Sırp İsyanları

Kısaca: Napolyon ile Çar, Osmanlı topraklarını paylaşmak için çalıştıkları sıralarda, Osmanlı Devleti, zamanla bünyesinde oluşan değişiklikler sebebiyle parçalanmaya müsait bir duruma gelmişti. Parçalanmanın ilk büyük ve önemli hareketi, III. Selim döneminde başlayan ve... ...devamı ☟

Sırp İsyanları
Sırp İsyanları

Napolyon ile Çar, Osmanlı topraklarını paylaşmak için çalıştıkları sıralarda, Osmanlı Devleti, zamanla bünyesinde oluşan değişiklikler sebebiyle parçalanmaya müsait bir duruma gelmişti. Parçalanmanın ilk büyük ve önemli hareketi, III. Selim döneminde başlayan ve II. Mahmut zamanında gelişerek muhtar ve prenslik kurulmasıyla son bulan Sırp isyanlarıdır.

18. yüzyıl'da Sırp isyanları

18. yüzyılın sonlarına doğru, gerek yabancı devletlerin Sırplar'ı Osmanlı Devleti aleyhine tahriklerinin artması ve gerekse Osmanlı yönetiminin bozulması sonucu Sırbistan'da karışıklıklar ve isyan hareketleri başladı. Sırplar'ın Osmanlı Devleti aleyhine tahrik eden devletlerin başında Rusya ve Avusturya geliyordu. Ayrıca, 18. yüzyılın sonlarında, 1789 Fransız İhtilali'nin getirdiği fikir akımları da Sırplar'ı Osmanlı Devleti aleyhine harekete sevk etti. Bütün bu etkilere, Belgrad'da Sırplar'a yapılan yeniçeri zulmü de eklenince, Sırp isyanı için uygun ortam olgunlaşmış oldu.

19. yüzyıl

4 Şubat 1804'de yeniçerilere karşı başlatılan Sırp İsyanı'nın ana sebebi bağımsızlık elde etmekti. Sırplar'ın diğer gayesi de Bosna-Hersek'teki Hristiyanları Sırp İhtilali'ne katılmaları için ayaklandırmak ve böylece Karadağ ile birleşip büyük bir Sırbistan kurmaktı. Bu düşünce zaman zaman Avusturya ve zaman zaman da Rusya tarafından teşvik ve destek gördü. Daha sonra Osmanlı Devleti'nden kopanlan tavizler ve özellikle genel af ilanı; Sırplar tarafından muhtar ve hatta bağımsız bir Sırp Devleti kurulmasının zamanı geldiği şeklinde değerlendirildi.

Kara Yorgi ve Skupçina ve Baş Knez Olması

Bu düşüncenin sonucu olarak yapılan Sırp tekliflerinin Osmanlı Devleti tarafından reddedilmesi üzerine, isyancıların lideri Kara Yorgi, Sırp Millet Meclisi'ni (Skupçina) topladı. Skupçina, Kara Yorgi'yi Baş Knez seçerek Sırbistan'ın istiklalini sağlayıncaya kadar Osmanlı Devleti ile savaşmaya karar verdi.

Rusların Eflak ve Boğdana girmesi

Bu sıralarda Ruslar, Eflak ve Boğdan'a girdiler ve 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı da başladı. Çar, Sırp asilerine, Türklere karşı beraber savaşmak için anlaşma teklifinde bulundu. Bu teklifin kabul edilmesi ve Rusya'nın Sırp asilerine yardımı ile isyanların yeni bir safhası da başlamış oldu.

Bosnaya Hücumları

Sırp asileri, Ruslardan gördükleri destek ve teşvikler sonucu, Bosna'ya hücum ettiler. Drina Nehri'ni geçen Sırplar; Bosna'ya ait Yadar, Rodiyavana ve daha birkaç nahiyeyi aldılar ve hatta Kuzey Bosna'da bulunan Böğürdelen Kalesi'ni zapt ederek halkını kılıçtan geçirdiler. Böğürdelen katliamından sonra, Drina bölgesinde bulunan daha birkaç Bosna arazisi ve halkı Sırp asilerinin hücum, yağma ve baskısına maruz kaldı.

