategorik bir soru (mesela verilen kelime bir balık türü müdür?) ve 4) Anlama yönelik bir soru (mesela; verilen kelime şu boşluğa girer mi: "Onunla——— giderken karşılaştı") Deneklere süpriz bir şekilde verilen hatırlama testinde, deneklerin evvelce görmüş oldukları kelimeler, aynı sayıda yeni(kelimelerle birbirine karıştırılmış şekilde takdim ediliyordu. Hatırlamanın, kodlamanın derinliği arttıkça gelişme gösterdiği görülmüştür; en kısadan en uzun süreye doğru cevaplananlar; yapısal, fonolojik, kategorik ve anlamsal proseslemeler olmuştur. Sorulara verilen cevap "evet" olduğunda hatırlama, "hayır" olduğundaki durumdan daha iyi seviyede olmuştur.
Derinlik proseslemesinin etkileri sözel uyaranlar kadar sözel olmayan uyaranlar içinde hafızaya uygulanır. Mesela deneklere, gösterilen resimlerin onlara ne mana ettiği sorutursa, daha sonra bu resimleri hatırlama performansları artmaktadır. Genel olarak uyaranların açıklanışı üzerinde durulursa onlara bir anlam atfedilirse tanıma ve hatırlama seviyelerinin daha da yükselmesi söz konusudur.
Craik ve Lockhart'ın modelinde uyaranların daha anlamsal kodlanışı, daha derin proseslemelere karşılık gelir bu da bu uyaranların daha uzun süre hatırlanmasına yol açar. Çünkü anlamsal özellikler daha yavaş unutulur. Bu modelde ayrıca 2 tür tekrar olduğu da iddia edilmektedir. Tekrar, uyaran artık ortadan kalktığında malumatın proseslenmesinin devam etmesidir. Tekrar, halihazırda bitmiş proseslemeyi muhafaza etme şeklinde olabilir (koruma tekrarı) veya halihazırda tamamlanmış proseslenmeyi incelikle işleme şeklinde olabilir ki buna daincelikle işlcyici tekrar adı verilir. Craik ve Lockhart' a göre derinlik proseslemesine ilaveten işleyici tekrar, hafızayı güçlendirir. Craik ve Tulving (1975) yaptıkları deneyde deneklerine yüksek, orta ve düşük karmaşıklık seviyelerinde olan cümle çatıları vermişler ve onlardan bu cümlelere eşlik eden hedef kelimelerin cümleye uyup uymadığına karar vermelerini istemişlerdir. Kullanılan cümle çatıları şöyle örneklenebilir: Düşük karmaşıklık seviyesi: "Ayşe ....... düşündü". Orta seviyedeki: "........ çocukları korkuttu". Yüksek seviyede: "Büyük kuş yükseklerden dalış yapıp, çırpınan .....'... yakaladı". Her seviyede 20 çatı olmak üzere 60 kelime üzerinde karar verme işleminden sonra kendilerinden bu kelimeleri hatırlamaları istenmiştir. Deneklerin karmaşık cümlelerde verdikleri doğru hedef kelimeleri hatırlamaları, yanlış olanlardan daha uzun bir süre almıştır. Yanlış veya doğru kelimeler seçilmiş olsa da hepsi karmaşıklık seviyesi yüksek cümleler olduğundan burada işleyen derinlik prosesinin yanısıra etkili olanın işleyicilik olduğu görülmektedir.
Derinlik proseslemesi formülünün özgün hali eleştirilere uğramış ve daha sonra birtakım tadilata tabii tutulmuştur. İlk zorluklardan biri derinlik kavramıydı. Bu kavramın arkasındaki varsayım malumatın duyu organlarına varmasından sonra proseslemenin bir sıra takip ediyor olmasıydı. Daha sonra proseslenen özellikler daha derin seviyede kodlanmaktadır. Fakat Craik ve Tulving' in (1975) çalışmasında kelime yapısı ile ilgili bazı sorulara deneklerin tepki sürelerinin yavaş ve ilgili hatırlama seviyelerinin düşük olduğu, bunun aksine kelime manasını kapsayan sorulara ise daha hızlı tepkide bulundukları gözlenmiştir. Dolayısıyla daha derin kodlamanın daha iyi hafızaya yol açacağı şeklinde bir derinlik tarifi onu kısır bir döngüye sokabilir. Bunun sonucu derinlik kavramından ziyade kodlamanın niteliksel özellikleri üzerinde (hangi özelliklcr başarılı bir hatırlamaya niçin sebep oluyor üzerinde) önemle durulmaya başlanmıştır. Anlamsal özellik kodlanmasının iyi hatırlandığına inanılmakla birlikte bu anlamsal özelliklerinin fiziksel özelliklerinden daha yavaş unutulduğuna dair kesin bir delil yoktur. Öyleyse niçin anlamsal özellikler daha yavaş unutuluyor ve kodlanmalar niçin onların daha iyi. hatırlanmalarına yol açıyor?
