Sür
, hareketli kısmına daSüne
adı verilir. İnsan doğarken bir kuş şeklinde gelip ağzından girer ve ölürken de yine kuş kılığında çıkıp gider. İnsan öldüğünde hareketli ruhu (Sür
) kırk gün önce, sabit ruhu (Süne
) ise ölüm anında Ulukayın’ın yaprakları arasına gider. Bazı varlıkların ruhları başka biryerde saklıdır. Örneğin Çoğun Kulak (Çok Kulaklı) Yelbeğen’in ruhu bir pınarda yüzen sarı balığın karnındaki gümüş sandıkta saklıdır. Bir başka devin ruhu bir ayının karnındaki üç kuştadır. Demirbüke adlı ejderhanın yedi canından biri yedi ırmağın ötesindeki, yedi ovanın ilersinde bulunan yedi boynuzlu bir geyiktedir. Tin Güneş gibi parlar ve bir ip gibi göğe uzar. Ayrıca nefes, rüzgar gibi anlamlar içerir. Ölüm soluk alıp vermenin kesilmesidir. Ve ruh bedeni terk edince ölüm gerçekleşir. Bu yüzden ölüm için ruhun uçması veya kuş olması, şahin olması tabirleri kullanılır. Örneğin Yunus Emre’nin aşağıdaki dizeleri bu mantığın bir uzantısıdır. :İş bu söze Hak tanıktır:Bu can gövdeye konuktur
:Bir gün ola çıka gide
:Kafesten kuş uçmuş gibi
Nefes bedenin tüm organ ve eklemlerini birbirine bağlar. O gidince bunlar dağılır. Ruh daha ana karnındayken ortaya çıkar. Bebek kımıldıyorsa artık ruhu gelmiş demektir. Kam tarafından çocuk ayinin yapıldığı esnada çadırın tepesinde bulunan duman deliğinden içeri girerek doğacak çocuğa hayat veren güneşin ışını biçimindeki sus kutun farklı bir biçimidir. Canlıların gözlerinde yaşayan, oradan ölümle giden ve göz ateşi anlamına gelen horah da yine kutun bir türüdür. Türk yazıtlarında can hayatın kaynağı iken ölümden sonrada devam edip hesaplaşmasına dair bilgi verildiği de bilinmektedir. Çın sözcüğü Türkçede hakikat demektir. Etrüsklerde Tin veya Tına şeklinde söylenen bir Gök Tanrısı bulunur. Sür