Bosnaya müslümanların ilticası

Bu olaylar sonucu, Karadağ ve Sırbistan'da yaşayan çok sayıda Müslüman, Bosna'ya iltica etmek zorunda kaldı. Ancak tüm bu gelişmelere ve saldırılara rağmen Bosna halkı, Bosna'yı korumak için saldırılara karşı koydu ve mücadelesini sürdürdü. Hatta, Banyaluka ve civarında Sırplar lehine reaya tarafından başlatılan bazı ayaklanmaları da bastırdı.

Bosnalıların Uyanması ve Savaş Hazırlıkları

Sırplar'ın ve Kara Yorgi'nin gerçek amacını başlangıçta anlayamayan Bosnalılar, bu amacı kısa sürede fark ettiler ve Sırp saldırılarına karşı genel bir harp hazırlığına başladılar.

1807 yılında kaptanlar, beyler ve diğer Bosna ileri gelenleri eyaletin merkezi olan Travnik'te toplanarak Vali Mehmet Hüsrev Paşa'ya Bosna'yı ve dinlerini ölünceye kadar savunacaklarına dair söz verdiler. Toplantı ve alınan kararlardan sonra, ihmal edilen kalelerin tahkimatına başlandı. Hudut bölgelerinde zarar gören halka, mal ve canlarının güvenliğini korumaları için silah dağıtıldı.

Sırbistan'a karşı hazırlıklar devam ederken 1808 yılında Sırplar, Bosna'daki Ortodoks reayı ayaklandırmak için teşebbüse geçtiler ve bunda sınırlı da olsa muvaffak oldular. Özellikle Gradikça halkının ayaklanmaya katılmaları bütün Sava Nehri boyunca birçok Hristiyan halkın da bu ayaklanmaya katılmasına sebep oldu. Bosna beyleri bu isyanları yer yer bastırmaya muvaffak oldular.

Ruslarla Harp ve Sırbistanın Saldırıları ve Osmanlının ricatı

1809 yılı baharında Ruslarla harp yeniden başlayınca, Sırplar; Karadağlılarda birlikte Bosna-Hersek'te taarruza geçtiler. Kara Yorgi, 1806 yılında olduğu gibi, bu defa da Karadağ ile birleşmek ümidiyle Yenipazar istikametinde hücumlarını artırdı. Gladniça'yı ve Bosna'dan Rumeli'ye giden yolların kavşak noktası olan Senice'yi ele geçirdi. Bosna halkı ve beyleri, Sırp saldırılarına karşı mücadelelere devam ederken, Osmanlı Devleti, Niş'te bulunan Serasker Hurşid Paşa'yı Sırp problemini çözmek için görevlendirdi. Bosna Valisi İbrahim Hilmi Paşa ve 30.000 kişilik Bosna Ordusu (Ordunun dörtte birini Hristiyan reaya teşkil ediyordu.) ile Niş'ten hareket eden Serasker Hurşid Paşa, koordineli olarak Sirbistan'a hücuma geçtiler. Bosna ve Osmanlı birlikleri, 10 Temmuz 1810'da Drina'yı geçti ve Belgrad üzerine yürüdü. Ancak, Rusların Sırplar'a yardımı sebebiyle Belgrad ele geçirilemedi. Hurşid Paşa geri çekilmeye mecbur kaldı. 1810 yılı Kasım ayma kadar devam eden bu savaşlar, kış mevsiminin yaklaşması sebebiyle nihayet buldu. 1810-1811 yılını her iki taraf hazırlıkla geçirdi. Bu gelişmeler ve Ruslar'dan gelen yardım ve destekler, tüm Sırbistan'ın bir idare altında birleştirilmesi ümidini uyandırdı. Karadağ'da Sırplara katıldı. Kara Yorgi, Napolyon ile mektuplaşmaya başladı ve ona Avusturya'daki bütün Sırplar'ı da isyan ettirmeyi vaat etti. Avusturya ise. buna muhalefet gösterdi.

