Tarihçe
İran'da komünist hareketin doğuşuİran'da komünist hareketin tarihi geç 19. yy'a dayanır, bu dönemde sanayideki hızlı büyüme ve ülkenin böylece feodalizmden kapitalizme geçişi sürecinin etkisiyle, Marksizm ilk kez ulusun entelektüel yaşamına ve işçi sınıfına nüfuz etmeye başlamıştır. Rusya ve Azerbaycan'a yakın bir ülke olarak İran Marksist ve sosyal-demokrat politik yeraltı etkinliklerinin başlıca merkezlerinden biri haline gelmiştir.
İran Komünist Partisi, İranlı sosyal-demokratlarının birinci kongresinin sonucunda, Haziran 1920'de Gilan vilayetindeki Bandar-e Anzali'de kurulmuştur. İran Anayasal Devriminin liderlerinden birisi olan Heidar Amou Oghly, yeni partinin genel sekreteri oldu. Aynı zamanda, Mirza Koochak Khan Jangali (Küçük Han), Anayasal Devrimin diğer bir lideri ve aynı zamanda devrimci Jangali ("Cengeli", ormancılar, ormanda saklananlar anlamında) hareketinin liderlerinden birisi olarak, Sovyet Kızıl Ordusunun yardımıyla Gilan Sovyet Cumhuriyeti'ni kurdu.
Tahran'daki Qajar sarayı üzerinde hakimiyeti olan İngilizler, Cengeli hareketine sızmak üzere ajanlarını gönderdiler. Bunlar özenle hazırlanmış bir komplo planına göre hareket ederek hem yeni kurulan Gilan Sovyet Cumhuriyetinin hem de Komünist Partinin merkezi hükümet tarafından yok edilmesini sağlamakla görevlendirilmişlerdi. Yeni Şah, Şia mollalarının iktidarını sınırlandırmak gibi birçok reformu uygulamaya koydu ama aynı zamanda otoriter bir diktatörlük tesis etti.
Tudeh Partisinin kuruluşu
1941-42 İttifak ordularının işgali Rıza Şah'ın iktidardan düşmesi ve Güney Afrika'ya zorunlu sürgünüyle sonuçlandı. Birçok politik mahkum bunun ardından serbest kaldı ve bu yeni atmosferde, milliyetçi ve sosyalist gruplar gelişme fırsatı bularak yaygınlaştılar. 29 Eylül 1941'de, Tudeh Partisi resmen kuruldu, Soleiman Mohsen Eskandari ( Süleyman Muhsin İskenderi )parti başkanı seçildi.
1944 yılında parti 14. Meclis seçimlerine katıldı ve sekiz adayı seçildi. Bu andan itibaren parti muazzam biçimde büyüdü ve İran politikasında başlıca güçlerden biri haline geldi. Tudeh, İran'da 1941-1949 arasındaki dönemde 25 bin üyeye kendine bağlı sendikalarda örgütlenmiş 400 bin işçinin desteğine sahipti.Serpil Üşür, "Devrime giden yolda muhalif örgütler", Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi, İletişim Yayınları, 1989, s. 1350.
1949 yılında parti Şah Muhammed Rıza Pehlevi'ye karşı başarısız bir suikast girişiminden dolayı suçlandı. Buna rağmen parti, 1950'lerin başında yeniden legalleşinceye kadar yeraltına geçerek çalışmasını sürdürdü.
1951 yılında Muhammed Musaddık , Şah tarafından başbakan atandı ve kendisinin mensup olduğu milliyetçi parti Ulusal Cephe'yle Tudeh Partisi arasında güçlü ilişkiler kurdu. Musaddık petrolün ulusallaştırılmasını ele aldı ve Anglo İranian Oil Company (İngiliz İran Petrol Şirketi) --günümüzde British Petrolium (BP)-- aracılığıyla İran petrolünü kontrol eden ve büyük karlar elde eden İngiliz hükümetinin çıkarlarına zarar veren birçok sosyal reformu uygulamaya geçirdi. 1953 yılında Amerikan CIA örgütü ve İngiliz istihbaratı, emekli general General Zahedi ve Albay Nassiri'ye Musaddık'a karşı bir hükümet darbesi gerçekleştirmeleri için destek verdi. Bu müdahale sonucunda Musaddık başbakanlık süresini doldurmadan görevinden zorla el çektirildi. Bazı yorumcular bu müdahalenin temelinde İngilizlerin ve Amerikalıların, Musaddık'ın Sovyetler Birliği'yle daha sıkı bağlar kurmasından korkmalarının yattığını idda ederken, diğer bazıları esas nedenin petrol çıkarları olduğunu savunmuştur. Arkasındaki nedenler ne olursa olsun, darbe Şah Muhammed Rıza Pehlevi'nin elinde diktatörlük yetkileri toplamasıyla ve Musaddık'ın Ulusal Cephesi ve Tudeh Partisi de dahil olmak üzere politik grupların büyük çoğunu yasaklamasıyla sonuçlanmıştır. Her iki parti etkinliğini yeraltında sürdürmüştür.