Bunun cevabı anlamsal kodlamanın ilgili hatırayı onunla yarışan diğer hatıralardan daha ayırdedici yapmasıdır. Bu durum anlamsal yönelimli sorulara verilen olumsuz cevapların niçin hafızaya fazlaca yardımı olmadığını açıklamaktadır. Mesela köpek kelimesini "bir çeşit gıda olmadığı" şeklinde kodlamak onu, diğer yarışanlarından ayırdedici kılmaz ama ev hayvanı olarak kodlamak onu ayırdedici yapar. Bir uyaranın anlamsal kodlaması onun hafızadaki diğer itemlerden, fenomenal veya yapısal olarak kodlanmasından çok daha başarılı bir şekilde ayırdedilmesine yol açar.
Moscovitch ve Craik (İ976), Jacoby (1974) ve Eysenck ve Eysenck (1980) anlamsal kodlamayla derinlik proseslenmesinden geçmiş olan bir materyal kaydının, yüzeysel olan yapı proseslemelerinden geçmiş olan kayıtlarıyla karıştırılma ihtimalinin düşük olduğunu ifade ederler.
Bununla birlikte derinlik proseslemesinin neden etkili olduğu hala ayrıntılı olarak cevaplanmamıştır. Bu modelin halihazırda en büyük eksikliği de zaten onun, proseslemede neler olduğunu açıklamaktan çok tasvire yönelik olmasıdır.(psikoloji zihinsel süreçler bilimi/sibel arkonaç 1993) Anlamlı bağlantılar eklenmesinin bellek için güçlü bir yardımcı olduğu çok sayıda deneyde gösterilmiştir. Bir çalışmada, sonraki bir sınavda bir çiftin ilk terimi (uyaran) verildiğinde, bu çiftin ikinci terimini (tepki) verebilmeleri için deneklerden sözcük çiftlerinden oluşan uzun bir listeyi ezberlemeleri istenmiştir. Ezberlenmesi gereken çiftlerden biri "at-masa" ise, sonraki sınavda uyaran olarak "at" terimi verildiğinde deneğin "masa" karşılığını vermesi gerekir. Her çiftteki terimler arasındaki ilişki anlamsızdır. Bir grup deneğe her bir sözcük çiftini ezberlemek için bu terimlerin her ikisinin de kullanıldığı bir cümle düşünmeleri talimatı verilmiştir, örneğin "at-masa" çifti için, denekler "At masayı çifteledi" cümlesini düşünebilirler. Böylece her cümle, çiftteki terimleri anlamlı bir şekilde ilişkilendirmiş olur. ikinci grup kontrol grubudur, listeyi öğrenmek için kendi haline bırakılmıştır. Kontrol grubu sözcük çiftlerinin yalnızca % 35'ini hatırlarken, cümle kurması söylenen grup sözcük çiftlerinin yaklaşık % 75'ini hatırlamıştır.
Birbiriyle ilişkisi olmayan harf ve sözcüklerden cümleler oluşturmak, sözel materyale anlamlı bağlantılar eklemenin tek yolu değildir. Bir diğer yol imgelem kullanmaktır. Yukarıda betimlenen deneyin bir başka çeşidinde, ilk gruba her bir kelime çiftini, iki sözcüğü ilişkilendiren görsel bir imge oluşturarak ezberlemeleri söylenmiştir sözgelimi, bir masanın üzerinden atlayan bir at imgesi gibi. Bu deneyde de ilk grup, kontrol grubundan yaklaşık iki kat daha fazla sözcük çifti hatırlamıştır. Demek ki, anlamlı bağlantılar eklemek için imgelerin ya da cümlelerin kullanılması belleğin iyileşmesine yol açmaktadır.