Sırbistan sorunu, giderek Rusya ve Avusturya arasında bir anlaşmazlık konusu halini almaya başladı. Kara Yorgi, gelişen durumdan da istifade ederek Aralık 1808'de kendisini bütün Sırpların başkanı ilan ettirdi ve verasete dayanan Sırp monarşisini kurdu. Avusturya Başbakanı Metternich, doğmakta olan Sırbistan hakkında şunları söyledi: "Doğmakta olan Sırbistan, Rusya ile Avusturya arasında bir oyuncaktan başka bir şey değildir. Böyle olmaktan ise Sırbistan'ın Türkler'de kalması daha hayırlıdır." Görüldüğü gibi Avusturya, bölgenin Rusya'nın kontrolü altına girmesine karşıdır. Belgrad'taki Rus temsilcisinin düşüncesine göre de: "Büyük devletler yanında Sırbistan Umman'da bir katre" idi.

Bükreş Antlaşması

Ruslar, 1812 Bükreş Antlaşmasına kadar Sırplarla işbirliği yapmaya devam ettiler ve antlaşma metnine Sırbistan'ın muhtariyeti hakkında yoruma açık bir de madde koydurttular. Bükreş'te Antlaşmasında yer alan ve Sırplar'a bazı imtiyazlar verilmesini öngören bu gelişme, önemli bir yenilik idi ve uluslararası bir vesikada ilk defa yeralıyordu. Rusya, bununla müteakip safhalarda yapacağı müdahaleler için hukuki gerekçe hazırlanmış oluyordu. Bahse konu antlaşmanın sekizinci maddesi Sırbistan ile ilgili olup Sırbistan’a; içişlerine serbesti kazandırmakta; sorunların Osmanlı Devleti ile karşılıklı görüşmeler yoluyla çözülmesini öngörmekte ve kapalı da olsa muhtariyete varan bir bağımsızlık getirmekte idi.

Sırplar, Bükreş Antlaşmasının kendilerine sağladığı imkanlarla yetinmediler ve tepki gösterdiler. Diğer bir ifade ile Kara Yorgi'nin liderliğinde bağımsız olmalarını istediler. Bu istekler ve gelişmeler, Osmanlı Devleti'nin Sırbistan'a müdahalesini gerektirdi. Osmanlı kuvvetlerine yenilen Kara Yorgi, Sırbistan'ı terk etti ve Avusturya'ya sığındı.

Viyana Kongresi

Sırplar daha sonra toplanan Viyana Kongresi'ne bir heyet gönderdiler ve Avrupa Devletleri'nin lehlerine müdahalelerim istediler. Avusturya, muhtar veya bağımsız bir Sırbistan'ın kullanılması inisiyatifini Ruslar'a kaptırdığı için konuya muhalif oldu ve Sırpların istediği sonuç da bu sebeple alınamadı.

Yeniden Sırp İsyanı

Viyana Kongresi'nden bir sonuç alamayan Sırplar, tekrar isyan ettiler ve hareketleri Ruslar tarafından desteklendi. Rusya ile yeni bir savaş istemeyen ve bölgeye yönelik muhtemel bir Rus müdahalesine engel olmak isteyen Osmanlı Devleti, Miloş Obrenoviç'i Baş Knez tanıdı ve Sırplar'a bazı imtiyazlar verilmesini kabul etti. Buna göre; halk tarafından seçilecek on iki knez, diğer knezleri seçecekler; adaleti sağlayacaklar ve vergi toplayacaklardı. Ayrıca kilise ve okullar için de geniş ölçüde haklar tanındı.

Sırbistan'a imtiyazlı bir prenslik verilmesi

Sırp İsyanı, Osmanlı Devleti'nin içerden parçalanma ve dağılmaya başlaması; devletin kendi tebaasından bir topluluğa karşı ilk defa olarak mücadeleyi terk etmesi ve onun isteklerini kabul etmek zorunda kalması; hepsinden önemlisi Sırbistan'ın imtiyazlı bir prenslik durumuna gelmesi ve devletin bunu resmen tanıması, Osmanlı Devleti için adeta bir dönüm noktası teşkil etti.

