Dedesi Maraş`ın ünlü müftülerinden Mehmet Efendi, babası ise kendisi gibi şair olan Reşit Efendi`dir. Şairin doğduğu tahmin edilen yıllarda, yine dönemin ünlü bir başka şairi Seyyit Vehbi, Halep`te kadı vekilliği yapmaktadır ve şairin babası Reşit Efendi`de onun yanında görevlidir. Seyyit Vehbi`nin isteği ile Reşit Efendi oğluna ` Vehbi ` adını vermiş, şair de zaman içinde bu adla ünlenmiş ve bu adı mahlas olarak kullanmıştır.
Tam bir bilgi olmamakla birlikte Vehbi`nin çocukluk ve gençliği Maraş`ta geşmiş, medrese eğitiminden sonra İstanbul`a gitmiştir. İstanbul`da devrin ileri gelen kişilerine kasideler ve tarih düşürerek yazdığı dizeleri sunarak ünlenmeye başlamış ve Rumeli kaleminde çalışırken kadılık görevine getirilmiştir. Dönemin şairlerinden arkadaşı Süruri`nin ` Hezeliyyat ` adlı yapıtında yazdığına göre Vehbi, Yaş, Bükreş, Eflak, Boğdan ve Siroz gibi yerlerde uzunca bir süre kadılıklarda bulunmuştur.
Güzel yazı yazma ve anlatımdaki becerisi dikkate alınarak, kendisine devletin resmi yazışmalarını düzenleme görevi verilmiş, bu görevindeki başarısı sonrasında da, 1768 Rus seferi sırasında mali işler sınıfına atanmıştır. Bu görevdeki yedi yılın ardından ve iyi derecede de Farsça bilmesi nedeniyle 1775 yılında I. Abdülhamid tarafından İran`a elçi olarak gönderilmiştir. Buradaki görevi sırasında Bağdat Valisi Ömer Paşa ile aralarındaki anlaşmazlık Abdülhamid I`e ulaşır. Ömer Paşa`nın Padişaha ulaştırdığı olumsuz rapor üzerine Vehbi`nin idamına karar kılınır. Ancak çok yakın dostlarının kendisine önceden ulaştırdığı haber üzerine Vehbi, gizlice Bağdat`tan İstanbul`a gider. Yine yakın dostlarının yardımlarıyla Padişaha kendisini affettirir ama uzun bir süre işsiz kalır. Sonunda dönemin Sadrazamı Halil Hamit Paşa`nın yardımıyla tekrar kadılık görevine döner.
Vehbi, bir süre Rodos kadılığı yapar, sonra Avusturya seferi sırasında ordunun kadı vekilliğine atanır. Ordu ile birlikte Edirne, Sofya ve Niş bölgelerinde dolaşır ve ardından 1788`de Eski Zağra kadılığı görevini üstlenir. Burada şair arkadaşı Süruri`de kendisine kahyalık görevinde bulunur. Eski Zağra`da görevli olduğu sırada çok kötü olaylar yaşamış, hatta bir süre tutuklu kalmıştır. Bu arada Süruri ile arası açılır ve onun yazdığı bir hiciv sonrasında Vehbi görevinden alınır. Ancak dönemin Padişahı III. Selim`e sunduğu divan sonrası affedilir, önce Manisa`ya sonra Siroz`a kadı olarak atanır.
Sünbülzade Vehbi`nin son kadılık görevleri Manastır ve Bolu`dadır. Bolu`dan sonra İstanbul`a dönen, ancak seksen yaşını da geçen şair, nikris (mafsal romatizması) hastalığına yakalanır, yatağa düşer, gözleri görmez olur ve bilincini kaybeder. 29 Nisan 1809 tarihinde de bu dünyadan göçer. Tarihi kaynaklar, mezarının İstanbul Edirnekapı dışında olduğu üzerinde birleşirler, ancak yeri belli değildir.
Bilinen eserleri
- 1. DíVAN : Selim III`e sunduğu ve 5732 beyitten oluşan bu divana Vehbi, ` Sünbülistan ` denilmesini
- 2. LUTFİYYE-İ VEHBí : Oğlu Lütfullah için yazdığı bir öğüt kitabıdır.
- 3. TUHFE-İ VEHBí : İran`daki görevinden dönüşünde yazdığı bu eser, 58 kıtadan oluşan manzum bir sözlüktür.
- 4. NUHBE-İ VEHBí : Selim III`e ithafen yazdığı Arapça-Türkçe manzum sözlük.
- 5. ŞEVK-ENGíZ : Kadın ve erkek güzelliklerini yansıtan mesnevi tarzında bir çalışma.
- 6. MÜNŞEí‚T : Bu eserin büyük kısmı, şairin de bir beyitinde belirttiği gibi, bir yangın sonrası yok
Kaynaklar
- SÜNBÜLZADE VEHBí * Süreyya A.Beyzadeoğlu * Şule Yayınları * Kasım 2000
- EDEBİYATIMIZDA İSİMLER SÖZLÜÄÜ * Behçet Necatigil * Varlık Yayınları * Eylül 2000
- ŞAİRLER VE YAZARLAR SÖZLÜÄÜ * Şükran Kurdakul * Bilgi Yayınevi * Mart 1973
- MEYDAN LAROUSSE * Cilt:11 Sayfa: 658
- BÜYÜK LAROUSSE * Cilt: 21 Sayfa: 10924
- ANA BRITANNICA * Cilt: 31 Sayfa: 159