Tesvih
Kısaca: Tesvih llahü tealayı kemal, üstünlük sıfatlarıyla sıfatlandırıp, O'na layık olmayan bütün noksan sıfatlardan uzak kılmayı ifade eden bir zikir, hatırlama. Tesbih: Sübhanallah demektir. Tesbih bir ibadettir. Dinimizde namazda, namazdan sonra ve diğer zamanlarda yapılan tesbihler vardır. Namaz içinde rükuda üç kere Sübhane Rabbiyel-Azim, secdede üç kere Sübhane Rabbiyel-A'la demek, namazdan sonra ayetel Kürsi okumak, otuz üç kere Sübhanallah, otuz üç kere Elhamdülillah, otuz üç kere Allahü ...devamı ☟
Allahü tealayı tesbih ederken şaşırmamak için namazlardan sonra ve diğer zamanlarda çekilen, çeşitli maddelerden yapılmış, ortasındaki delikten ipliğe dizilmiş, belirli şekilde doksan dokuz veya otuz üç tane bu işe mahsus olan araca da tesbih denilmiştir.
Namazlardan sonra yapılan tesbihlerin, parmakla veya bir aletle yapılması bidat değil, Peygamberimizin takriri sünnetlerindendir. Çünkü Peygamber efendimiz; hanımlarından Safiye validemize tesbihleri çekerken sayıyı şaşırmamak için çakıl tanelerini kullanmasını emretmiş; yine bir kadının tesbihleri çekirdek taneleriyle saydığını gördüğü halde men etmemiştir. Tesbih çekerken sayıyı belli etmek için ipe düğüm atarak tesbih çeken sahabilerin olduğu bildirilmiştir.
İslam alimleri ve evliyanın büyükleri tesbihi kullanmışlardır. Evliyanın büyüklerinden olan Cüneyd-i Bağdadi kuddise sirruh, tesbih hakkında; “Beni Allahü tealaya yaklaştıran bu nesneyi terk edemem” buyurarak ölüm döşeğinde dahi tesbihi elinden bırakmamıştır. Yine büyük alim Abdülkadir-i Geylani; “Bazı büyükler elinde tesbih olduğu halde uyur, uyandığı zaman onu yine çekilir halde görürmüş, dilini de hakkı zikreder bulurmuş.” buyurmuşlardır.
Tesbihin başlangıcı ve tesbih sanatı, Peygamberimizin tesbihle ilgili takriri sünnetine uyularak başlanmış ve zamanla gelişmiştir. Özellikle Osmanlılar döneminde tesbihçilik sanatı daha da gelişerek 19. yüzyılda doruk noktasına çıkmıştır. Türk el sanatları içinde çok kıymetli, şaheser nitelikte tesbihler yapılmıştır. Bugün Topkapı Sarayında, Osmanlılar zamanında yirmi dört cins ağaç, yüz elli kadar da taştan yapılmış çok kıymetli, hepsi birbirinden güzel tesbihler bulunmaktadır.
Dünyanın en güzel tesbihleri İstanbul'da yapılmıştır. Tesbihler yapılırken, özellikle yeşim, mercan, kehribar, zümrüt, yakut gibi kıymetli ve sert taşlardan yapılacak tesbih tanelerinin aynı şekil ve hacimde yapılması çok zahmetli ve maharet isterdi. Mücevher taşlarının tıraş edilmesi, hatta ondan daha zor işlenen bazı tesbihlerin yapılması on sene kadar sürerdi. Yapılan bu tesbihler o zamanlar birkaç bin altın liraya satılırdı.
Güzel ve kıymetli olan tesbihler onları yapan ustaların isimleriyle anılırdı. Bu tesbihler tornada çekildiği için onları yapanlara “çeken” tabir olunurdu. Tesbih çeken ustaların dükkanları daha çok Bayezid çevresindeydi. Bu sanatkarların Ünlülarından bazıları şunlardır: Horoz lakaplı Salih Usta, Tophaneli İsmet Usta, Hasan Usta, Nuri Usta gibi.
Ağaç tesbihlerin imal edilişinde seçilen ağaçlar, önce ince çubuklar haline getirilir. Sonra bu çubuklar testereyle küçük küçük doğranır, bu parçalar uzun çalışmalardan sonra yuvarlanır, delikleri açılırdı. Taştan yapılan tesbihlerse elmas tozu ile çarkta aşındırılarak traş edilmek üzere işlenirdi.
Tesbihte başlıca şu kısımlar bulunur:
İmame: Tesbih ipinin iki ucunun içinden geçirilip, tepesinde düğümlenen uzunca bir sap görünümünde olan, tesbihin başlangıç noktasını belli eden kısım.
Püskül: İmamenin ucunda bulunan ipekten süslü kısım. Buna kamçı da denir.
Nişane: Her otuz üç tanede bir, yassıca ve ortası delik kısım, buna durak da denir.
Sandal ağacı, öd ağacı gibi kokulu ağaçlardan ve amberden yapılan tesbihler güzel koku verir. Rengi, tatlı bir kırmızı olan mercan tesbihler çok kıymetlidir.
Tesbih, insanlara Allahü tealayı hatırlatan bir vasıta olduğundan, örfümüze de girmiştir. Anadolu'da yaşayan örflerimizden biri de, ölen bir babanın tesbihi Kur'an-ı kerimi ve saati büyük oğula verilir. Büyük oğul babanın yerini tuttuğundan örfe sadık kalarak Kur'an-ı kerimi okur, tesbihi çeker. Böylece, aile yapısından gelen feyz ve bereket devam ederdi.
Kur'an-ı kerimde tesbihle ilgili birçok ayet-i kerime vardır. Hadid suresi 1. ayet-i kerimesinde mealen; “Göklerde ve yerde ne varsa hep Allah'ı tesbih etmektedir.”; İsra suresi 44. ayet-i kerimesinde mealen; “Yedi gök ve yer, bir de bunlar içinde bulunanlar (insan, cin ve melekler) Allah'ı tesbih ederler. Hiçbir varlık, yoktur ki, O'nu hamd ve tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihini (dillerini bilmediğinizden) anlamazsınız.” buyurulmaktadır.
Peygamber efendimiz hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Bir kimse gece yatarken günde yüz defa “Sübhanallahi vel hamdülillahi vela ilahe illallahü vallahü ekber” derse, o kimse tesbih, tahmid ve tekbir eylemiş olur.” Bunu çok okumakla kusurlarının, günahlarının affedilmesini istemiş olur. Böylece günah ve sevaplarını düşünerek kendini muhasebe yapar. Yine bir hadis-i şerifte; “Cenab-ı Allahın dinde sevgili, dilde hafif, terazide ağır olan iki şeyini bildiriyorum: “Sübhanallahi ve bihamdihi, sübhanallahil azim.” Diğer bir hadis-i şerifte; “Bir günde yüz defa “Sübhanallahi ve bihamdihi” derse o kimsenin günahları deniz köpüğü kadar çok olsa (kul hakları hariç) affolunur.” buyrulmuştur.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Bu konuda henüz görüş yok.