1955 yılında çok sayıda askeri personelin Tudeh Partisi içinde aktif oldukları ortaya çırakıldı. Bunlar derhal tutuklandı ve idam edildi. Sonuçta Tudeh Partisi Şah rejiminin saldırılarına direnemez hale geldi ve hareket düşüşe geçti. Partinin Merkez Komitesi 1950'lerin sonuna doğru fiilen tamamen yeniden örgütlendi.
1960'larda ABD Dış İşleri Bakanlığı parti üyelerinin sayısını yaklaşık olarak 1500 olarak tahmin etti. Benjamin, Roger W.; Kautsky, John H.. Communism and Economic Development, in The American Political Science Review, Vol. 62, No. 1. (Mar., 1968), pp. 122.
1965 yılında Parti ana grupla güney İran'daki aşiretleri silahlandırarak şiddete dayalı bir mücadele sürdürmeyi savunan bir fraksiyon arasında ikinci bir bölünme yaşadı. Bu fraksiyon büyük zarara yol açtı ve parti birliğinin yeniden sağlanması üç yıl aldı.
1966 birçok parti üyesi, Merkez Komitesinden Ali Khavari ve Parviz Hekmatjoo ve Asef Razmdideh ve Saber Mohammedzadeh de dahil olmak üzere tutuklandı ve idam cezasına çarptırıldı. Bu karar uluslararası protestolara ve Avrupa'da açlık grevlerine yol açtı. Bu eylemler hükümeti cezaları ömür boyu hapis olarak hafifletmeye zorladı. Bu olaylar İran'daki işçilerin mücadelesine daha büyük sempati oluşmasına yol açtı ve partide bölünmeden sonra birliğin yeniden sağlanmasına katkıda bulundu. Tudeh Partisi bu noktadan sonra en güçlü yeraltı hareketlerinden birisi haline geldi ve 1978 İran Devriminin gerçekleşmesine katkıda bulundu.
İslam Devrimi
1970'lerin başında Kuzey İran'daki Mazandaran civarında gerilla hareketi ortaya çıktı. 1970'ler aynı zamanda yaygın işçi grevlerine ve gösterilerine sahne oldu ve üniversite kampüsleri de devrimci etkinliğin yatağı haline geldi. Tudeh Partisi etkinliğini daramatik biçimde arttırdı, birçok genci saflarına kattı ve çok sayıda bölgesel komiteler örgütledi. 1978 Ekim'inde Tudeh, petrol rafinerilerinin olduğu Abadan bölgesinde grev başlatarak ve bu grevi tüm ülke genelindeki petrol rafinerilerine yayarak petrol üretimini durdurur. "İran Halkı Mollaların İktidarını da Yıkacaktır", 14 Haziran 1997, Halk İçin Kurtuluş, Sayı 34
Devrimden sonra, politik tutukluların birçoğu serbest kaldı ve diğer sol gruplarla birlikte Tudeh Partisi de başkanlık ve parlamento seçimlerine yıllardan sonra ilk kez katılma fırsatı elde etti. Bununla birlikte, Meclis'teki çoğunluğu Ayetullah Behesti'nin İslam Cumhuriyeti Partisi kazandı ve sol ve milliyetçi gruplar politik arenanın dışına itilmeye başlandı. Yeni seçilen Başbakan, Abolhassan Bani Sadr(Ebu'l Hasan Beni Sadr ), başlangıçta Humeyni'ye yakın bir isim olarak, politik gelişmeler karşısında giderek muhalefete kaydı ve İran politikasına hakim olmaya başlayan mollalara ve dini fraksiyonlara karşı koydu.
1981'de İslami Cumhuriyet Partisi'nin hakim olduğu Meclis, Beni Sadr'ı görevinden uzaklaşmaya zorladı. Bu olay halkın tüm kesimleri arasında bir protesto ve gösteriler dalgasının ortaya çıkmasına yol açtı. Beni Sadr ülkeden kaçtı. Humeyni'ye sadık olan Silahlı Devrimci Komiteler (Pasdaran olarak tanındı) hem milliyetçi, hem de sol gruplardan binlerce genci ve politik eylemciyi tutukladı. Bunlar daha sonra aslında bir Azeri olan Ayetullah Sadegh Khalkhali( Sadık Halkali ) tarafından yargılandı ve infaz edildiler. Bu yargılamalarda verdiği kararlarla Khalkhali ( Halkali )sonradan "Cellat Yargıç" diye anılmaya başlamıştır.
