Trakya dolmenleriEdirneLalapaşa ilçe merkezinin hemen yanında ve Süleymandanişment, Vaysal, Büyünlü, Hacılar ve Doğanköy köylerinin yakınlarında çok miktarda ve geniş bir alana yayılmış olarak dolmenler. Trakya Dolmenlerinin son Tunç Çağı bitimiyle ilk Demir Çağı başlarında tarihçesinin çıkarıldığı, ancak bunlardan bazılarının kullanımının M.Ö.7-8 y.y.’a kadar sürdüğü şeklindedir. Dolmenlerin en ünlüsü halk arasında Lalapaşa Kapaklısı, Perikızı ya da Kapaklıkaya adlarıyla anılan Lalapaşa dolmenidir. Neolitik Çağdan, Maden Çağının başlangıcına kadar olan döneme ait olan bölgedeki dolmenlerin benzerlerine Türkiye'de sadece Kars çevresinde rastlanmaktadır. Bölgedeki Dolmenleri ve Menhirleri Edirne-Lalapaşa-Büyünlü arasındaki normal vasıftaki yollardan yararlanarak görmek mümkündür. Trakya dolmenlerinin bir devamı niteliğinde olan Yunanistan’da Batı Trakya’daki ve özellikle Bulgaristan’da Yıldız, Sakar ve Rodop olmak üzere üç dolmen bölgesi olup, bu bölgede bilinen 750 kadar dolmen bulunmaktadır. Tarihçe Trakya dolmenleri ilk olarak 1888 yılında Skorpil kardeşlerin yayını ile dünyaya duyurulmuştur. 20. Y.Y.'ın başlarında ise Bulgar bilim adamları İvan Velkov ve Vasil Miklav yaptıkları çalışmalar sonucunda Bulgaristan, Edirne ve Kırklareli'de çok sayıda dolmen tespit etmiş ve bunları belgelemiştir. 1960 yılına kadar Türkiye'de konu hakkında hiçbir çalışma yapılmamıştır. Aynı zamanda Edirne doğumlu olan ünlü Türk arkeolog ve antropolog Şevket Aziz Kansu'nun 1964-1968 yılları arasında yaptığı çalışmalarda bölgede 19 dolmen ve birçok menhir tespit edilmiş ve çeşitli raporlar ile 19 dolmenin fotoğraf ve tanımlarını yayınlamıştır. Daha sonra Edirne Müzesince 5 tane daha dolmen tespit edilmiştir. Trakya dolmenleri genelde ortak özelliklere sahiptirler. Dolmenler esas mezar ve giriş odaları ile bunları çevreleyen küçük bir tepeden oluşmuştur. Boyutları 2-3 metre kadar olan tonlarca ağırlıktaki iri taş blokların, bağlayıcı harç kullanılmadan üst üste bindirilmesiyle yapılmıştır. Bunlar, odanın dört yanına dik olarak yerleştirildikten sonra üzerlerine kikine iri taş bir blokun kapak gibi oturtulmasıyla yapılmış, hücre şeklindeki odalardan oluşmuştur. Yan taşlar, arkada küçük bir antre oluşturacak şekilde çıkıntı yapar. Arka odanın ön kısmındaki kenar taşına küçük bir delik açılmıştır. Genellikle iki tane olan giriş odaları da aynı yöntemle şekillendirilmiştir. Bazen delik öndeki odanın girişinde de bulunmaktadır. Dolmenlerin yönleri değişiktir. 1990 yılında bir keramik uzmanı olan Prof.Dr.Mehmet Özdoğan ve başkanlığındaki bir ekip dolmenlerin yerlerini tespit etmeye çabalamıştır. 2004 yılından beri dolmenler ve megalitik anıtlara yönelik bir çalışma Prof. Dr. Engin Beksaç başkanlığındaki bir ekip tarafından yürütülmekte ve daha önce bilinmeyen bazı dolmenlere ulaşılmış bulunmaktadır. Edirne Müzesi tarafından 1994 yılında Lalapaşa’da yapılan kazıda bir dolmenin içerisinde insan kemiklerine rastlanmıştır. Kemiklere iki odalı ve bir girişi olan dolmenin ortasındaki odada rastlanmıştır. Bu buluntuya rağmen dolmenlerin hepsinde insan kalıntısı bulunmadığı bir gerçektir.