Hatip Dicle'nin vekilliğinin düşürülmesi
Hatip Dicle, 23 Ekim 2007'de ANKA ajansına yaptığı bir açıklama nedeniyle terör örgütü propagandası yapmak suçundan 19 Şubat 2009 tarihinde ceza aldı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 22 Mart 2011 tarihinde cezayı onadı. Dosya 11 Nisan 2011'de kapandı. Avukatların itirazı da 11 Mayıs 2011 tarihinde reddedildi. 9 Haziran'da Dicle'nin avukatları (Fuat Coşacak ile Muharrem Şahin), Dicle'nin milletvekili seçilmesine engel bir durumunun olmadığına dair bir karar verilmesi talebini içeren bir dilekçeyi YSK'ye iletti. Kurul, Dicle'nin Adli Sicil Kanunu'na göre "yasaklanmış haklarının geri verilmesi" kararının bulunması gerektiğini vurguladı. Karar sonrası Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Dicle vekilliğinin düşürülmesi üzerine gönderdiği mesajda, "Benim yerime halkın konuşması daha doğru olur" dedi. Dicle'nin vekilliğinin düşürülmesi sonrasında çeşitli tepkiler dile getirildi. YSK kararının, BDP destekli bağımsız milletvekillerinden Bengi Yıldız ciddi sıkıntıları, tehlikeleri barındırdığını belirtirken Hasip Kaplan, "skandal karar" olarak yorumladı. Karar sonrası Demokratik Toplum Kongresi olağanüstü gündem ile toplandı. BDP'nin desteklediği 28 bağımsız milletvekili, Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesi kararını görüşmek üzere Kayapınar Belediyesi Kültür Merkezi'nde toplantı yaptı. Yapılan toplantı sonucu alınan kararı okuyan Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Şerafettin Elçi, "Parlamento ve iktidar bu haksızlığı giderme ve demokratik siyasetin önünü açarak, çözüm olanaklarını geliştirme yolunda somut bir adamı atıncaya kadar parlamentoya gitmeyeceğiz." dedi. CHP Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Bihlun Tamaylıgil, Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin olarak, "Bir milletvekilinin mazbata aldıktan sonra düşürülmesini hukuken ve siyaseten doğru bulmuyoruz." dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli karar için, "Hakkında milletvekili seçilmeye mani mahkumiyet hükmü olan bir kişinin adaylığını seçim öncesi iptal etmeyen YSK bu konuda sorumlu ve basiretli davranmamıştır." dedi. TBMM eski başkanı Mehmet Ali Şahin, YSK'nin, beğenilmese de eleştirilse de bir karar verdiğini ve bu kararın kesin olduğunu belirterek, "Siyaset mutlaka TBMM zemininde yapılmalı ve siyasetin alanıyla ilgili sorunlar varsa, bu mutlaka TBMM zemininde çözülmelidir." diye konuştu. PKK'nin en üst karar alma merkezi olan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, BDP destekli bağımsızların meclise gitmemelerine destek verdi ve "YSK'nın veto kararı savaş nedeni sayılabilecek bir durumdur." yorumunda bulundu. Ayrıca karara karşı Diyarbakır'da oturma eylemi, Taksim'de protesto düzenlendi.Erdoğan formülü
Dicle'nin milletvekiliğinin YSK tarafından iptal edilmesinden sonra Dicle için "Erdoğan formülü
"nü önerildi. 3 Kasım 2002 seçimi öncesinde AK Parti Genel Başkanı sıfatı taşıyan Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylık başvurusu YSK tarafından reddedilmiş, bunun sonucunda Erdoğan seçime girememiş ve milletvekili de olamamıştı ve daha sonra yapılan ve CHP'nin de destek verdiği yasal değişikliklerle Erdoğan'a vekillik yolu açılmıştı. Bülent Arınç, bu konuyla ilgili yasal düzenleme için "Haklı taleplere 2002'de nasıl 'evet' dediysek, yine 'evet' deriz." dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, Dicle için şu formülü önerdi: "2002'de ne yapıldı. Hakkında kesin hüküm olan ve milletvekili olması mümkün olmayan Sayın Başbakan için, doğru mu, doğru. Hatip Dicle'nin kesin hükmü var. Sayın