Türkiye'de Edebiyat Eleştirisi
Kısaca: Türkiye'de çağdaş anlamda edebiyat eleştirisi Tanzimat'tan sonra başladı. Batılılaşmanın ilkin daha çok edebiyat alanında ortaya çıkması ve Batılı türlerin Türkiye'de üretilmesinin temelde siyasal bir tavır alışı belirtmesi, edebiyat eleştirisinin de genel bir dünya görüşünün bir parçası olarak ele alınmasına yol açtı. ...devamı ☟
Romantizm sonrası Batı edebiyatının, sanatın sanat için mi, toplum için mi olduğu tartışmaları da kışa zamanda Osmanlı edebiyatına yansıdı. Özellikle Edebiyat-ı Cedide akımının ağırlığını duyurduğu süre içinde "sanat sanat içindir" görüşü daha çok savunuldu. Benzer bir tartışma alışkanlığıyla, "uyak göz için midir, kulak için midir" gibi daha hafif konular da edebi sorun haline geldi. Bu dönemin önemli yapıtı, Recaizade Ekrem'in edebiyatla genel ideoloji arasında bağ kurmaktan kaçınarak söz sanatı kuralları üstüne derlediği bilgileri vermeye çalıştığı Taüm-i Edebiyat oldu. Ama edebiyat eleştirisinin, edebiyat içindeki ya da dışındaki aydın çoğunluğunun zihnini uğraştıran ulusal-toplumsal kalkınma sorunsalının bir parçası olarak ele alınması Türkiye tarihi boyunca ağır bastı. II. Meşrutiyet ile Cumhuriyet'in ilk yılları arasındaki dönemde edebiyatta Türkçeye yer verilmesi, geleneksellik ve yenilikçilik, ölçü vb sorunlar, edebiyattan çok, kalkınma sorunsalının terimleriyle tartışıldı.
Cumhuriyet döneminin edebiyat eleştirisi alanında ilk parlak ismi Nurullah Ataç'tı. Ataç genel ideolojisinde Batılılaşmaktan ve Türkçenin özleşmesinden yana bir kişi olmakla birlikte, eleştiriye kendi öznel değer yargılarının ötesinde bir yöntem getirmedi. Ama kültürle yoğrulmuş bir insanın bireysel beğeni ölçütleriyle, basmakalıp değer yargılarının sarsılmasına katkıda bulundu. Aynı dönemde, bir eleştirmenden çok, bir edebiyat tarihçisi olmayı seçen Ahmet Hamdi Tanpınar, belirli bir yöntem önermeksizin bütünsel bir kültürel bakışa dayandırdığı XIX. Asır Türk Edebiyatı TarihPnae (1949), ele aldığı yazarlar arasındaki değer skalasını olağanüstü bir durulukla ortaya koydu; ama eleştiri alanında bir çığır açmadı. Türk eleştirisinde yöntem arayışı daha sonraki kuşaklarla başladı. Belki Ataç'ın da, kişiliğinin ağırlığıyla belirlediği bu dönemde öznelliğe karşı nesnellik bir süre, bir yöntem gibi savunuldu. Nesnellik ya da daha sonraki adlandınlmasıyla "bilimsellik", eleştirinin vazgeçilmez özelliği olarak benimsendi. Ama eleştirinin kendi yöntemleri içinde, bu sıfatların gerektirdiği iç sistematiğin kurulduğu söylenemez. "Sanat toplum için" tezi bu dönemde ye daha sonraları Marksist düşünceden de esinlenerek "toplumcu eleştiri" olarak tanımlanan, ama çeşitli temsilcileri arasında çok fazla yöntem ve anlayış birliği göstermeyen ana akım haline geldi. 20. yüzyılın dünyada bilinen başka eleştiri okulları ise Türkiye'de yandaş bulmakla birlikte belirleyici disiplinler olarak gelişmediler.
