Kabile`den kabileye hangi tanrısal varlığın bu süt gölünden damlayı getirip yeni doğan çoçuğun dudaklarına sürdüğü hakkında farklı inançlar vardır. Çoğunlukla bu görev Umay`a aitdir, ama bazı Altay kabilelerinde ve Yakutlar gibi kuzey türklerinde Ayzıt adlı tanrıça hakkındada aynı Umay hakkında anlatıldığı gibi, bir çoçuk doğacağı zaman tarla, çiçek ve yemiş perilerini alarak lohusanın yanına gittiği anlatılır. Süt gölünden aldığı damlayı çoçuğun ağzına damlatır. Bu çoçuğa verilen ruh olur.
Bazı Altaylarda bu görevi büyük tanrı Ülgen`in yakınlarından olan Yayık yapar. Yayık da çoçuk doğacağı zaman Ülgen`in emriyle bu göle gider, bir damla alır ve Umay ya da Ayzıt gibi çoçuğun ağzına damlatır.
Yine Altaylılara göre; günahı olan kimse, cehennemde yanarak azap gördükten, cezasını tamamladıktan sonra Yayuçi tarafından alınır, üçüncü kat göğe götürülür. Dünyadaki güzel göller, fani insanlara nasıl zevk ve eğlence yerleri oluyorsa, cezasını tamamlıyan suçlu, bundan sonra akrabaları ile birlikte Süt gölü`nde altın sandallarla gezerler, bu gölün kenarındaki sedef kumsallarda oynar ve eğlenirler.
Bu inanca göre bazı hayvanlar da dünya üzerine Süt gölünden gelmiştir: Altaylara göre Pura adı verilen üç boynuzlu keçiler de Süt gölünden çıkarlar.
Bir inanışa göre de bu süt gölü Kaf dağının altındadır:
Hızır, ölüme çare ararken, yolu buraya düşer. Bu dağdaki Süt gölünde havaya uçmak için kanatlı, suda yüzmek için kürekli atların bulunduğunu görür. Uçan atlardan tutmak ister, ama tutamaz. O zaman bu göle şarap döker, içen atlar sarhoş olurlar. Hızır bunlardan bir çiftini tutar, uçmasınlar diye kanatlarını kırar. Bunları çiftleştirir ve cins atlar bunlardan türer.
Kaynakça
- Türk Mitolojisi / Murat Uraz