Başbakan'ın neydi, hakkında kesin hüküm vardı. Ne yapıldı, anayasa değiştirildi, yasa değiştirildi, dendi ki; milletin seçtiği bir kişiye karşı yasalar uygulanamaz, dendi. Doğru mu, doğru. Hatip Dicle için aynı şey işletilebilir." Eski BDP Genel Başkanı, Hakkari Milletvekili Selahattin Demirtaş, yasal düzenlemelerin yapılabileceğini, "Başbakan nasıl kurtarılmışsa Dicle de öyle kurtarılabilir. Bu da hükümete bağlı. YSK da şunu yapabilir: Bir yasa değişikliği yapılacaksa 'ben itirazı bekleteyim' diyebilir." sözleriyle açıkladı. Fakat anayasa düzenlemesine benzer bir düzenleme yapılması teklifini AKP geri çevirdi. AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Dicle'nin durumu ile Başbakan Erdoğan'ın 2002'deki durumunun hiçbir ilgisi olmadığını belirterek, " Hatip Dicle kararının, Sayın Başbakanımızın durumu ile hiçbir benzerliği yoktur. Sayın Başbakanımızın durumunda, Yüksek Yargının araya girmesiyle meri hukuk çiğnenmiştir. Milletvekili adaylığı engellenmiştir. Hatip Dicle olayında ise meri hukuk uygulanmıştır." dedi.Tutuklu vekiller ve tahliye edilmemeleri
Balyoz davası sanığı: Engin Alan
Balyoz davasında yargılanan ve MHP'den aday olarak milletvekili seçilen Engin Alan'ın mazabatası avukatı Ayhan Nacak aldı. Nacak, mazbatayı ilk baştan adliyeye götüreceğini, adliyede dilekçelerini ekleyip tahliye talebinde bulunacaklarını söyledi. Duruşmanın ardından basın mensuplarına açıklama yapan Alan'ın avukatı Nacak, karara itiraz edeceklerini söyledi. Alan'ın tahliye talebinin oybirliğiyle reddedilmesinin ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yazılı bir açıklama yaparak bunun "milli iradeye saygı, Türk demokrasisi, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı açısından esef verici bir garabet" olduğunu ifade etti.Ergenekon davası sanıkları
| width = 35% | align = right }} Ergenekon davası ötürü tutuklu olarak yargılanan CHP'den aday olan ve milletvekili seçilen Mustafa Balbay ile Mehmet Haberal mazbatalarını aldılar. Balbay'ın mazbatasını avukatı Mehmet İpek aldı ve 21 Haziran'da Balbay'ın yargılandığı İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurarak, tahliyesini talep edeceklerini söyledi. Savcıların ret yönündeki görüşlerine ise Anayasanın 83/2 maddesinin göndermesiyle 14. madde gerekçe gösterdikleri belirtildi. Balbay, mahkemenin tahliyesini reddetmesini gazetecilere gönderdiği mektubunda "Bu karar, millet iradesini hiçe sayıyor. TBMM'nin yasama gücünü ve işlevini hiçe sayıyor. Siyasi partilerin 'demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğu' ilkesini hiçe sayıyor. Başta masumiyet karinesi ve tutuksuz yargılama esastır ilkesi olmak üzere bütün temel hukuk kurallarını hiçe sayıyor." dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu karar sonrası, "Bu yargı kararı halkın iradesine vurulan bir darbedir." dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Dün, bizim tek başımıza yürütmek zorunda kaldığımız reformlara karşı çıkanların, bugün işin ucu kendilerine dokununca hukuku ve demokrasiyi hatırlamaları manidardır." dedi ve yasalara yönelik eleştirileri olduğunu fakat bunun, yasalara uymayacakları, yasaları çiğneyecekleri anlamına gelmediğini ifade ederek "Bu eleştirilerimizi konuşuruz, paylaşırız, istişaremizi yaparız ve hep birlikte gereken değişiklikleri de gerçekleştiririz." yorumunda bulundu. Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, CHP'li Süheyl Batum'a "Siz de boykot edin." önerisinde bulundu. Mehmet Ali Şahin, davaya bakan mahkemenin CHP milletvekilleri Balbay ve Haberal'ı tahliye edip etmeme hakkına sahip olduğunu söyledi. Balbay ile Haberal'ın red kararları bir üst mahkemeye, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne, gönderildi ve üst mahkemeye yaptıkları itiraz konusunda görüş bildiren 14. