Tarlabaşı, 1535`te Fransızlarla başlayan ülkelerarası elçilik bulundurma uygulaması sonucunda Beyoğlu`na yerleşen sefaretlerde çalışan üst düzey yöneticilerin ve bunlara ek olarak Beyoğlu`nda yaşayan levantenlerin ve gayrimüslimlerin işyeri ve konutlarında çalışanların konut alanı olarak kurulmuştur. Alandaki mimari, Cadde-i Kebir (İstiklal Caddesi) üzerinde yer alan konutların küçük birer kopyası gibidir. Cephe ve gabari olarak onlarla yarışmayan, alt gelir grubunun küçük, iddiasız yaşama alanıdır.
Tarlabaşı`nı Osmanlı`dan günümüze etkileyen olayları sıralamaya çalışacak olursak sırasıyla, 1923 Cumhuriyet`in ilanı, 1942 Varlık Vergisi, 1955 6-7 Eylül Olayları, 1960 Köyden kente göçün başlangıcı, 1980 Dalan Operasyonları gelmektedir.
Tıpkı İstanbul gibi, Tarlabaşı`nı da Cumhuriyet`in ilanı çarpıcı bir şekilde etkilemiştir. Elçiliklerin Ankara`ya taşınması, burada oturan insanları birçoğunun iş imkanlarını ortadan kaldırmıştır. Kasım 1942`de yasallaşan Varlık Vergisi, bölgede yaşayanların hemen hemen tüm mallarını ellerinden aldığı için, burada yaşayan çoğu azınlık, ülkeyi terketmek zorunda kalmıştır. Ayrıca, 1955`teki 6-7 Eylül Olayları, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik buhranın etkisiyle, Yunanistan`ın Kıbrıs sorununda ortaya koyduğu tavrı eleştiri amaçlı başlayan gösterilerin, amacından saparak özellikle Rumların mallarının yağmalanmasına dönüşmesine neden olmuştur. 1960 döneminde tüm ülkeyi saran göç dalgası, büyükşehirlerde kendini 2 farklı şekilde göstermiştir. Bunlardan biri hazine arazilerine izinsizce gecekondu yapılması, bir diğeri ise kent merkezlerindeki tarihi konut alanlarının işgal edilmesidir. Tarlabaşı, İstanbul içinde, bundan en büyük payı alan yerleşmelerden biri olmuştur. Daha önce başından geçen olaylar nedeniyle boşalan tek ailelik konutlar bölünerek, ya fırsatçılar tarafından çok ucuz kiralara bekar odaları olarak verilmiş ya da işgal edilmiştir. 1980`de ise Bedrettin Dalan`ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde küçük bir cadde olan Tarlabaşı Caddesi`ndeki 350 tarihi nitelikli yapıyı izinsizce yıkarak şu andaki Tarlabaşı Bulvarı`nı açması, özellikle bölgenin Taksim`den tamamen koparak içine kapalı bir alan haline gelmesine neden olmuştur.
Değişen sosyokültürel yapısı ile bugün artık Tarlabaşı, İstanbul`un en yoğun kullanılan ticaret ve eğlence alanına sadece birkaç yüz metre uzaklıkta olmasına rağmen, orada Tarlabaşılılar dışında kimsenin uğramadığı, uğramak istemediği, yoğunlukla marjinal sektörde çalışan Doğu ve Güneydoğu Anadolu`dan ve Güney Afrika`dan göçle gelenlerin gruplar halinde yaşadıkları izole bir çöküntü alanı haline gelmiştir.