1959’da Londra Konferansı’na katılan Kıbrıs Rum Anayasa Komisyonu’nda yeralan Papadopulos, anlaşmayı reddeden iki Rum üyeden biridir.
Londra ve Zürih Anlaşmalarının imzalanamasından sonra, İngiliz Valisi Sir Hugh Foot Dr. Fazıl Küçük ve Makarios’dan, kurulacak geçici yönetimde görev verecekleri bakanların listeleri istediğinde Makarios İçişleri Bakanlığı’na Tassos Papadopulos’u, Çalışma Bakanlığı’na Yorgacis’i önermiştir. Vali Foot, ismi terör örgütü EOKA ile özdeşleşen Papadopulos’un böyle bir göreve getirilmesine itiraz etmiş, bunu 3 Nisan 1959 tarihli ve 575 no’lu telgrafı ile İngiltere’ye de rapor etmiştir. Foot telgrafında Makarios’un kararının “aptalca” olduğunu söylemekte, bu atamaların “faşist bir diktatörlüğe neden olacağı”nı belirtmektedir. Makarios bu görevin geçici olduğunu belirterek atamayı yapmakta ısrar etmiş, 13 Aralık 1959 seçimlerinden sonra kurulan Ortaklık Cumhuriyeti hükümetinde Papadopulos’u bu kez Çalışma Bakanlığı’na getirmiştir. 1960 Ortaklık Cumhuriyetinin kurulmasından sonra, Kıbrıs Rumları ve Yunanistan enosis emellerinden vazgeçmemişler, bu kez de enosisin önündeki tek engel olduğuna inandıkları Kıbrıs Türklerini yoketme planları içerisine girmişlerdir.
1 Nisan 1962’de EOKA’nın kuruluş yıldönümü töreninde yaptığı konuşmada Papadopulos şu ifadeleri kullanıyordu.
“Yabancı siyasi menfaatler tarafından dikte ettirilen ve Zürih’te yazılan bu anlaşmalar bir durak teşkil edebilir. Fakat ne tarihi, ne mantıki, ne de fiili bakımdan bütün Elen dünyasının malı olan Kıbrıs için bir ölçü olamazlar. Uygun şartlar oluşur ve vatan bizi göreve çağırırse, aynı insanlar yeni bir mücadeleyi deteklemek için hazır olacaklardır. Halen kırmış olduğumuz zincileri alıp, yeni silahlar yapacak, bu silahlarla Kıbrıs’ı Yunanistan’dan ayıran uçurumun üstüne köprü kuracağız.”
Makarios’un liderliğinde kurulan Akritas teşkilatı ve aynı isimle anılan Akritas Planı Kıbrıs Türklerinin direnişlerini kırma ve en kısa sürede adanın bir bütün olarak Yunanistan’a ilhakını sağlamayı hedefliyordu. Rum kesiminde yayınlanan Patris gazetesinin 21 Nisan 1966’da ifşa ettiği Planda Tassos Papadopulos’un bu teşkilatın Başkan Yardımcısı olarak atandığı belirtilmekteydi.
1963 yılı Aralık ayında Küçük Kaymaklı’da yeralan Rum saldırısında ve 6 Şubat 1964’de onlarca Kıbrıslı Türkün öldürüldüğü Arpalık baskınında Papadopulos Nikos Sampson ile birlikte, bizzat planlayıcı ve uygulayıcı olarak yeralmıştır.
23 Ekim 1967 ‘de, BM Günü’nde yaptığı konuşmada şunları söylüyordu:
“Bizim için özgürlüğün anlamı, Elenizmin güneydeki ileri karakolunun, ulusal kimlikle birleşmesidir.”
Nitekim bu konuşmadan bir ay kadar sonra 15 Kasım 1967’de Kıbrıs Türk köyleri Geçitkale ve Boğaziçi’ne büyük bir Rum saldırısı gerçekleştirilmiştir.