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı Hikmet Usta, itirazın reddedilmesi yönünde görüş bildirdi. Karar sonrası CHP'lilerin yemin etmeyecekleri konuşuldu ve Kılıçdaroğlu, NTV'ye verdiği demeçte TBMM'ye gideceklerini belirtti ve "Yemin konusundaki kararımızı bugün belirleyeceğiz." diye konuştu. 28 Haziran'da Kılıçdaroğlu, CHP'nin basına kapalı grup toplantısından sonra yaptığı açıklamada, "Halkın seçtiği milletvekillerinin yemin etmesine izin vermeyen, antidemokratik ve hukuk dışı uygulamaların parçası olmayacaklarını" ifade etti ve "Bu anlayış, ilke ve demokrasi inancıyla yeminleri engellenen milletvekili arkadaşlarımıza yemin etme yolu açılmadıkça, biz CHP milletvekilleri de yemin etmeyeceğiz." diye ekledi. TBMM'de yeni dönemin ilk oturumu ve yemin töreni 28 Haziran'da yapıldı fakat CHP, Genel Kurul'a katılmasına rağmen geçici meclis başkan olan Oktay Ekşi hariç diğer CHP'liler yemin etmedi.KCK davası sanıkları
Diyarbakır'da görülen KCK davasında tutuklu olarak yargılanırken bağımsız milletvekili seçilen Selma Irmak, Kemal Aktaş, Faysal Sarıyıldız, İbrahim Ayhan ve Gülser Yıldırım ile YSK tarafından milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle, Diyarbakır 5. ve 6. Ağır Ceza Mahkemelerine tahliye isteminde bulundu fakat savcılar, "suçun vasıf ve mahiyeti, delillerin henüz toplanmamış olması" ve vekillerin "kaçma şüpheleri" gerekçesiyle talebinin reddine karar verilmesini istedi. BDP’nin desteğiyle seçilen bağımsız milletvekileri, tutuklusu vekillerin tahliye edilmemeleri üzerine TBMM'de yemin törenini boykot kararı aldı ve Diyarbakır'da toplandı. Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve KCK tutuklusu vekillerin tahliye edilmemesi Şişli ilçesinde protesto edildi, Şırnak'ta oturma eylemi düzenlendi. Diyarbakır bağımsız milletvekiliHatip Dicle'nin vekilliğinin düşürülmesi
ve tutuklu vekillerin serbest bırakılmamasını boykot eden BDP destekli milletvekilleri bundan sonra atacakları adımları Diyarbakır'da açıkladı. Çözüm arayışları CHP'li ve bağımsız milletvekillerinin TBMM'de yemin etmemesiyle ortaya çıkan gelişmeleri görüşmek üzere Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 30 Haziran'da Kılıçdaroğlu ve 1 Temmuz'da Şerafettin Elçi ile Ahmet Türk'ü kabul edeceği açıklandı. MHP'ye gelen görüşme teklifi ise "MHP, Meclis'teki krizin tarafı olmadığı için gidilmedi." gerekçesiyle MHP tarafından reddedildi. BDP'nin desteklediği bağımsız milletvekilleri içinde bir heyet oluşturuldu. Heyet, Ankara'da çözüm için bir dizi görüşme programı yaptı. Bu çerçevede Elçi ile Türk'ün de içinde yer aldığı bir heyetin, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan ile "çözüm görüşmesi" yapmak için randevu talep ettiği öğrenildi ancak Erdoğan'ın yanıtı "Gelip mecliste yemin etsinler, görüşeyim." oldu. BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP bloku olarak krizin bir an önce çözülmesi gerektiğini düşündüklerini belirterek, "Herkes şartı, koşulu bir tarafa bırakıp, şartsız koşulsuz bu meseleyi nasıl çözebiliriz gelirse bizler de BDP bloğu olarak katkı sağlarız." diye konuştu. Bülent Arınç katıldığı NTV'deki Seçimin Ardından programında, çözüm açısından Hatip Dicle olayıyla tutuklu vekillerin durumunu birbirinden ayırarak yapılabilecek bazı yasal düzenlemelerin bugün için olmasa da gelecek açısından Dicle benzeri olayları ortadan kaldırabileceğini söyledi. MHP'li Oktay Vural, krizinin çözümü için hazırladıkları dört aşamalı planı bugün AKP ve CHP'ye sunacaklarını söyledi. 