always (daima) She always listens to classical music. (O hep klasik müzik dinler.)
usually (genellikle) I usually go to cinema at weekends. (Genellikle haftasonları sinemaya giderim.)
often (sık sık) They often visit us. (Bizi sık sık ziyaret ederler.)
sometimes (arasıra) She sometimes writes me a letter. (Bana arasıra mektup yazar.)
rarely (nadiren) I rarely smoke. (Nadiren sigara içerim.)
never (hiç, asla) I never drink alcohol. (Hiç alkol içmem.)
every day/year/week etc. (her gün/yıl/hafta vs.) I go to work every day. (Hergün işe giderim.)