Batı'daki Yeni Eleştiri'nin Türkiye'deki temsilcisi 1960'lı yıllarda Hüseyin Cöntürk olduysa da, onun bu çizgisi süreklilik göstermedi. Aynı yıllarda Memet Fuat, Yeni Eleştiri'nin açıkladığı biçimsel incelikleri Kapsayan ve sosyalist içeriğe dayanan belirli bir politikayı savundu. Fethi Naci, daha çok, Ortodoks bir "sosyalist gerçekçilik" çizgisini savunurken, biçimsel yetkinlik kaygısının ağır bastığı, Ataç'ın beğeni öznelliğini sosyalist değerlerle birleştiren bir eleştirmen kişiliği geliştirdi. Benzer bir noktadan yola çıkan Asım Bezirci ise Türkiye'ye özgü bir sosyalist gerçekçilik anlayışını savundu. 1960'larda Eleştiri Kuramları kitabıyla, dünyada bilinen eleştiri kuramlarını tartışan Berna Moran, daha sonra Türk romanı üzerine incelemeleriyle uygulamalı eleştirinin de yöntemli ve disiplinli örneklerini verdi. Akşit Göktürk, Tahsin Yücel gibi, Batı edebiyatı geleneğini akademik kariyer içinde iyi izlemiş yazarlar da Türkiye için yol gösterici yapıtlar ortaya koydular.
Berna Moran
3 yıl önce1921, İstanbul - 31 Ekim 1993, İstanbul) edebiyat kuramcısı, eleştirmen. Türkiye'de modern edebiyat eleştirisi alanının öncülerindendir. İstanbul’da doğdu...
Berna Moran, 1921, 1973, 1993, 23 Ocak, Cambridge İœniversitesi, Türk Dil Kurumu, İngiltere, İstanbul, İstanbul İœniversitesi Edebiyat FakültesiEdebiyat ve Eleştiri (dergi)
7 yıl öncekarşılaştırmalı edebiyat, popüler edebiyat, şiirin toplumbilimi, kurmaca estetiği, çözümleyici yazın eleştirisi, ve metinlerarasılık gibi edebiyat bilimini ilgilendiren...
Divan Edebiyatı
3 yıl önceKlasik Türk edebiyatı, divan edebiyatı, yüksek zümre edebiyatı, havas edebiyatı, saray edebiyatı, enderun edebiyatı, klasik edebiyat, eski edebiyat veya tarz-ı...
Divan edebiyatı, EdebiyatKürt Edebiyatı
3 yıl önceKürt edebiyatı, (Kürtçe: Wêjeya Kurdî), Kürtçe ile yaratılmış sözlü ve yazılı edebi eserleri kapsayan edebiyat. İslam öncesi Kürt edebiyatına dair hiçbir...
Kürtçe, Kürtler, Türkiye, DilNurullah Ataç
3 yıl önceyaşamına tiyatro eleştirisi ile başlamıştır. İlk yazısı 1921’de Dergâh’ta yayımlanan “Türk Tiyatrosunda İlk Göz Ağrısı” adlı tiyatro eleştirisidir. Ataç, tiyatro...
Nurullah Ataç, EleştirmenOrhan Koçak
3 yıl önceöncülük etmiştir. 2016 yılında " yazarlık yaşamı boyunca edebiyat, özellikle son yıllarda şiir eleştirisi alanına yaptığı kapsamlı, tutarlı ve kuramsal derinliğe...
Nazan Aksoy
7 yıl önceKarşılaştırmalı Edebiyat ve İngilizce Öğretmenliği bölümlerinde öğretim üyesi olarak çalışmakta ve lisans düzeyinde edebiyat eleştirisi ile tiyatro tarihi...
Yenilik
3 yıl önceAbasıyanık anlayışı dergide etkili olmuştur. Yeni çıkan eserlerin tanıtımı ve eleştirisi de derginin öne çıkan özelliklerindendir. Dergide dil konusunda özleşmeden...
Yenilik, Ansiklopedi, Ansiklopedik, Sözlük, Yaratıcılık, İnnovasyon