4 Temmuz 2011'de TBMM Başkanı seçilen Cemil Çiçek, yemin ve boykot krizini çözmek için BDP'li Hasip Kaplan ile Sırrı Sakık ve MHP ve CHP ile görüştü. Görüşme sonrası Kılıçdaroğlu, "Bizim hiçbir zaman parlamentoyu kilitlemek, çalıştırmamak gibi bir amacımız olmadı. Amacımız Türkiye'deki demokrasi ayıbını gidermektir." dedi. Kaplan ise "yemin" konusunun ancak liderler ve yetkili kurullarda konuşulacak konular olduğunu ifade etti. Çiçek'in çağrısıyla AKP ve CHP heyetleri biraraya geldi ve toplantı sonrasında yapılan açıklamalarda "Pazartesi yemin edebilir misiniz?" sorusuna "CHP, parlamentoyu çalıştırmak isteyen, yasama sürecine katkı vermek isteyen, Türkiye'nin sorunlarını çözmek isteyen bir partidir. Parlamento bizim olmamız gereken yerdir." karşılığını verildi. Çiçek ile görüşen Demirtaş ile Gültan Kışanak, demokratik siyasetin önünün açılması için Meclis’te mutabakat sağlanması halinde gelip yemin edeceklerini söyledi.CHP'nin yemin etmesi
Meclis Başkanı Çiçek'in çağrısıyla AKP ve CHP heyetleri 8 Temmuz'da görüştükten sonra 11 Temmuz'da tekrar biraraya geldi. Görüşmeye AK Parti'den Grup Başkanvekilleri Nurettin Canikli ve Ahmet Aydın ile Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek, CHP'den Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın katıldı. Görüşme sonrasında heyetler mutabakat hazırladı ve hazırlanan ortak metin, Kılıçdaroğlu'nun onayını aldı. Ortak metinde şu ifadelere yer verildi:"Siyaset kurumu için sorunların gündeme getirileceği, tartışılacağı, değerlendirileceği ve çözüm bulunacağı yegane ortam TBMM'dir. Siyasi partiler sorunların çözümü için TBMM zemininde olmalıdır. TBMM'nin açılışından bugüne kadar yasama faaliyetine katılmamış olan milletvekillerinin Meclis çalışmalarına iştirak etmelerini ve katkı sağlamalarını arzu ediyoruz."TBMM'de başalayan oturumda yemin krizinin çözümüyle ilgili ilk açıklamayı Bekir Bozdağ yaptı ve iki parti heyetinin yaptıkları mutabakatla bu sorunu aştığını, kendilerinin de milletin iradesinin meclise yansıması için bu sonucu arzu ettiklerini söyledi. Bozdağ, BDP grubu için de "onları da mecliste görmek istiyoruz." yorumunda bulundu. CHP'nin mecliste yemin etmeye karar vermesi sonrası Cumhurbaşkanı Gül, "Diyalog kapıları açık olunca, karşılıklı oturulup konuşulunca her şey halloluyor. Ümit ederim ki; BDP'ye bağlı milletvekilleri de Meclise katılırlar, aynı şekilde görevlerini yerine getirirler ve milletvekilliği faaliyetlerini gerçekleştirmeye başlarlar." derken, Kılıçdaroğlu ise şöyle konuştu: "Milli iradeye duyduğumuz saygının gereği yerine getirildi." BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Halk istediği için buradayız." dedi. Demirtaş, "Bugün başlangıç günü. Herkese hayırlı olmasını istiyoruz. Parlamento tam kadro toplanamıyor. Tutuklu olan vekillerin Meclis’te olmaları için ilgililer hiçbir şekilde çaba sarf etmedi, bunu bizler gözlemledik. Biz BDP olarak birazdan yemin edeceğiz hep birlikte. Ama bir kez daha parlamentonun kapısından içeri girerken veto protestolarında kaybettiğimiz tüm değerler adına bu kapıdan giriyoruz." şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Gül'ün konuşmasının ardından kürsüye çıkan BDP’li milletvekillerinden önce BDP Genel Başkanı Demirtaş ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk'ün aralarında yer aldığı grup yemin etti. Ardından da Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana ve diğer milletvekilleri geldi. Tutuklu milletvekillerinin adları ise okunmadı. Dış bağlantılar * Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı 24. Dönem Milletvekili Yemin Töreni