Tassos Papadopulos’un 1960 Anayasasını işlemez hale getirme görevi, Scott Gibbons’ın Soykırım Dosyası (Genocide Files) isimli kitabının 81. sayfasında şöyle anlatılmaktadır: “Enosise ulaşmak amacıyla anayasayı tek taraflı olarak değiştirme hedefini gerçekleştirmek üzere Makarios; Yorgacis, Papadopulos ve Klerides’i gizli bir hareket planı hazırlamakla görevlendirdi. Bu Plan meşhur Akritas Planı idi.”
Papadopulos 1959-70 yılları arasında Makarios hüküetlerinde çeşitli bakanlık görevleri üstlendi. İçişleri Bakanlığı 1959-60, Maliye Bakanlığı (1960-61), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (Diğer görevi ile birlikte-1960-70), Tarım Bakanlığı ( 1967-69) yaptı.
Bu yıllar Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs Rumları tarafından her türlü insanlık dışı muameleye maruz bırakıldığı yıllardır ve Papadopulos tüm bu uygulamaların sorumlularından biri olmuştur.
Papadopulos 1976 yılında Rum Temsilciler Meclisi Başkanlığı’na seçildi ve 1978 yılına kadar bu görevi yanında “Toplumlararası Görüşmelerde” görüşmecilik görevi yürüttü.
1978 yılında Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Spiros Kiprianu aleyhine, Dünya Gıda ve Tarım Örgütü’nün okullarda dağıtılmak üzere gönderdiği yardımları sattığı yolunda söylentiler ortaya atıldı. 14 Mayıs 1978 tarihli Simerini gazetesinde yeraldı. Kiprianu bunun kendisini görevinden uzaklaştırmak için yapılan dış kaynaklı bir komplo olduğu açıklaması yaptı ve olaya adı karıştığı gerekçesiyle Papadopulos’u görüşmecilik görevinden aldı. Pierre Oberling Road to Bellabais adlı kitabında olayı geniş detayları ile anlatmakta ve şöyle demektedir; “12 Şubat 1977’de Kiprianu’yu Makarios’un çizgisinden sapmakla suçlaması, Papadopulos’un Kiprianu aleyhine düzenlediği komplo ile bağlantılı olabilir”.
Kiprianu ile yaşadığı bu uyumsuzluktan sonra Papadopulos 12 Kasım 1980’de Merkez Birliği Partisini kurdu, ancak bu parti uzun ömürlü olmadı. Papadopulos 1991’de yeniden Milletvekili seçilmiş, 2000 yılında Kiprianu’nun ölümünden sonra Demokratik Birlik Partisinin başına geçmiştir.
Tassos Papadopulos aynı zamanda Lefkoşa’nın Rum kesiminde bir hukuk bürosunun sahibidir ve bu büro aracılığı ile bir çok kanunsuz olaya karışmıştır. Papadopulos bu faaliyetlerini, devlette görevli olduğu dönemlerde de sürdürmüştür. Papadopulos ismi özellikle Sırp lider Miloseviç’in kara paralarının aklanması olayı ile dünya gündemine gelmiştir.
İngiltere’de yayınlanan Financial Times gazetesi, 25 Temmuz 2002 tarihli sayısında Bosna ve Kosova savaşları sırasında, Birleşmiş Milletler’in ambargolarını kırmak üzere Miloseviç’in paralarını Güney Kıbrıs’taki Laiki Bank’a gönderdiğini, paraların bu banka aracılığıyla paravan şirketlere devredildiğini ve bu şirketlerin de İsrail’den silah alımı yaptıklarını, daha sonra bu silahların Sırplar’a verildiğini yazdı. Bu paravan şirketleri kuran ve para aktarma işini bizzat yürüten kişi Tassos Papadopulos’du.
Konuyla ilgili olarak Birleşmiş Milletler Savaş Suçları’nı soruşturma biriminden Morten Torkildsen’in hazırladığı 58 sayfalık raporda, ambargoları delmek için kurulan bu paravan şirketlerin sadece silah değil, ambargo altındaki Yugoslavya’ya petrol, hammadde, yedek parça da gönderdikleri açıklandı.
Financial Times, 1992-1994 yılları arasında Güney Kıbrıs’a gönderilen paranın miktarının 4 milyar dolar olarak tahmin edildiğini de belirtti.
Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Carla Del Ponte’nin kara para aklama konularında hazırladığı raporda Milosevic’in Güney Kıbrıs’ta 8 off-shore firmasına para sızdırdığı, İnterpol’un silah kaçakçısı olarak listesine aldığı “Aviatrend” ve “Neocom” isimli firmaların bu 8 firma arasında olduğu belirtilmektedir. Milosevic’in kardeşine ait olan “Neocom” firması CIA ve Papadopoulos’un Güney Kıbrıs’taki avukatlık burosu tarafından 1997 yılında resmi nitelik kazandırılarak, kaydedilmiştir.
Yukarıda belirtilen bilgiler ışığında ve Papadopoulos’un Başkanlık seçimleri esnasında Annan Planı’nı yetersiz bulduğu doğrultusundaki açıklamaları ve takındığı tavırları gözönünde bulundurularak, adanın ve özellikle Kıbrıslı Türkler’in geleceği için nasıl bir tutum izleyeceği şüphe uyandırmaktadır. Güney Kıbrıs’taki önde gelen sendika liderlerinden ve AKEL Polit Büros üyesi olan Andreas Ziartides, Tasos Papadopulos’un Türkler hakkındaki düşünceleriyle ilgili şu sözleri sarfetmiştir,
“Çok kötü bir özelliğini farkettim...onun (Papadopulos’un) Türkler’e karşı nefreti hastalık boyutundadır. O, Türklerle ilgili konularda hasta bir ırkçıdır. Tasos Papadopulos oldukça, Kıbrıslı Türklerle bir uzlaşmaya varılması tamamen imkansızdır” (Sunday Mail, 9 Şubat 2003).
Papadopulos’un redçi tutumu, daha sonraki yıllarda da devam etmiş, 1985-86 yıllarında BM Genel Sekreteri’nin sunduğu çözüm planlarına, 1992 yılında BM Fikirler Dizisine, 1993 yılında BM Güven Artırıcı Önlemler Paketine de karşı çıkmıştır.
Tasos Papadopulos, uluslararası camiada takdirle karşılanan bir kişi değildir. 4 Temmuz 2001’de gerçekleştirilen Amerika’nın Bağımsızlığı Günü kutlamalarına, Amerikan protokol listelerinden çıkartıldığı için davet edilmeyişi büyük yankı uyandırmıştı.
Tasos Papadopulos hakkında sorgulanması gereken bir diğer konu ise, Güney Kıbrıs’ta 16 Şubat 2003 tarihinde gerçekleştirilen Başkanlık seçimlerinde DİKO, AKEL, EDEK ve bağımsız milletvekillerinin, yani hem sağ hem de sol düşüncenin oylarını alarak seçimi kazanmış olmasıdır. Papadopoulos’un, hem sol hem de sağ partilerden oy almasının sebebi, Helen hegemonyasının tüm adaya yayılması emeline dayandırılmaktadır. Bilhassa AKEL’in desteğini alması dikkat çekicidir. AKEL lideri Dimitris Hristofyas, parti kararı doğrultusunda sık sık Rum göçmenlerin tümünün evlerine dönmesini içermeyen bir anlaşmanın kabul edilmeyeceğini vurgulamıştır. Hristofyas, RIK Televizyonu’nda, 7 Şubat 2003 günü katıldığı bir programda, tüm Kıbrıslı Rum göçmenlerin geri dönmeleri ve Türk Ordusu’nun adadan tamamen çekilmesi sağlanmadıkça, Kıbrıslı Türklerle bir anlaşma olamayacağını belirtmiştir.
Tasos Papadopoulos seçimler esnasında, hem sağ hem de sol görüşlü Kıbrıslı Rumlar’ın beklentileri doğrultusunda konuşmalar yaparak, “sınırların Girne’de bittiği, Karpaz’ın tümünü alacakları ve tüm Kıbrıslı Rum göçmenlerin 1974 öncesi sahip oldukları mallarına dönecekleri” vaatlerinde bulunmuştur. Papadopoulos, Türklerle bir anlaşmaya varılması taraftarı olmadığı ve Annan planını reddetiği için, siyasilerin yanı sıra, Rum Ortodoks Kilisesi’nin de desteğini almış, finansman yardımlarını kabul etmiştir.