Sırbistan'a Bağımsızlık Verilmesinin Etkileri

Sırplar'ın bu durumu ve elde ettikleri sonuçlar; diğer Hristiyan reaya için Osmanlı Devleti aleyhine kötü örnek teşkil etti ve Sırbistan'ın bağımsızlık hareketi; özellikle Yunan bağımsızlık hareketini tahrik etti. Bu gelişmeler, bağımsız Yunan Devleti'nin kuruluşunu çabuklaştırdı ve 1829'da imzalanan Edirne Antlaşması ile Yunanlılar bağımsızlıklarını elde ettiler. Bağımsız bir Yunan Devleti'nin kuruluşu, Osmanlı Devleti'nin dağılmasının da başlangıç noktasını oluşturdu. Yunan Krallığı'nın kurulması, çeşitli milliyetlere bağlı topluluklardan kurulmuş olan Osmanlı Devleti halkı için bir örnek ve emsal teşkil etti.

Edirne Antlaşması

Kısacası, Osmanlı Devleti, 1829 Edirne Antlaşması ile sadece toprak kaybetmekle kalmadı, artık Rusya'yı yenmek ve onu zararsız duruma sokmak için beslediği tüm ümitlerini de kesin olarak kaybetti. Bundan böyle Osmanlı üevleti'nin devamı, kendi kuvvetinden çok, devletler arasındaki muvazene prensibinin yürürlük değerine bağlı idi.

Sırp İsyanları, sınırlı bir faaliyetten ziyade bir milli akımlar mücadelesi şekline dönüşmüş ve tüm Balkanlar'ı ve Balkanlı Ulusları kısa sürede etkisi altına almıştır. Sırplar, 1804 yılından itibaren her fırsatta Bosna-Hersek halkını da isyana teşvik etmişler ve zorlamışlardır. 1809 Türk-Rus Harbi'nde Rusların yanında yer alan ve Karadağlılar ile müşterek hareket eden Sırplar, Bosna-Hersek halkı üzerinde baskı yaptılar ve onları kendi saflarında harekata zorladılar. Ancak, bu tahriklerin Bosna-Hersek halkı üzerinde başlangıçta pek tesiri olmadı. Bunda halkın çoğunluğunun Müslüman olmasının etkileri büyüktü. Ne var ki, Osmanlı yönetim hataları ve zamanla gelişen milli akımlar, bu bölge halkını da etkilemeye ve Osmanlı Devleti'ne cephe almaya zorladı.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Sırp İsyanları Resimleri

1805
3 yıl önce

İbya arasında Trafalgar Savaşı 13 Aralık - Sırp İsyanları ve Kara Yorgi'nin önderliği altında Sırpların Belgrad'ı ele geçirmesi. 26 Aralık – Fransa ile...

1805, 13 Aralık, 18. yüzyıl, 1800, 1801, 1802, 1803, 1804, 1806, 1807, 1808
Kara Yorgi
3 yıl önce

tekrar Sırbistan'a geldi. Fakat bu arada Sırp isyancıları arasında Sırbistan'da kalarak ikinci bir Sırp isyanına önderlik yapmış olan Miloş Obrenoviç Osmanlı...

Kara Yorgi, 13 Aralık, 13 Temmuz, 1768, 1806, 1812, 1813, 1817, 19. yüzyıl, 1945, 21 Eylül
Lazar Hrebeljanović
6 yıl önce

Osmanlılarla olan mücadelesi 425 yıl sonra Osmanlılara karşı yapılan Sırp İsyanları sırasında Sırp milliyetçileri tarafından bayrak yapıldı. Ayrıca 1990'lı yıllardaki...

Böğürdelen Kalesi
3 yıl önce

tekrar Osmanlı egemenliğine girdi. 19. yüzyılın başındaki Sırp İsyanları sırasında Sırpların eline geçen ve katliama sahne olan[kaynak belirtilmeli] kale...

Vuk Stefanović Karadžić
3 yıl önce

Viyana, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu) Sırp yazar. Sırbistanlı bir aileden gelir. Kara Yorgi İsyanında devlette çalışıyordu. Bu olaydan ötürü Viyana'ya...

Yugoslavya
3 yıl önce

Yugoslavya (Sırp-Hırvatça: Jugoslavija, Југославија; Slovence: Jugoslavija; Makedonca: Југославија; Arnavutça: Jugosllavia; Macarca Jugoszlávia; Rusça:...

Yugoslavya, 1918, 1929, 1941, 1945, 1946, 1963, 1992, 2. Dünya Savaşı, 2001, 2003