Sözel materyali uzun süreli belleğe kodlamanın en baskın yolu anlam olmasına karşın, zaman zaman başka yönleri de kodlarız. Örneğin, bir şiiri ezberleyip kelimesi kelimesine aktarabiliriz- Bu gibi durumlarda, yalnızca şiirin anlamını değil, aynı zamanda sözcüklerin kendisini de kodlamış oluruz, Uzun süreli bellekte aynı zamanda işitsel kodlar da kullanabiliriz. Telefonu açtığınızda karşı taraf "Alo" diye karşılık verdiğinde genellikle sesi tanımamızı Bunun için o kişinin sesini uzun süreli belleğinizde kodlamış olmanız gerekir! Tatlar ve kokular da aynı seki 1de uzun süreli bellekte kodlanır. Demek ki, uzun süreli bellekte gerçekleşen kodlama kısa süreli bellekte olduğu gibidir: Sözel materyal için tercih ettiğimiz bir kod vardır-uzun süreli bellek için anlam, kısa süreli bellek için işitsel kod, ancak bunun yanı sıra başka kodlar da kullanılabilir.
Gene de anlamlara göre kodlama bellekte en iyi sonucu veriyor gibi görünmektedir. Anlam daha derin ya da daha geniş bir şekilde kodlandığında bellek daha iyi olacaktır. Bu nedenle, ders kitabında belirtilen bir noktayı hatırlamak zorundaysanız içerilen tam sözcükler üzerinde yoğunlaşmaktan çok, dikkatinizi bunun anlamına yoğunlaştırmanız daha iyi olacaktır. Bu noktanın anlamını daha derinlemesine ve uzun uzadıya düşündüğünüzde daha iyi hatırlarsınız.(psikolojiye giriş 1/morgan 1998)
UZUN SÜRELİ BELLEK
6 yıl önceUzun süreli bellek ya da Uzun dönemli hafıza ((İngilizce)Long-term memory (LTM)), iki depolama hafıza modeli teorisinin bir parçası olarak, öğeler arasındaki...
Uzun süreli bellek, ,Bellek
3 yıl öncebağlantılıdır. Uzun süreli hafıza ise beyne yayılmış daha sabit ve uzun süreli nöral bağlantılarla ilişkilidir. Bilginin kısa süreliden uzun süreli hafızaya konsolide...
Bellek, Bellek (bilgisayar), Hafıza, Anlam ayrımKısa süreli bellek
3 yıl önceÖrneğin, kısa süreli bellek, kısa bir süre önce söylenen bir telefon numarasını hatırlamak için kullanılabilir. Kısa süreli hafızanın süresinin (tekrarlama...
Kısa süreli bellek, ,Amnezi
3 yıl önceAmnezi veya Hafıza kaybı, belleğin (hafızanın) rahatsız olması, bozukluğa uğraması durumudur. Amnezinin nedenleri organik veya fonksiyonel olabilir. Travma...
Amnezi, 24 (dizi), Bellek, Eternal Sunshine of the Spotless Mind, Etyoloji, Hipnoz, Memento, Clean Slate, 50 First Dates, Anterograd amnezi, Psikojenik amneziNimonik
3 yıl öncesayesinde hatırlama sürecinin etkinliği artar ve bilgiler kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya daha kolay bir şekilde taşınır. Nimonik tekniği genellikle...
Amigdala
3 yıl önceolduğu görülmektedir. Amigdala, hafıza birikiminin düzenlenmesinde de rol alır. Herhangi bir öğrenme olayında uzun süreli hafıza hemen oluşmaz. Bu olayla ilgili...
Hipokampus
3 yıl öncesistemde rol alır. Ayrıca hafıza ve özellikle de kısa süreli hafıza üzerinde rolü vardır. Uzaysal yön bulmada da etkilidir. Beynin hafıza ve yön bulma ile ilgili...
Fibromiyalji
6 yıl öncekonsantrasyon bozukluğu ("fibrofog" olarak bilinir) kısa-süreli hafıza- ve uzun süreli hafıza kısa süreli hafıza birleştirme, bozulmuş performans hızı, çoklu görev...