O sıralarda neredeyse tüm sol gruplar İslami güçlere karşıyken Tudeh lider kadrosu yeni rejimde yer alma ve mollalarla işbirliğine gitme kararı aldı. Bunun sebebi , birçok rakip solcu grubun ortadan kaldırılması ve rekabetin olmamasından dolayı avantaj elde etmek istemeleri olabilir. Ancak en akla yatkın açıklama , kurulduğu günden beri her dönem esas olarak Sovyet dış siyasetinin İran'daki bir uzantısı olarak varlığını sürdüren ve uluslararası Sosyalist hareket içinde Sovyetler Birliği siyasetine en bağlı sovyetik parti olan Tudeh'i yönlendiren Sovyetler Birliği'nin o sıralardaki Tahran yanlısı politikasıdır. Dönemin ünlü sovyetik "kapitalist olmayan yol", "üçüncü yol" vb. teorisinin ateşli savunucusu Tudeh , Sovyetler Birliğinin İran'daki molla rejimine 1982'ye kadar anti-emperyalist bir içerik atfetmesi ve ilerici bir güç olarak görmesi nedeniyle rejimle işbirliğine devam etti.Ancak 1982'de Tudeh bu tutumundan vazgeçti. İslami hükümet ise Tudeh gazetelerini kapatarak tüm Tudeh üyesi memurları işten çıkardı . İran ordusunun saldırgan Irak ordusunu püskürterek Irak topraklarında ilerlemeye başlaması üzerine Tudeh hükümete Birleşmiş Milletler'in sunduğu barış teklifini kabul etme çağrısında bulunarak , savaşı devam ettirmenin emperyalislerin işine yarayacağı uyarısında bulundu . Bunun üzerine hükümet derhal öncelikle lider kadroları daha sonrasında ise 5000'i bulan Tudeh üyesi ve destekçisini tutuklayarak hapse attı .Parti 1983'te resmen yasaklandı..
Mayıs 1983 ile mayıs 1984 arası hemen hemen tüm Tudeh liderleri önceleri tek tek , daha sonra beraberce televizyonlara çıkıp "vatana ihanetlerini" , "yıkıcılık ve bozgunculuklarını" ve "dehşet verici suçlarını" itiraf ettiler ve İslam dinini överek İslami rejimin Marksizm-Leninizm'e üstünlüğünü ilan ettiler. Tudeh muhalefetinin büyük finali Mayıs 1984'de oldu . Partinin ana teorisyeni ve kurucu üyesi İhsan Taberi televizyona çıktı . 50 yıllık solcu olan Taberi izleyicilere , 1982 tutuklamalarından sonra girdiği cezaevinde "büyük İslami düşünür" Ayetullah Mutaharri'yi okuduğunu ve son 40 yıldır yazdığı herşeyi red etme noktasına geldiğini söyledi . Bütün hayatının "yıkıcı" , "zarar verici" ve tamamen "sahte" olduğunu artık anladığını , bunun nedeninin emperyalizm ve Sionizm ile ilişkileri olan , Şah Pehlevi beslemesi masonlar,Ahmet Kasravi gibi seküler laikler ve Batılı liberal ve Marksistler gibi güvenilmez düşünürlerin fikirleri olduğunu söyledi .Taberi konuşmasında sık sık dine , 12 imama ve İslami düşünürlere atıflarda bulunarak büyük ruhani gücünden ötürü İslam dinine şükretti .
Tarafsız gözlemcilere göre ise Taberi'nin itirafları özgür iradeyle verilmemiş ,Tudeh merkez komitesini oluşturan Taqi Keymanash ve 13 diğer üyenin hapishane sorgulamaları esnasında şüpheli ölümleri bu itirafın alınmasında psikolojik zorlayıcı unsur olmuştu .
Bu tasfiyelerin sonucunda parti giderek çöktü , çok sayıda üyesi ülkeyi terkederek sürgün hayatı yaşamaya başladı. 1988 senesi İran siyasi suçlu idamları esnasında binlerce mücahit ve solcu tutuklu ile beraber çok sayıda Tudeh üyesi de idam edildi.
Yine de parti tamamen yok edilememiştir ve İran'da 1992 yılında sürgünde seçilen yeni bir Merkez Komiteyle bir yeraltı politik örgütü olarak faaliyetini sürdürmektedir. Parti günümüzde Ali Havari liderliğindedir.